39. "Kimliksiz bedenler."

1.1K 127 347
                                        

Ansızın geldim... bebeklerim.

yorum yapmazsanız, diğer bölümü anca gelecek ay görürsünüz, hazır moda girmişken ve bu hafta üç bölüm atmışken modumu düşürmeyin pls.

medyadaki şarkı sözlerini taenin düşünceleri olarak hayal edin... çok severim o şarkıyı.

iyi okumalar





3.9


.

"Kimliksiz bedenler."

.


Bir beden uykusunun içinde olağanca bir telaş yaşanırken, her şeyden haberdar olup bir haberdarı olmayan biri gibi tavır almaktı, gözleri kapanmış o beden için. Ellerinin üzerinde kanın o soluk rengi, yüzüne sıçrayan günah dolu çığlıkların sessizliği ve yanı başında en yakın arkadaşının kapanmakta olan bilinci. Gözleri kararmak üzereyken kaçmaya çalıştı adımları. Koşarak, ona zor gelen bir kuvvetle karanlıktan kaçmaya çalıştı. Ama çok sürmemişti, aklını kalbiyle yitirip bitiren savaşta bir yenilgiye uğraması. Çoktan yitip giden ruhlar var idi etrafta. Lakin hiçbiri istenilen dolunayın yansıttığı bereketi üzerine çekememişti. Kim Taehyung dışında.

Yanındaki birkaç adamı ile hızlıca ilerliyor, ağaçların, çalılıkların ve halen duyulmaya çalışan çığlıkların arasında kendisini arıyordu. Jungkook'u. Çok geç kalmış olmalıydı. Koruma olarak bıraktığı adamların çoğu ölmüştü ve gerginlikle koşarak giderken yüzünü sıvazladı. Ölüm saati birazdan bitecekti ve şanslı birileri varsa kurtulmuş olacak ve yaralılar acil olarak tedaviye alınacaktı. Ama bu av sezondaki ekipten tahmini otuzdan biraz fazla insan hayatta kalmış olmalıydı.

Diğerleri için de endişeliydi ama onların ne kadar güçlü ve dayanıklı olduğunu biliyordu.

Ama Jungkook?

O onlar gibi değildi. Kendisinden ayrıldığında ne kadar korktuğunu görebiliyordu ve onun, patlamanın olduğu güne benzer yaşadığı anlarından dolayı nasıl bir ruh halinde olduğunu tahmin edemiyordu. Belki de hiçbir şey olmamıştı. Bunun çözümü bunlarda değildi. Bilemiyordu. Jungkook'un her şeyi unutmak istemesine sebep olan anıları, bugüne benzer olabilir miydi? Bu sadece unutmak istediği anılarından sadece bir tanesinden biri miydi?

Her şeye muhakkak bir cevabı varken, şimdi hiçbir şey söyleyemiyordu içini yiyip bitiren kaybetme korkusuna.

Ve yanındaki adamları gittikleri yöndeki alanı tarayarak geçerken, Taehyung, "Jungkook," diye bağırdı. Bu dikkat çekmekten başka bir işe yaramıyordu ancak onu bulamadığı her saniye tüm bunlar umurunda bile olmuyordu.

Adamlardan biri, "Efendim," diye seslendi. Taehyung o kişiye dönerek tahammülü yokmuşçasına, "Çabuk söyle," diyerek bağırdığında adam onu hızlıca yanıtladı. "Bay Park burada efendim. Ama yaralanmış."

Taehyung çenesini sıktı. Jimin daha önce de birkaç ciddi yaralanmaları olmuştu. Fakat bu diğerleri gibi önemsiz hissettirmiyordu. Onu bazen öldürmek istiyor olsa da kendisinde yeri farklıydı. Yakın arkadaşı diyemezdi, sadece anlaşmakta zorlandığı kardeşi olduğunu söyleyebilirdi.

Hızlı adımlarla adamın arkasından giderken, Jimin'in yaralanması, Jungkook'un ölümü diye düşünüyor ve aklını kaçırmak üzere olduğu o on saniye ile Jimin'in yerde kıvrılmış belli belirsiz inleyişleriyle debelendiğini görünce, her şey yoluna girecek diyordu. 

vexHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin