Konuştuğumuzdan beri inatçılıkta sınır tanımıyor, istediği gibi konuşuyordu ama daha birkaç dakika önce tabularını yıktığımı gösteren bir mesaj almıştım. Gururlanmamak elimde değildi. Birkaç kez daha yazdığı şeyi okuduktan sonra hala bir cevap vermediğim aklıma geldi. Parmaklarım işini yapıp, birkaç kelime yazdı.Ben: Peki ne yapacağım?
O: Savaşacaksın.
Ben: Bu yüzden 20. yüzyılda doğup 21'de yaşıyorum. Savaş ortamını hissettiğim an kaçarım.
O: Bir şeyleri değiştirmek istediğini sanıyordum
Ben: Deneyeceğim.
O: Yok burada denemek. Yap ya da yapma.
Ben: Peki Usta Kyle.
O: Bu arada
O: Uyarmalıyım
O: Yeri gelecek, yaptıkların ve yapmadıkların yüzünden ağzına sıçacağım. Bir şeyleri feda etmek zorundasın.
Ben: Bir şeyleri açar mısın?
O: Toplayarak cevap vermek gerekirse, kendini.
O: Yaşıyorsun. Hayatta, kazanmak uğruna birçok bedel ödersin
O: Bu yüzden kendini bana tamamen açmak zorundasın. Karşımda çırılçıplak olman gerekiyor.
-
Sabah midemdeki kramp ile uyanmıştım. Rutinimi gerçekleştirirken oradaydı, ve okul koridorlarında ilerlerken de hala oradaydı. Emily ile yüzleşene kadar orada kalmaya devam edecekti; yüzleşme esnasında da kalbime doğru ilerleyip çarpıntıya sebep olacaktı. Tek kurtuluşum bugünün bitmiş olmasıydı.
Neyse ki ilk dersimiz ortaktı ve ödevleri bu ders teslim etmem gerekiyordu. Tırnaklarımı koluma batırıyordum; belki de canımı yakarsam dikkatimi başka yere verebilirdim.
Olmadı. Derimi soyduğumla kalmıştım.
Kapıdan içeriye girdiğimde ders çoktan başlamıştı. Omuzlarımdaki gerginliği atabilmek umuduyla silkelendim.
''Yerinize, bayan Lee.''
Komuta uyup bir yer ararken aslında gözüm sadece Emily'deydi. Gözlerini dikmiş bana bakıyordu.
''Bu arada, Ariana,'' Olduğum yerde durup sesin sahibine baktım. ''Emily'nin dediğine göre dün performansları birlikte yapmışsınız ve kendininkini sende unutmuş. Umarım getirmişsindir yoksa not alamayacak.''
Önemli bir karar vermek üzereydim. Belki de hayatımı tamamen değiştirecek bir karardı bu; olumlu ya da olumsuz yönde. Tezat kişiliğim yaşanan durumdan ötürü nüksetmişti. Henüz gri bile olamamış yanım bir şeyleri değiştirmem için beni cesaretlendirmeye çalışıyordu ama henüz gelişememiş birini kim ciddiye alırdı ki? En azından diğer yanım tam olarak rengini almıştı ve alanında eğitim alan bir stajyer yerine, konudan bağımsız bir uzmana güveniyordum.
''Evet,'' dedim. Sandalyeye oturmadan önce ödevi teslim ettim.
Bütün vücudum yanıyordu. Yaptığım şey ve istediğim yardım arasındaki çelişki beni boğmaya başlamıştı. Başımı sallayıp etrafımdaki siyah auranın dağılmasını umdum ve telefonumu çıkarıp gelen mesaja baktım.
O: Gün aydı mı?
Ben: Hayır.
O: Ne yaptın?
Ben: Yapamadım
O: Rutinine devam mı ettin?
Ben: Evet
O: Ariana, olaylar nasıl gelişti bilmiyorum ama duruma uygun bir şeyler bul
Ben: Korkuyorum
O: Dediğimi yap
Ben: Kyle...
O: Pekala
O: Neler oldu?
Ben: İlk derse geç kalmıştım ve ödevinin bende kaldığını söylemiş
O: Şu an derste misin?
Ben: Evet
O: Ara verildiğinde ödevleri senin yaptığını söyle.
Ben: Emily öğrendiğinde ne yapacağım?
O: Madem olay yaratamıyorsun, bırak o sana gelsin.
Ben: Akışına bırakmakta iyi değilim
O: Şimdiden yoruldum, Ariana
Ben: Elimde değil
Bir süre cevap gelmemişti. Dakikalar geçiyor ve geride bıraktığımız zamanla birlikte cesaretim de gidiyordu.
O: Düşündüm ve
O: İşe yaramazın teki olduğunu en başta görmüştüm.
O: Gruptan birini buldun, kendini özel hissetmeye başladın ve masal yaşamaya başladın
O: Ama sana şunu söylemeliyim ki
O: Masallardan nefret ederim.
O: Hiçbir şey yapamıyorsun
O: Seninle daha fazla uğraşacak değilim
O: Başının çaresine bak.
Okuduğum kelimeler bir araya gelip ok şeklini almış, Kyle'ın elleri tarafından bana fırlatılmıştı. Canım yanıyordu, sınıftaki insanlar üstüme geliyorlardı; etrafımda etten bir duvar vardı. Hızla üstüme gelmeye devam ederken bir siluet gördüm. Hepsinden daha yavaştı ama adımları daha kararlıydı. Adım attıkça diğerlerinin olumsuz etkisini ortadan kaldırıyordu. Üzerimdeydi, elini boğazımdan içeriye soktuğunu gördüm; rahatsız hissettirmiyordu. Ses tellerimi tutup araya sıkışmış kelimeleri kurtardı. Elini çıkardığında kelimeler de ardından çıktı.
''O ödevleri ben yaptım!''
Görmeyi istediğim ilk şeye döndüm. Gözleri öfkeden ziyade şaşkınlık barındırıyordu çünkü kimse benden böyle bir atak beklemiyordu.
''Bu ne demek oluyor?'' Bakışlar Emily'nin üzerine kaydı. ''Doğru mu bu?''
Emily tutulmuştu. Sadece bana bakıyor ve belki de üzerimde hangi işkence yöntemi uygulayacağını düşünüyordu.
Cevap gelmeyince konuşmanın devamı geldi. ''Elbette sen yapmadın. Babanın okula yardımda bulunması bir şeyi değiştirmez, Emily. Kendine güvenmen için hiçbir olgun yok. Bu dersten kaldın.''
arkadaşlar, sürekli kitabın sonu nasıl olacak diye soruyorsunuz. cidden bunu söyleyeceğime gönülden inanarak mı soruyorsunuz.............
ŞİMDİ OKUDUĞUN
WhatsApp Savior
Teen Fiction''Merhaba :)'' ''Kimsin?'' Hayatımı değiştiren, beni her geçen gün biraz daha ölüme sürükleyen tek bir mesaj.