MULTİ- ILGIN'IN PARTİDE GİYDİĞİ ELBİSE
Derin Sarp'ın dediği cümle üzerine domates gibi kızarmıştı ve benim kahkaha atmama sebep olmuştu. Derin'in ters ters bakışlarına maruz kalınca gülmeyi zar zor bırakmıştım.
Onu sinirlendirmek istemem. Sarp'ın dudakları alayla yukarı doğru kıvrılıp "Peki bakalım. Öyle olsun." dedi. Derin gözlerini devirip 'Ya tabi.' gibi bir şeyler söyleyip homurdanarak önüne döndü ve düz yolda yürümeye başladı.
Arkasından "Nereye gidiyorsun?" diye bağırınca bana dönüp yüzünü buruşturdu ve "Ne böğürüyorsun kızım? Bizde de kulak var dimi." dediğinde ona dil çıkardım.
Bana gözlerini kısıp meydan okur gibi bakınca şirince sırıtıp "Neyse senin işin vardır. Ben seni tutmayayım görüşürüz." deyip Sarp'ın kolundan tuttuğum gibi sürüklemeye başladım.
Sarp'a yandan bir bakış attığımda sırıttığını gördüm ve bu benim sinirlerimin tavan yapmasını sağladı. Sinirle soluyup kolunu bıraktım ve ona bakmaya başladım.
"Noldu?" diye sorunca "Gülme." . "dedim. Yüzüne sırıtması yayılırken istemsiz olarak bende sırıttım. Neden sırıttığımı bilmiyorum belki o güldüğü içindir.
"Sen gülüyorsun?" diye soru şeklinde sorunca gülmeyi bırakıp somurttum. "Hayır. Gülmüyorum yalancı." dediğimde yüzündeki sırıtma soldu ve yerini sert yüz ifadesi aldı.
Ne olmuştu? "Yürü."
"Hayır."
"Sana yürü dedim."
"Bende sana hayır dedim."
"Zorla mı götüreyim seni?" deyince aval aval ona bakmaya başladım.
"Zorla hiçbir şey yapamazsın." dedim ve kollarımı göğsümde birleştirip ona meydan okurcasına baktım.
Kaşını yukarı kaldırıp dudaklarını diliyle ıslattı ve "Demek öyle." deyip beni omzuna attı. Ben çığlıklarımla onu sağır ederken bir yandan da omzuna vuruyordum.
Çığlık atmayı kesip kahkaha atmaya başlayınca onunda güldüğünü hissettim.
***
Eve geldiğimde yüzümde hala silinmeyen aptal bir sırıtış vardı. Silinmesin zaten istemiyordum. Merdivenlerden odama çıkıp kapıyı kapattım ve yatağıma uçarak girdim.
Telefonumu elime alıp mesaj var mı diye baktım. Whatsapp'dan bir mesaj geldiğini görünce Sarp'ın attığını düşünerek hemen açtım.
"Benden kurtulduğunu sanma. -Ertuğrul."
Ertuğrul mu? Onu unutmuştum. Alt dudağımı dişlerimin arasına alıp ısırdım ve cevap yazmaya başladım.
"Hiçbir şey yapamazsın. Boşuna korkutmaya çalışma."
Verecek cevabı merak ediyordum. Kaç gündür yoktu. Ne güzel kurtulmuştum diye sevinirken bom! Tekrar karşıma çıktı.
"Sen öyle düşün. Yakında görüşürüz."
Beni korkutmaya çalışıyordu. Biliyordum. Çünkü bana hiçbir şey yapamazdı. Peki o zaman neden korkmuştum? Hayır ondan korkmamıştım. Sarp beni korurdu değil mi?
Sıkıntıyla derin bir nefes alıp verdim ve uykum olmadığı halde yatağıma uzandım.
Telefonuma gelen mesaj sesiyle hemen yataktan doğruldum ve yastığımın altına koyduğum telefonu çıkartıp kimden geldiğine baktım. Biri Sarp'tı ve diğeri Ertuğrul.