18. Bölüm

176 18 22
                                    

Derin'in Ağzından

Sarp gideli neredeyse 10 dakika olmuştu ve ben Kerem'le hala aynı pozisyondaydık. Ertuğrul'un Ilgın'ı kaçırma düşüncesi aklıma geldikçe Ertuğrul'dan daha çok nefret ediyordum. Elimde ki telefon titrediğinde hemen kilidi açıp mesajlara girdim.

Tanımadığım bir numaradan mesaj gelmişti ve Ertuğrul olma düşüncesi aklıma geldiğinde hemen mesajın üstüne tıkladım ve gelen mesajı okumaya başladım.

"Şuan ne kadar üzgün olduğunu biliyorum ama bunu yapmak zorundaydım. Size benden kurtuluşu yok derken ne kadar ciddi olduğumu anlamanız gerekirdi zaten. Ama siz boş verdiniz ve şuan böylesiniz. Sarp denen o pisliğe de acıyorum. Hala köpekler gibi Ilgın'ı bulmaya çalışıyor. Oysa bilmiyor ki Ilgın'ı asla bulamayacağı bir yere götürdüğümü."

Mesajı okuduktan sonra sinirle ellerimi yumruk yapıp sıktım. Ilgın'a bir şey olma düşüncesi beni mahvediyordu ve bu durumda hiçbir şey yapamamak beni çıldırtmaya yetiyordu. Bakışlarımı Kerem'e çevirdiğimde dikkatle beni izlediğini fark ettim.

"Neden ağlıyorsun?" diye sorunca ağladığımın yeni farkına vardım.

Vereceğim cevabı düşünürken benden önce davranıp başka bir soru sordu.

"O mesajda ne yazıyordu?"

Kafamı olumsuz anlamda iki yana sallayıp bir hıçkırığın dudaklarımdan kaçmasına izin verdim. Çaresiz bir şekilde bekliyordum. Ilgın'ın bulunmasını hiçbir şey yapmadan bekliyordum.

Adım sesi duyduğumda başımı kaldırıp Kerem'e baktım. Bana doğru geliyordu ve yüzünden hiçbir şey okunmuyordu. Tam önümde durup elimde olan telefonu aldı ve mesajı okumaya başladı.

Sinirlendiğini yüz hatlarından anlayabiliyordum. Çenesi gerilmiş ellerini yumruk yapmıştı.

Yüzü kusursuz denilecek kadar güzeldi ve zaten kusursuzdu ya neyse.

Ben bunları düşünürken aklıma Yekta'nın gelmesiyle sıkıntıyla derin bir nefes aldım. Ona daha sonra haber vereceğimi bir kenara yazarak tekrar bakışlarımı Kerem'in yüzünde gezdirdim.

"Çok yakışıklıyım değil mi?" alayla karışık bu cümleyi söylediğinde, şaşkınlığımdan kurtulmak için gözlerimi birkaç kez kırpıştırdım ve "Hayır. Sadece dalmışım." Dedim ve bakışlarımı başka bir yöne çevirdim.

"Ya tabi." Dedi ve o da benim gibi bakışlarını etrafta gezdirmeye başladı.

Biz şurada Ilgın'ı düşünüyoruz onun dediği şeye bak. 'Çok yakışıklıyım değil mi?' tamam yakışıklı olabilirsin.

Hatta çok çok çok yakışıklı olabilirsin ama bari şu durumda şu cümleyi söyleme.

Aklıma tekrar Ilgın geldiğinde suratımın düştüğüne emindim.

Ya hiç bulamazsak? Tamam, çok fazla yakın değildik öyle her zaman birlikte de değildik.

Birbirimize de gidip gelmiyorduk ama ikimizde en çok birbirimize güveniyorduk. Yaşadığım her şeyi ona anlatıyordum mesela.

Kerem'in elindeki telefonu hızla çekip Ertuğrul'a yazmaya başladım.

"Bana bak seni yakalarsam var ya çok kötü şeyler yaparım. Çabuk Ilgın'ı bırak."

Diye yazıp mesajı gönderdim.

Gerçekten ne yapabilirdim ki?

Kerem'in ağzından

Derin'in elimdeki telefonu hızla çekmesiyle bakışlarımı onun üzerinde gezdirdim.

Açık olan düz sarı saçları ve kocaman mavi gözleriyle gerçekten çok güzeldi. Hangi erkek Derin'i istemezdi bilmiyorum.

UYKUCUNUN RÜYASI (DÜZENLENİYOR)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin