Talha'nın ağzından:
Anneme sakinleştiricilerini içirmiş ve onu uyutmuştuk. Orhan ve Arif abim babamla kavga ediyorlardı. Daha fazla kavgaya dayanamamış ve salondan çıkmıştım. Sarp annemin başındaydı. Kayra kendini odasına kapatmıştı ve Batın evden çıkmıştı. Ayaklarım farketmeden Furkan'a verdiğimiz odanın önüne gelmişti. Üç saattir odasından çıkmamıştı. Kapıyı çalıp çalmamak arasında kalmıştım. Onunla tanışmak istiyordum.
O doğacağında aşırı heyecanlıydım. O doğunca o beni sevmişti, kucağımda uyuya kalmıştı. Bir kardeşim daha vardı, evet ama onunla anlaşamamıştım. Beni her gördüğünde ağlıyor, benden korkuyordu. Bir aylıkken bir hastalık geçirmişti ve onu hastaneye yatırmışlardı. Orada da ölüm haberi gelmişti. O zaman ölmek kelimesini bilmesem bile onu görmeme izin vermediklerinde bir şeylerin ters gittiğini hissetmiştim. O olaydan bir ay sonra annem evden gitmişti. Hastaneye yatmıştı. İyi değildi ve kendine zarar veriyordu. Annemi ziyarete gittiğimizde öğrendim ölmek ne demek ve kardeşime ne olduğunu.
Başımı hatıraları unutmak isteyerek salladım. Saat 19'a geliyordu. Bu saatlerde yemek hazır olurdu. Kapısını çaldım.
"Gir."
İçeri girdim. Furkan yatağa yatmış başını ovalıyordu. Ona yaklaştım.
"Yemek birazdan hazır olur. Hadi gel."
Yataktan doğruldu.
"Ben gelemeyeceğim. "
Gözlerini kısmıştı. Başı ağrıyordu sanırım. Pencereye gidip perdeleri kapattım. Gözleri daha da rahatlamış gibiydi.
"Sağol..."
"Basın mı ağrıyor."
Başını onaylarca salladı.
"Hadi yemeğe gel, doyur karnını sonra da Arif abimden ilaç alırız."
Birkaç dakika duraksadı. Yavaşça ayağa kalktı ve bavuluna gitti. Hala bavulunu boşaltmamıştı. Bu evden yaşamak istemediğinin açıkça sembolü gibiydi bu. Bir bez parçası çıkardı, yavaşça kokladı ve yerine koydu. Şu an neden bunu yaptığını soracak yakınlıkta değildim ama merakım beni kemirmeye başladı.
"Tamam.."
"Ben Talha. 4. Abinim."
Başını anlar gibi salladı ve odadan çıktık. Aynı anda karşı odada kalan Kayra da odadan çıkmıştı. Bana kısa bir bakış attı. Gözleri kızarmıştı. Elinde de kızarıklık vardı. Sinir krizi geçirmişti. Yutkundum ve onun yanına gittim.
"Kayra ilacını içtin mi?"
"Sanane!?"
Dedi ve sinirle yanımızdan gitti. Tuttuğum nefesi verdim ve Furkan ile yemek odasına yol aldım. Masaya geldiğimizde babam , Arif, Sarp ve Kayra masadaydı. Yerime oturdum. O da Sarp'ın yanına oturdu.Furkan'ın Ağzından:
Başımın ağrısı biraz hafiflemişti. Gürkan Bey'in işareti ile yemeye başladık. Midem sadece çorbayı kaldırabildi. Et yemeğinin kokusu başımın ağrısını arttırmaya başlamıştı. Sudan büyükçe bir yudum aldım. Başımı ovalamamak için zor duruyordum. Gözlerin bende olduğunu hissedebiliyordum.
Talha abisi Arife baktı.
"Abi sende güçlü bir ağrı kesici var mı?"
Arif lokmasını yuttu ve ciddi gözlerle Talha'ya baktı.
"Ne oldu, başın mı ağrıyor."
Kafasıyla yandan yandan beni işaret etti. Arifle bakışımızda gözlerindeki soğukluk biraz geçmişti. Ayağa kalktı ve başucuma geldi.
"Migren mi?"
Başımı salladım.
"Yemek kokusu rahatsız ediyor mu?"
Yine başımı salladım. Odadan çıktı. Gürkan bey seslendi.
" Gel bu odadan çıkalım."
Gürkan bey koluma girdi ve beni salondaki koltuğa oturttu. Ardından da Arif geldi.
" İlaçlar burada. Hangisini kullanıyorsun."
İçtiklerimi gösterdim ve hapları bana uzattı. Attım onları.
"Teşekkürler."
Arif mırıldanarak bir şeyler dedi sonra da yemek odasına geri döndü. Gürkan beyi yemeye geri yolladım. Hareket edecek gücüm yoktu. Başımı arkaya yasladım ve masaj yaptım Gözlerimi kapattım. Birkaç dakika sonra başımda eller hissettim. Gözümü açıp baktığımda Arif abiyi gördüm.
"Nefes al, sakinleş."
Dediğini yaptım. Masajı iyi hissettirmişti. Kendimi daha iyi hissedince odaya gitmek için kalktım.
" Teşekkürler..."
Dedim ve odaya doğruldum. O da peşinden geliyordu. Kapıya gelince ona döndüm.
"Teşekkür ederim işine dönebilirsin."
"Reçeten yanında mı, görmek istiyorum."
Benle odaya girdi. Hırkamın cebinden reçeteyi çıkardım ve uzattım. Aldı ve okudu. Eczacıydı büyük ihtimal.
"Haplarının bitmiş olması lazım. Dozu da düşük gibi. Al bunları. Her akşam yatmadan da şundan iç iyi gelir."
Dedi, haplar ve şurubu masama koydu. Başımı salladım ve şuruptan içtim. Biraz daha odada kalıp çıktı. O gidince hırkaya sarıldım ve yatağa girdim. Gözlerimi kapattımda yavaşça gözümden yaşlar düştü. Bu gece uyuyamayacaktım...Arif'in ağzından:
Odadan çıktım ve annemin odasına gittim. Uykusunda kaşlarını çatmıştı. Yanına gittim ve kaşlarını düzelttim. Annemin saçlarını kokladım ve öptüm. Arkamdan sesler duyunca babamı farkettim. Gözleri kızarmıştı. Geri anneme döndüm.
" Onunla anlaşacağını biliyorum oğlum..."
"Benim anlaşmam önemli değil. Annem ne olacak baba. Onu sakinleştirmek için Furkan'ın yatılı bir misafir olduğunu söyledik! Oğlunun hayatta olması gerçeğini kaldıramaz! Ben de kardeşimi istiyorum ama annem..."
Yaşlar gözümden almadan gözümü ovdum. Babam derince nefes verdi ve gelip başımı öptü.
"Birlikte yapacağız oğlum. Bu aileyi toparlayacağız."
Babama sarıldım. Bahçeye nefes almaya çıktığımda Batın banka oturmuş ve dalmıştı. Onun yanına oturunca bana baktı.
" Annem iyi olacak mı... Eger olmayacaksa... O çocuk buradan s**tirip gitsin Arif!"
Kolumu omzuna attım ve başını omzuna yasladım. Homurdandı ama kalkmadı.
" Olacak abicim. Annem iyi olacak, biz iyi olacağız... Bu hikayede hepimiz mutlu olacağız."
"Sen onu burada istemiyordun hani,ne oldu?"
"Bilirsin beni, nefretim iki saatten uzun sürmez... Hem ona tavır almak bir şeyi etkilemeyecek. Ona kimse; sen ailene göre ölüsün, 17 yıl sonra ortaya çık demedi."
Batın sessizce onayladı. Onu da tutup kalktım ve salona gittik. Uyumak için aşırı erkendi.
"Hadi Batın; Talha ve Kayra'yı çağır, bir film oyun gecesi yapalım."
Batın kafasını salladı ve koşarak onları çağırmaya gitti. Ben de film seçmeye başladım. Birkaç dakika sonra elinde kola,çekirdek ve mısırla içeri girdikler ve gecemize başladık.Evet bu ikinci bölümüm. Bana destek ve moral için oy verirseniz memnun olurum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
• FURKAN •
ChickLitFurkan yalnızdı bunca yıl boyunca. Okul çıkışında anne baba diye haykırırdı arkadaşları. Anne ve babaları onlara sarılırdı. Evlerine giderlerdi. Sonra yurt görevlisi gelirdi ve onun gibi olan arkadaşlarını toplardı. Onlar da evlerine giderlerdi: Er...