9. "Uykunun kalbe olan zaafı."

2.8K 274 182
                                    

Şey, yorum ve vote yapmayı unutmayın olur mu?


İyi okumalar dilerim. 🍷


0.9






"Uykunun, kalbe olan zaafı."









Soluksuz dirhemden ayrılan, kan kırmızısına dönen sulu dudaklarıyla Tanrısına yakaran bir günahkarın cılız soluğu, dilini kendi ağzında ters döndürecek biçimde ruhunu bedeninden aks ettiriyordu. Tüm bedeniyle kasılarak, kendisine yetinmeyen parmakları ile yordamını bulmaya çalışıyordu. Başı yerden kalkmayan bir acizdi. Ama acizliğin en kudretli olana yol almışçasına, "Lütfen," diye sayıklıyordu.

"Acıyor," diyerek merhamet dilendi.

Gözlerini açamıyordu. Utangaçlık, bu adamın cazibesine kapılan diğer ölümlüler gibi olağan bir şey iken, bakirliğin o saf altınını kuru parmaklarını kendi diliyle ıslatıp deliğinde keşfine yol alsa da tek başına çözülmekte yetersizdi. Onu bozana, tamamen yok etmek isteyene adamıştı kendisini. Daha kendisi bile bunu bilmez iken.

Kim Taehyung'un şevk duvarlarından şevkin şehvet tatlısına doğru kayarak, küçüğün kendi bedeninde yaşadığı tutsaklığa iştahla bakarken adımları ölüm çukurundan çıkan bir hayaletin, yaşama tutunmak istediği kadar hızlı, yaşayan her bir insana göre ölüme duyduğu yakınlık kadar uzak görünerek yaklaşmıştı ona.

Dizlerini kırarak, yasak elmanın ağaçta meyve verdiği en kırmızı olana gözünü dikmişçesine kutsanmış bir ifadeyle bakarken Taehyung, dili dudaklarının üstünü hoyratça ezerek iştahını perçinlemişti. Çehresinden tutup da titreyen göz kapaklara bakarken, en nadide mücevherin nasılda paraladığına şahit olduğunda oynadığı kartı eline alıp kendi yüzüne yapıştırdı. Jungkook gördüğü yüzde, buğulu bir mükemmellik görüyordu. Ki şeytanı güzel yapan bu değil miydi? Aldatıcı duran kusursuzluğu.

Kim Taehyung, küçüğünün şeytanıydı. Jeon Jungkook, şeytanın en günahkar kuluydu.

Taehyung, küçüğünün keskin duran çehresini eliyle tutarken, Jungkook'un kafası bu tutuşla boşluğa düşmüşçesine geriye doğru düştü. Dört parmağı ile çehresinden ve uzun parmakları ile boynunun bir kısmını kaplarken esmer parmaklar, baş parmağı ile kanayan dudağın üstündeki tabakayı daha fazla dağıttı.

Derin sesi, onu uyaran bu görüntü ile boğuk ve fısıltı doluydu. "Nasıl bu hale geldin?" Diye sorduğunda, Jungkook sadece esmerin sesi ile titredi onun elinin altında. Aklını kaybetmiş gibiydi. Yorgundu ve düşlediği sanrıları ile gerçekliğe uzak kalmışçasına, "Ben," dedi nefes nefese. "Sadece sizi düşlüyordum."

Taehyung gözlerini kısarak küçüğüne daha fazla sokulurken, Jungkook dizlerine tutunarak durmaya devam edemedi. Elleri yanlarında, parmakları ile zemine baskıladığı kuvvet ile destek almaya çalıştı. Kendine gelmeye çalıştı.

Lakin esmesin o kalın sesi, "Ne şekilde?" diye sorarken, dominant çıkıyor ve Jungkook'un ahlaksız iç güdüleri onun dağılmış ağzın içindeki pütürlü dilini konuşurken pelteleştiriyordu.

"Beni öptüğünüzü," diyor ve esmerin siyaha dönmüş gözlerinde, siyah saçlarının telleri yüzünden arzulandığı kısmı an be an tahmin ederek çıkarıyordu.

vexHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin