Bölüm-13

2K 145 20
                                    


"Küçüğüm iyi misin?"

Furkan duyduğu ses ile kafasını kaldırdı. Elvan hanımdı ona seslenen. Aynı küçükken olduğu gibi...
"N-ne..?"
Samimi bir şekilde gülümsedi. Furkan'ı göğsüne yatırdı ve ona sıkıca sarıldı.
"Buz gibisin oğlum..."
Furkan tekrardan titremeye başladı. Gözyaşları yavaşça akıyordu. Yutkunmaya çalıştı.
Tam konuşacakken Elvan hanım onu susturdu. Yavaşça saçlarını okşadı.
"Ağla biriciğim.... Dediler ki ağlamıyormuşsun... dediler ki nefes almiyormuşsun biriciğim.... ağla...."
Furkan'ın titremesi artarken annesine sıkıca sarıldı. Var gücüyle ağladı. Sessiz çığlıklarını dile getirdi. Hiç bu kadar sesli ağlamamıştı....

Anne oğul uzun bir süre öyle durdular. Furkan'ın hıçkırıkları yavaş yavaş azaldı. En son nefes nefese kalmıştı.
Annesinin kalbi çok güzel atıyordu. Bu sesi duymak bile onun için mucizeydi.
"Beni... hatırlıyorsun....."
Yutkunmaya çalıştı. Annesi tedirgince nefes verdi.
"Anneler....hisseder... daha önceki gibi..."
Furkan'ın kalp atışı hızlanmıştı. Annesi onu tanımıştı....ama...kriz mi geçirecekti....ya da bunu halüsinasyon olarak mı görüyordu annesi....
"Daha önce...seni bulduğumda bırakmamalıydım.... Akıl hastası olduğuma dair raporum vardı.... inanmadılar...."
Furkan yavaşça ayağa kalktı. Annesi de ondan destek alarak kalktı.
"Beni küçükken nereye götürüyordun....ben ağlamadan önce..."
Burukça gülümsedi annesi.
"Herhangi bir yere belki de hiçbir yere...o an tek düşündüğüm...yanımda olmandı..."
Annesi Furkan'ın omzuna elini koydu ve onu kolunun altına aldı.
"Ama şu an konuşmak için gidilecek bir yer biliyorum...."
Birlikte yürümeye başladılar. Geçmiştekinden tek farkı Furkan'ın artık bir ailesi, Elvan hanımın da bir oğlunun daha olmasıydı yanında.
Furkan olayı akışına bırakmıştı. Şu an yaptığının doğru olup olmadığını anlayamıyordu. Sadece kalbini dinliyordu.
Furkan yolda giderken annesini daha da dikkatlice süzdü.
Kendinden birkaç santim kısaydı. Aynı renk siyah saçları vardı ama yer yer beyazlıklar vardı ve saçları solgun ve yıpranmış görünüyordu. Yüzü çökmüştü ama samimi bir gülümsemesi vardı. Kahverengi gözleri yorgun bakıyordu ama parlıyordı. Yüzünde yaralar vardı. Omzundaki eline baktı. Zayıftı ve parmak uçları yaralarla doluydu.
Üzgünce nefesini bıraktı.
"Geldik..."
Furkan geldikleri yere baktı. Küçük ve eski bir apartmandı. Elvan hanım oğlunu içeri çekiştirdi. Zemin kattaki daireye girdiler.
"Burası... Benim yerim... doğduğum yer... çocukluğumu geçirdiğim yer.... Evden kaçtığımda geldiğim yer ve babanın beni bulup eve geri getirdiği yer....Hadi, içeri girsene!"
İçeri girdiler. Eski bir evdi. Yaşanmışlık kokuyordu. Elvan hanım onu koltuğa oturttu. Elinde bir bardak suyla geldi. Suyu Furkan'a verdi. Suyu içince rahatladı ve aklındaki soruları sormaya başladı.
" Daha önce de evdeyken karşılaşmıştık... Beni tanımadın. Ama şu an nasıl?"
"Haplar...onlar yüzünden..."
"Hapları almayı mi bıraktın! Bu tehlikeli doktorun bir bildiği vardır!"
"Biliyorum biriciğim....Ama aksi taktirde....eksik hissediyorum...ben...agh!"
Elvan hanım kendine sarıldı.
" Her zaman hissettim ölmediğini....hep acı içindeydim.... Baban...korkuyordu... Eğer hayatta isen... Sensiz geçen yıllardan korkuyordu....O kendini teselli etmek için öldüğünü kabullendi....onu suçlayamam...."
Furkan ona burukça gülümsedi. Anne oğul tekrardan sarıldı ve Furkan annesinin kokusunu içine çekti.
" Küçükken senden ağlamanı istemiştim...ama....hangi gereksiz seni ağlattı...neden ağladın...bilmek istiyorum....beni...annen olarak kabul etmek için erken belki çok geç.... Ama... Anlattığın her şeyi dinlerim...."
Elvan hanım Furkan'ın yüzünü hafifçe tuttu ve gülümsedi. Furkan yutkundu. Derin bir nefes aldı.
"Biri...benim bri sırrımı ifşa etti... Abilerime....ben.... söylemeye hazır değildim....ailemi buldum mu bulmadım mi bilmiyorum....her şey çok yabancı ama bir o kadar da tanıdık.... korkuyorum....sahip olduklarımı kaybetmekten...."
Furkan saçlarını sıktı. Ağlamaktan yorulmuştu tüm gün başı. Elvan hanım devam etmesi bekliyordu.
"Ben.... Eşcinselim... yönelimim erkekler.... sırrım buydu.... Biri...benim fotoğrafımı onlara gösterdi... Sevgilimle... Öpüşürkenki fotoğrafımı....benden iğrenmelerinden korkuyorum....Daha önce.... Yetiştirme yurtlarında....bu yüzden az dayak yemedim....az aç susuz kalmadım.....ama en acı olanı bunlar değildi.... İnsanların bana bakan iğrenmiş gözleri, sanki salgın hastalıklıymışım gibi bakanlar benim için en acı olan şeydi... yeni bulduğum ailemi bu sebepten....kaybedemem...."
Furkan acı içinde annesine baktı.
"Seni.... bırakmayacaklarını temin ederim....bir daha bırakmayacaklarını sana temin ederim....ne olursan ol, kim olursan ol seni bırakmayacaklar.... biriciğim..."
Bakıştılar... Furkan annesinin doğru söylediğine inanmak istedi.... İnandı da....
"Sadece bundan dolayı mı ağladın..?"
Furkan yutkunmaya çalıştı ama bu sefer beceremedi.
"Ben...H-jer şeyi anlatsam.... canın acır....anne...."
Elvan hanım acıyla gülümsedi.
"Her zaman... Sebepsiz yere canım acıdı. Sanki ruhumdan bir parça bir yerde kanıyor gibi...o yaralarıiz kalmayacak şekilde kapatamam belki ama kanamasını durdurabilirim...."
Furkan emin olmak için annesinin gözlerine baktı. Annesi duyacaklarını hazırmış gibi bekliyordu. Bir yudum su aldı ve hikayesini anlattı... Abilerime anlattığı gibi Efe olayını atlayarak değil eksiksiz şekilde anlattı.

"Yani Efe... Geri mi döndü?"
"....
Evet...."
"Onu özlüyor musun?"
"Affedecek kadar değil...."
Elvan hanım kıkırdadı.
"Bence onu affetmişsin bile. Sadece... onunla olup tekrar onu kaybetmekten korkuyorsun."
"Bilmiyorum....tek istediğim....biraz zaman....ama birkaç gündür onların evinde kalıyorum el mahkum..."
Son cümlede Furkan da kıkırdadı.
"Anlayamadığın bir yer var gibi biriciğim...."
"Ah... Evet.... Beyza şahsı... O Efe'ye bir zamanlar takıntılıydı... Ama birlikte olduğumuzu duyunca.. takıntısı intikam arzusuna dönüştü... Benimle beraber Efe'yi de yakmak istedi....hatta az daha okuldan kovuluyorduk... Ama.... Bana yaptığı en kötü şey...."
Elvan hanım eliyle desteklercesine sırtına vurdu.
"Yüzmeyi bırakma sebebim...O olay...."
Furkan burnunu çekti.
"Ben bi elimi yüzümü yıkayayım."
"Tamam. Koridorun sonundaki kapı.."
Furkan koşarak gitti. Suyu açıp yüzünü yıkadı. Yarı kırık aynaya baktığında yaşadıklarını hatırladı.

.
.
.

Furkan cumartesi epey antreman yapmıştı. Yarışmalara katılmak için olan seçme haftayaydı. Kaptandan izin almıştı havuz kapanana kadar çalışmak için. Herkes gitmişti ve Furkan havuzu kapatacaktı.
Çalışması bitince havuzu kapatmak için olan levhayı çekiyordu.
Suyun seviyesi biraz düşüktü. Suyun derinliği 2 metreye yakındı.
İşini bitirecekken sesler duydu. Etrafı kontrol ettiğinde bir karaltı gördü.
"Havuz bu günlük kapalı. Lütfen çıkın."
Karaltı kıkırdadı. Ses tonu kız gibiydi. Furkan'a yaklaştıkça Furkan onun Beyza olduğunu fark etti.
"Beyza seninle uğraşamam, git yoksa idare kızacak."
"Ah... Tatlı loli-top...Bence kendi adına endişelen."
"Ne saçmalıyorsun.?"
Furkan doğruldu ve savunma pozisyonuna geçti. Beyza karnına toplusunu geçirdi. Furkan inleyerek sendeledi. Havuzun dibine gelince yere düştü. Suyu boylamaktan son anda kurtulmuştu. Beyza eğildi ve Furkan'ın çenesini sertçe kavradı. Sivri tırnakları Yüzünde yara bırakıyordu.
"Konuştuğun taktirde sonuçlarına katlanırsın.."
Furkan'ın cebindeki havuzun anahtarını aldı.
"Hey! Onu ver-"
Beyza onu arkaya doğru itti ve Furkan suyu boyladı. Nefes alacak vakti olamamışştı. Ciğerine su giriyordu.
Beyza çevik bir şekilde levhayı sonuna kadar çekti ve kitledi. Hava alacak alan vardı yani Furkan ölmeyecekti. Daha da beter olacaktı ve bir daha yüzme kulübünde Efe ile olamayacaktı.
Elindeki anahtarı kilitin önüne bıraktı. Eldivenle tuttuğu için parmak izi sıkıntı olmayacaktı. Yavaş adımlarla orayı terk etti.

Furkan yüzerek havanın bulunduğu alana çıkmış nefes almıştı. Levhayı kırmayı denedi, bağırmayı denedi... İşe yaramadı... En son pes etti ve havuz merdiveninin yanian gitti. Çıkmaya yardımcı değildi ama ona yaslanabilirdi.
Pazar günü boyunca orada tıkılı kalmıştı Furkan. Suyun soğukluğu onun canını acımıştı. Ateşinin çıktığını ve daha da üşüdüğünü biliyordu. Pazartesi olduğunda onu bulmuştu polisler ve okul. Bilinci yerine geldiğinde hastaneye yatalı bir hafta olmuştu...
.
.
.
Furkan baş ağrısı ile yorgunca yere çöktü. Gözleri yavaşça kapandı. Kendini uykuya teslim etti.

Elvan hanım oğlu gelmeyince endişelendi. Onu kontrol için gittiğinde onu yerde gördü. Telaşlandı ve onu sürüklerek evden çıkardı. Bir ambulans aradı.

Kayra, Arif ve Orhan her yerde Furkan'ı aramışlardı. Bulamayınca babalarına haber vermişti. O zaman annelerinin de kayıp olduğunu öğrenmişti. Gürkan Bey eşinin her zaman geldiği evi kontrol için gittiğinde Furkan'ın ambulansa bindirildiğini görür.

Merhabalar vakit ayırıp kitabımı okuyan cömert okuyucular! Yeni bölüm umarım sizleri tatmin etmiştir.
İyi sabahlar, tünaydın, iyi akşamlar,iyi geceler ve herkese iyi günler.🤍

• FURKAN • Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin