Yağız bir hafta içinde ikinci kez aynı durumu yaşıyordu. Yine bir kafenin önündeydi ve yine Ekin için buradaydı.
Arkadaşlarının onunla tanışmak istediğini söylemesine şaşırmıştı. Aslında şaşırmaktan çok, nasıl ve kim olarak bahsettiğini merak ediyordu.
Dakikalardır arabada öylece oturduğunu fark edince toparlanıp indi ve derin bir nefes alıp kafeye doğru yürüdü. Hepsinin kendinden yaşça küçük üniversite öğrencileri olduğunu düşünüp gerginliğini azaltmaya çalıştı.
Kafenin içine girdiğinde hissettiği sıcak hava ve kulağına dolan kısık sesteki müzik caddenin kirli gürültüsünden sonra iyi gelmişti.
Gözleri Ekin'i görmek için etrafı taradığında kısa sürede hedefini bulmuştu. Ekin henüz onu fark etmemiş, sürekli telefonunu kontrol ediyor, bir yandan arkadaşına laf yetiştirmeye çalışıyordu. Muhtemelen Yağız'dan bir haber bekliyordu.
Dudaklarını birbirine bastırıp duvar kenarındaki oturma grubunda oturan ekibin yanına doğru ilerledi. Onlara doğru yaklaştığı sırada Ekin'in hemen yanında oturan sarışın çocuk Yağız'ı fark edince Ekin'in kolunu dürtüp bir şey demiş, bununla birlikte hepsi Yağız'a dönmüştü.
Yağız bütün bakışların aynı anda üzerine dönmesi ile gerilirken bunu belli etmemeye çalışarak hafif gülümsedi ve yanlarına ulaştı. Ekin hızlıca yerinden kalkıp önüne çıktı. "Hoş geldin." dedi her zamanki neşe dolu sesiyle.
Yağız "Hoş buldum, naber?" dediğinde omuz silkip gülümsedi. "İyi, senden?"
"İyi ben de."
Yağız diğerlerine de selam vermesi gerektiğini fark edince bakışlarını üzerlerinde gezdirip kibarca konuştu. "Merhaba gençler."
"Hoş geldin Enes ben." dedi Enes elini uzatırken. Yağız uzattığı eli sıkıp "Yağız." diyerek -zaten biliyor olmalarına rağmen- kendini tanıttı. Daha sonra Fatih'le de aynı şekilde tanıştığında, Ozan ve Umut daha önce kısa da olsa tanıştıkları için "Hoş geldin." demekle yetinmişlerdi.
Tanışma faslı bittikten sonra Yağız, Ekin'in kenara kayarak kendisi için açtığı yere oturdu. Ekin bakışlarını hemen yan tarafında oturan adamın yüzünde gezdirirken Yağız'ın ona dönmesi ile birazcık utansa da yanlış bir şey yapmadığını düşünerek gülümsedi.
Yağız da gülümseyerek karşılık verdikten sonra aklına gelen şeyle bakışlarını Ekin'in eline indirdi. Masanın altında duran eline uzanıp tuttuğunda, Ekin beklemediği bu hareket karşısında şaşırmıştı.
"Nasıl oldu elin? Acıyor mu?"
Sanki sargı bezinin üzerinden görecekmiş gibi dikkatli bir şekilde incelerken, Ekin elini tutan ince ve kemikli ellerden bakışlarını zorlukla çekip kafasını iki yana salladı. "Acımıyor, yara açılmasın diye sarmaya devam ediyorum sadece."
"Bence de sarmalısın. Dikkatli ol."
Ekin onu onaylarcasına kafasını salladığında Yağız sakince bıraktı elini.
Gözlerini birbirlerinden ayırıp diğerlerine döndüklerinde, anca fark edebilmişlerdi üzerlerindeki şaşkınlık ve ima karışımı o bakışları.
Umut kısık olduğunu düşündüğü ama herkesin duyduğu sesiyle uzatarak "Geçmişler olsun..." dediğinde Fatih arkadaşının imasını anlayıp sessizce gülmüş, Ekin ise sorgularcasına bakmıştı yüzüne.
Yağız da aynı şekilde meraklı meraklı bakınca konuyu değiştirmek için hızlıca konuştu Umut. "Ya bu saygısız Ekin sana direkt Yağız diyor ama biz abi diyelim değil mi? Kocaman adamsın sonuçta?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
benim iklimim incitmez seni [b×b]
Novela JuvenilYağız, bir gece telefonuna gelen saçma bir mesajdan sonra yalnız ve sıkıcı hayatının ne kadar değişeceğinden habersizdi. [texting + metin] [13.02.2022•29.06.2022]