•otuz yedi

5.7K 460 80
                                    

Ekin gözlerini araladığında hemen yanında uyuyan bedeni görmesi ile gülümsedi. Dün gece duşa girmek için fazla yorgun olduklarından sadece iç çamaşırlarını giyip uyumuşlardı. Ekin'in gözleri, sevgilisinin boynundaki yer yer kızarıklara kaydığında derince yutkundu. O kızarıkların sebebi kendisiydi...

Dün gece olanları tek tek hatırlarken utançla ellerini yüzüne kapattı. O anları yaşarken uğramayan utangaçlık, şimdi gün yüzüne çıkmıştı.

Bakışlarını tekrar yanında uyuyan bedene çevirdiğinde tek elini kafasının altına koyup onu izlemeye başladı. Gözünün önüne düşen saçlarını geriye taradıktan sonra elini uyuduğu için hafif öne doğru sarkmış olan dudağına getirdi. Dün gece delicesine öptüğü o dudaklara.

Alt dudağının köşesinde minicik bir ben vardı. Bir an için kıskandı Ekin o küçük lekeyi. Her zaman Yağız'ın dudaklarının üzerindeydi ve Ekin'in dudaklarının istediği şey de buydu.

Bir süre gülümseyerek alt dudağını okşamaya devam ettiğinde parmakları üzerine aniden konan öpücükle irkilmiş ve elini geriye çekmişti.

Yağız gözlerini aralayıp gülümsediğinde Ekin şaşkın bir ifadeyle baktı ona. "Sen uyanık mıydın?"

"Yeni uyandım, günaydın."

"Günaydın balım."

Yağız dudaklarına yoğun bir öpücük kondurup geriye çekildiğinde Ekin hâlâ birazcık utanıyordu. Üstelik kalçasında hissettiği sızının pek de iyi hissettirdiğini söyleyemezdi. Yine de hissettiği o zevkten sonra bu acıya katlanabilirdi, hiç sorun değildi. Zira hayatının en güzel anlarından birini yaşatmıştı sevgilisi ona. Hâlâ rüya gibi geliyordu.

İkili bir süre öylece birbirine izledikten sonra Yağız elini Ekin'in boynundaki kızarıklıklara götürüp üzerinde gezdirdi. "Yakışmışlar."

Ekin kast ettiği şeyi anlayıp kıkırdadığında Yağız da gülümsemiş ve elini sevgilisinin beline atıp ona doğru biraz daha sokulmuştu. Ekin onun bu hareketi ile sızlayan kalçası yüzünden yüzünü buruşturup gözlerini kapattığında Yağız onun bu tepkisine şaşkın bir ifadeyle baktı. "Canın mı yanıyor?"

"Birazcık." dedi Ekin bakışlarını kaçırırken. Yalan söylemenin anlamsız olduğunu düşünüyordu. Fakat bunu dile getirmek de biraz utanç vericiydi. Yağız sıkıntılı bir nefesle uzanıp alnına şefkat dolu bir öpücük kondurduktan sonra yataktan kalktı. "Bekle burada bebeğim."

Ekin alt dudağını ağzının içine gönderip usulca kafasını salladığında Yağız odadan çıkıp odanın hemen yanındaki banyoya ilerledi. Küvete sıcak suyu doldurup kenara temiz havlular çıkardıktan sonra tekrar odaya döndü. Ekin yatakta uzanmaya devam ederken gözleri kapalıydı. Yağız onun tekrar uyuduğunu sanarak yavaş adımlarla yanına ilerlediği sırada Ekin gözlerini aralayıp ona bakmıştı.

"Uyuyorsun sandım."

"Uyumaya devam etmek isterdim ama okula gitmem gerekiyor."

Yağız yatağın diğer tarafına dolanıp kalkması için elini uzattı. "Ben de çok isterdim ama maalesef benim de işe gitmem gerekiyor sevgilim. O yüzden acele edip duş almamız lazım, gel hadi."

Ekin uzattığı elini tutup kalktığında Yağız elini beline götürüp gülümsedi. "Kucaklayayım mı seni?"

Beraber banyoya doğru yürümeye başladıklarında Ekin bu dediğine alayla güldü. "Belini kırmak istiyorsan olabilir."

"Neden kırayım?"

"Cüsselerimiz nerdeyse aynı olduğu için olabilir mesela."

"Aynı değiliz."

benim iklimim incitmez seni [b×b]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin