42. "Av, avcı ve avlanmış olanlar."

942 102 298
                                    

selam seks böcüşlerimm azıcık bu bölümü uzun yazdım

ve bölüm adını düşünün okurken, yorum sonuna fikrinizi belirtmeyi unutmayın

yorum yapan herkesi tek tek öpüyorum

iyi okumalar








4.2

.

"Av, avcı ve avlanmış olanlar."

.



Kelimelerin zayıfladığı anlar olur. Anlatılmayanların, anlayamadıklarının arasında bir delilik hâkim olur. Öylesine bir hâkî tadın içinde, meşkin yuvarladığı masanın kucağında ikili birbirine bakıyordu. Muhakkak insanın dilini yoran sözcükleri anlamlı kılan bakışlardı. Bakışlara tat bırakan tamamlayıcı parlaklıklar. Bu öyle bir parlaklıktı ki; her şeyi oldu bitti demeye getiriyordu.

Jungkook en emin olduğu duyguyla Taehyung'a bakıyordu, fincanına sıcak çay dolduran adama. Eğer ona sıkıca sarılmış olmasaydı, onun bu hallerine hiç şahit olamayacaktı. Geçmişi, evet sandığından daha karanlık ve daha korkunçtu, lakin şu an tanıdığı kendisinde tüm bunları görmüyordu ve sırf öyle bir kalıba sığdırıldığı içinde öyle biri olacakmışçasına devam etmeyecekti hayatına. Tüm gece, en azından gözleri yorgunluktan çökene kadar bunu düşünmüştü.

Yaşamış olduklarını ve yaşayacak olduklarını.

Bu sonsuz varsayımlar canını sonuna kadar yaktı ve tüm gözyaşlarını dün gece bitirdi. Artık ağlamak istemiyordu. Şahit olduğu bu dünyada göz yaşına yer yoktu. Bunu anlamasına sebep olan adam karşısında fincanını o yumuşak dudaklarına götürürken, her an gözlerinin önünden kaybolacakmışçasına dikkatle kendisini incelerken, muhakkak ona olan yaklaşımı ile çok şaşırttığının farkındaydı. Ama nasıl diyebilirdi ki? İçimde yaşamaya duyduğum bir arzu var. Özellikle seninle geçmesini hayal ettiğim bir gelecek varken nasıl vazgeçebilirdim bundan?

Şimdi şartlar bizi daha kötüye götürecek olsa bile, seninleyken cehennemi avuçlayan bu dudaklarımdan nasılda ihanet dolu sözcüklerin çıkmasına izin verirdim. Ve sen hayallerimden daha gerçek bir halde bana aşk dolu bakarken...

Ve Taehyung'un ikram ettiği çaydan bir yudum alarak, servis tabağında duran kalp şeklindeki omlete bakarken dudaklarını büzdü. Gülmesini bastırmaya çalışıyordu ve bir ruh hastası olmaya başladığı gerçeğini örtbas ediyordu. Taehyung ile her şey mümkündü nasıl olsa.

"Tüm bunları sahiden de senin hazırladığına inanmalı mıyım?" Diye sordu, çatal ve bıçağını dikkatli bir şekilde kullanarak kalpli yumurtasını sosa batırıp ağzına atarken. Taehyung yakalanmaktan endişe duyarak, "Hamur işleri haricinde yapmış olduğum her şeye inanabilirsin," dedi ve sonra dudaklarını ısırdı. "Pekâlâ, tabakları ve hazır olan kahvaltıları koymak dışında pek bir şey yapamadım. Ama denedim ve evi yakacağımı fark edince bıraktım."

Jungkook onun tatlı bir şekilde kendini ifade etmeye çalışmasından dolayı hoşnut oldu. Bu hoşnutlukla iştahı yerine geldi, ekmeğine böğürtlenli reçel sürüp onu dudaklarını batıra batıra yedi.

"O zaman gidip bunları benim için aldın." Dedi ve göz kırptı. Ama Taehyung elini ensesine atarken, "Pek öyle sayılmaz," diye mırıldandığında, Jungkook ona bakarken mızmızlanıyordu. "Hadi ama, en azından bunu yapmalıydın. Tüm romantik filmlerde işler böyle yürür."

vexHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin