•kırk altı

4.3K 358 194
                                    

Yağız, Ekin'in odasının önüne geldiğinde hazırladığı meyve tabağını tek eliyle tutup kapıyı tıklattı.

"Gel."

Saniyeler içinde aldığı komut ile kapıyı açtı ve camı açık olduğu için serinliği direkt yüzüne çarpan odaya girdi. Ekin masanın üstünde deli gibi projesiyle uğraşırken Yağız tabağı masada boş bir yere bırakıp yanağına bir öpücük kondurdu ve pencereye ilerledi. "Oda buz gibi olmuş, kapatıyorum burayı."

"Olur, fark etmemişim bu kadar soğuduğunu."

Yağız pencereyi kapatıp tekrar yanına gelmiş ve eğilip omzunun üzerinden kollarını sevgilisine sarmıştı. Ekin kafasını geriye doğru yatırıp Yağız'dan bir öpücük kazanırken "Teşekkür ederim." diye mırıldandı. Yağız gülümseyerek bu sefer de yanağından öptü ve geriye çekilip kalçasını masaya yasladı. Ekin yeniden odaklanmış bir şekilde projesine döndüğünde Yağız onun bu hâline iç geçirdi. Yemekten sonra hemen odasına geçmişti ve saatlerdir burada bununla uğraşıyordu.

Yağız onun çalıştığı zaman bunları nasıl yetiştirdiğini merak etti. "Kafede çalışırken nasıl yetiştiriyordun sen bu projeleri?"

"2-3 saatlik uykuyla yetinmeye çalışarak."

Ekin'in gayet soğukkanlı bir şekilde söylediği şeye gözlerini büyüttü Yağız. "Ciddi misin?"

"Maalesef."

"O zaman işten ayrılman konusunda iyi ki ısrarcı olmuşum."

Ekin sevgilisine kısa bir bakış atıp gülümseyerek önüne döndüğünde iki hafta önce denize girdikleri gün Yağız'ın söyledikleri geldi aklına. Ekin hayatına girdiği andan beri her şeyin yoluna girdiğini söylemişti ama asıl böyle düşünen kişi Ekin'di. Yağız hayatında çok şeyin değişmesine sebep olmuştu ve Ekin ona minnettardı.

Yağız, bir süre öylece sevgilisini izledikten sonra hazırladığı meyve tabağından aldığı çileği Ekin'in dudaklarına doğru götürdü. "Yardım edeyim mi sana?"

Ekin onun uzattığı çileği ağzına alıp çiğnemeye başladığında alayla gülümsedi. "Bir an hiç sormayacaksın sanmıştım."

Yağız bu söylediğine kıkırdayıp uzandı ve kumral tutamları karıştırdı. "İhtiyacın olsaydı söylerdin diye düşünmüştüm."

"Şaka yapıyorum balım, sen zahmet etme hallederim ben."

"Saçmalama, ne zahmeti. Artık çocuk oyuncağı gibi geliyor bana."

Ekin alt dudağını dişleyerek kıkırdadı. "Doğru ya, senin çok başarılı bir mimar olduğunu unutuyorum bazen."

"Övünmek gibi olmasın ama öyleyimdir." dedi Yağız kendinden emin bir sesle.

Ekin o sırada yanına oturan sevgilisinin böbürlenerek söylediği şeye sesli bir gülüş atıp uzandı ve dudaklarına ıslak bir öpücük kondurdu. Yağız, Ekin'in elindeki kalemi alırken sırıttı. "Yardım ederim ama karşılığında ne alacağım?"

"Ne istersin?" dedi Ekin elini Yağız'ın alnına düşmüş saçlarına götürüp geriye yatırırken. Elini çeker çekmez saçları yine alnına düştüğünde umursamadı. Saçlarını dağınıkken daha çok seviyordu ama nedense o an düzeltme ihtiyacı hissetmişti.

Yağız kalemin arkasını çenesine yaslayıp kısa bir süre düşünür gibi yaptı. Bunu yaparken öne doğru büzülen dudakları Ekin'in gözüne çarpmış ve derin bir iç çekmişti. Yağız onun iç çekişiyle kalemi indirip kafasını sevgilisine çevirdiğinde dudakları üzerindeki bakışı fark edip sırıttı. "Karar veremedim," dedi "sen söyle."

benim iklimim incitmez seni [b×b]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin