Selam ballişkom, iyi sahurlar.
Diğer bölümün yorum sınırının geçilmesinde hayret verici bir azim sağlayan okuyucuma armağan ediyorum bu bölümü.
Okurken bu şarkıyla okumalısın. Çünkü ben yazarken hep bunu dinledim özelliklere sonlara doğru.
Mendiller hazırsa, iyi okumalar.
4.6
.
"Harelerce, hanelerce."
.
Bekledim, bekledim, seni kaderimi beklercesine bekledim.
Düşler çürümeden, düşlere bir çöküntü uğramadan elin hizası kalbine indi. Orda çalkalanan ismin zangırtısını işitiyordu. Titriyordu küçük olan. Fısıldıyordu, zehri en çok neresinde hissediyorsa. Ateş yüreğini en çok hangi tarafından bir inkarla çaba tutmaya yelteniyorsa. Ama daha öncesinde kollarındaydı. Bu kollarındaki o baskı ondan yana değilse, kimdi ona böyle dokunan. Yüzüne teselli yağmuru veren. Taehyung değilse, kimdi? Kendini kendinden böylesine eden.
Oysa gözlerini açmaya korkuyordu. Büzüşmüş dudaklarından korkunun verdiği çığlıklar bir bir dökülüyor ve ona gerçeği itiraf eden nefesi, tıkanıktı. Ona kavuşamayan tüm yollar dardı ve o elini vurduğu kendi göğsünden ayıramıyordu.
Buğulu inançsızlığıyla gözlerini açarken onun kollarını tutmaya çalışan Jimin ile daha çok kendisini kaybediyordu. Ona dokunan ellerin yabancılığından kaçtı. Kendisi gibi ağlayan gözlere bakarken tüketti kendisini. Aklının sınırlarında çuvallıyordu ve tek bir şeyi dilinden düşürüyordu.
"Jimin," diye feryat eden sesini kendisinden değilmiş gibi bir yabancılıkla durağanlaşıyordu. Gerçeği asla duymak istemeyen kulakları tıkanıktı. "Ölmedi, onun ölmediğini söyle bana. Bu yüzden ağlamıyorum de bana. Bunlar sevinç gözyaşların. Mutluluktan ağlıyorsun sen. Ölmediğinden. Onun bir şekilde her şeyden sıyrılmasından dolayı kafayı yedin. Ondan yine kurtulamadığından ağlıyorsun. O ölmedi de bana Jimin? Sevinç gözyaşlarının olduğunu söyle bana."
O daha çok ağlıyordu, her ikisi olduğundan daha çok ağlıyordu. Arabanın arkasında duran iki ruhu bir enkaza çeviriyordu. Soyutlanmış beden sarsılıyordu ve Jimin kendisini çok çaresiz hissediyordu. Bu öylesine ağırdı ki, kendisinden son isteği olduğunu söyleyen Taehyung'un sözlerinin ağırlığı olmasa bu denli yıkılmadan durabileceğini sanmıyordu. Keşke diyordu, keşke uzaklara gitmiş olsaydın, bizi acımasızca hayatından çıkarmış olsaydın, sana kızgın kalsaydım. Kırgın kalmaktan çok daha iyidir, diyemedi bile. Cesareti kalbine inemeyecek kadar paramparça hissediyordu. Kardeşini kaybetmişti. Bundan tam iki hafta öncesinde sevgilisinin kaybettiğinde yaşadığı sancılar, onu uyuşturduğu yerden toparlamaya fırsat bulamadan, kardeşinden emanet bulduğu arkadaşına teselli vermek zorunda hissediyordu kendisini.
Lakin her ikisi de biliyordu ki. Ölümün tesellisi olmazdı. Ayrılığın tesellisi o öldükten sonra verilmezdi.
Bu yüzden göz yaşlarına, en son bir çocukken annesinden değil de onlara bakan bakıcı kadınlardan yediği meydan dayağında böyle ağlamıştı. Utanmadan. Şimdide ölüme tanıdık olan gözleriyle, kendisini ölüme iten kardeşinin ve kardeşinden geriye kalan bu cenazeyi sırtlıyor ve ağlıyordu.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
vex
Fanfiction"Onu altından bir kaidenin üzerine oturtmak ve bütün dünyanın bana ait olan bir adama tapınmasını izlemek istiyorum." Kim Taehyung, karanlık devletin en parlak zihinlerinden biri olarak biliniyordu. Gizemli ve etkileyici bir adam olarak, her ne kada...