44. "Yaraların etrafına çizilmiş yıldızlar."

985 100 364
                                    

günaydın, sabah 6 olmak üzere ve son irademle niyet edip oturdum ve bölümü yazdım

yazarken biraz uzadı... ama her biri kıymetli sahneler...

*yukardaki, medyadaki, bu ficin ana şarkısıdır. Benim için hep öyleydi en azından. Anlayana çok şey ifade eder..:

ve ben yorum okumak istiyorum ey okuyucular!

ve ben yorum okumak istiyorum ey okuyucular!

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.



4.4


.

"Yaraların etrafına çizilmiş yıldızlar."

.




Gözlerin kilidinin düğümü çözülürken, buhran görüntünün altında ezilen bedenlerin altında sıkışmış ruhların girdabından şaşkınlığa ve acıya uğramış soğukkanlı eller, avuçladı titreyen çenenin kavisinden. Parmakları o zapt edemediği gözyaşları nasıl susturacağını ve oradan acıyla iniltiler döken sıcak tuzlu tadı, kendi yarasından nasıl sıyırıp da iyileştireceğini bilemeden, bilmeden ona bakarak ağlıyordu ve sıkıca bedenini yaslıyordu. "Buradayım, Taehyung. Duy beni," diye yalvararak sesini duyurmaya çalışıyordu. Şayet karşısında kendisini duymaya hazır birini bulmuş olabilseydi.

Çaresizce bakıyordu ona. Dudaklarını kıstırırken sevdiği adamın yanağını, onunla kızaran gözlerini ona göstermeye çalışıyordu. "Buradayım," diyordu inatla. "Küçüğün seninle."

Korkuyla tutundu Taehyung'un omuzlarına. Onun girdiği bu krizin içinden nasıl çıkarabileceğini düşünürken bile korkuyordu. Onu bu halde görmek, kendisinin bu hale düşmesinden daha korkunç ve vahim bir durumdu.

"Taehyung, korkuyorum." Dedi acı bir solukla. Bunu tekrar tekrar dile getirirken, onun çılgına dönmüş gözlerinin yuvası kendi gözlerindeki yuvasını bulduğunda gözleri daha da ıslandı küçük olanın. "Ben korkuyorum, lütfen daha fazla ağlama."

Taehyung karmaşanın içinden sıyrılmaya çalışırken, yüzü acıdan garip bir sevincin ikramiyesine bölüşürken yüzünü avuçlayan elleri tereddütle kavradı. O elleri dudaklarının arasına alarak öperken, hüzünle gülümsedi. "Beni bırakmadın," dedi kısık sesiyle. Koyu gözlerindeki ıslak kirpiklerinin altından bakarken düşmüş omuzlarını halsizce kaldırdı "Sen beni hiç sensiz bırakmazsın değil mi küçüğüm?" dedi vicdan azabıyla.

Ona sıkıca sarıldı ve gözlerini kapattı. Öylesine dolu bir nefesle çekti ki nefesini, küçüğünü huzur ve mutluluğu diye içerlemişti. Ama gözlerini açtığında, kendisine sıkıca sarılan bedenden dökülen iniltilere karışık iç çekmeleri hissederken nasılda kendisini böylesine kontrolden çıkarak hata yaptığını sorgulayamadan, hemen arkasında küçüğünden dökülen parça parça kırmızı renklere baktı kaşlarını sertçe çatarak. Oradaki kırmızı notu gördüğünde ise, açık kâğıtta altın renkle harflendirilmiş kelimeleri tek tek gözleri ile seçip yontarken hırıltılı bir nefes aldı.

vexHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin