Hongjoong ~
Yine sabah yine sabah... Sabahları sevmeyen tek kişi ben olamazdım. Uyanmak eylemi diye bir şey olmasa ne güzel olurdu. Hayır olmazdı! Dünyanın en güzel eylemini yapamazdım. Seonghwa'yı izlemek.
Bazen en olmadık şeylerde bile o var. Aklımın bir köşesinde gizlenmiş, başka bir şey düşündüğümde bir anda ortaya çıkıyor. Onsuz asla olmuyor.
Evet sabah sabah onu düşünme seansım bitmişti. Kalkıp hazırlandım. Kahvaltı yapmak istemiyordum. Bu yüzden hızlı bir şekilde evden kaçmam gerekiyordu. Yoksa Jaebeom hyung beni yakalar ve zorla oturdu kahvaltı masasına. Ona okulda yiyeceğimi söylesemde yemeyeceğimi bildiği için izin vermiyordu.
Yavaş adımlarla odadan çantam sırtımda çıktım. Ayakkabımı giymiştim. Tamam çıkabilirdim. Dış kapının kulbunu yavaşça çevirdim ve çıktım. Tam kapıyı kapatıyordum ki...
"Kim Hongjoong Buraya Gel!"
Kapıyı bırakıp hemen bahçeden çıktım. Bir yandan koşuyor bir yandan elimdeki telefonumla Wooyoung'a onu köşe başında beklediğimi mesaj atıyordum. Wooyoung'dan gelen geliyorum mesajıyla yerimde durup sakin adımlarla köşe başına yürüdüm.
Bizim eve baktığımda Woo bana yaklaşmak üzereydi. Elinde bir poşet vardı.
"Hongjoong senden nefret ediyorum. Senin yüzünden olan bana oluyor. Sabahın bu saatinde okulda ne bok yemeği düşünüyorsun acaba canım arkadaşım."
"Sana uyan diyen yoktu?"
"Gerçekten mi? Jaebeom hyungun bağırışı ile uyanmayan tavuk kalmadı. Tamam hadi onunla uyanmadım ki bu imkansız telefonuma mesaj attın. Sabahları bildirim sesimi fullediğimi biliyorsun."
"Neden full yapıyorsun acaba Wooyoung? Sonuçta bu benim değil senin suçun. Fullemeseydin."
"Hongjoong yürü yoksa benden çekeceğin var. Okulda uykuma devam etmek istiyorum."
"Demiyor San'dan günaydın mesajı bekliyorum."
"Kim Hongjoong!"
"Tamam sustum."
"Umarım. Bekle ben bunun intikamını almaz mıyım."
"Sen bana kıyamazsın ki~"
"Kıyarım Hongjoong kıyarım. Sus. Hızlı yürü."
"Woo... Özür dilerim."
"Ben öcümü alayım ancak öyle özürün kabul edilir. Bunuda al elimden Jaebeom hyung sandiviç yapmış sana?"
"Sana?"
"Ben yedim."
"Tamam. İstersen sen ye."
"Onu yiyeceksin. Jaebeom hyung seninle dersi olduğunu eğer yemezse ona söylememi söyledi."
"Sende söylemezsin. Bitti."
"Yoo, kim demiş?"
"Wooyoung?"
"Efendim Hongjoong."
"San'a onun sabah mesajlarını beklediğini söylerim."
"Söyleyemezsin."
"Söylerim."
"Söyleyemezsin."
"Söylerim."
"Söyle lan."
"Tamam. Bak hatta karşıdan geliyor."
"Ne hani?"
"San-"
"Sus Hongjoong sus. Söylemeyeceğim tamam mı? Sus."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
THANK U ~SEONGJOONG ✔︎
Fanfiction|Tamamlandı| İki genç tartışıyordu. Cadde de sadece ikisinin sesi duyuluyordu. Gecede onlar için sessizdi. "BENİ DİNLE! ONA İNANMA!" "İNANMIYORUM SANA KİM HONGJOONG, GÖZLERİMLE GÖRDÜM DİYORUM! GÖZLERİMLE GÖRMESEYDİM SANA SORARDIM ZATEN AMA GÖRDÜM!" ...