Bölüm 26

314 25 17
                                    

BALDER
"Yeter artık DUR! Sadece DUR"

Ölümü beklerken kapalı tuttuğum gözlerimi açıyorum. Valur'un elindeki kılıç artık yok. Benden beş adım ötede duruyor kılıç. Pridd'e ve Valur'a bakıyorum. İkisi de burnundan soluyor. Pridd kısa aralıklarla nefes alıyor. Artık hiçbir şeye sabrının kalmadığını açık mavi gözlerinden okuyabiliyorum. Lütfen Pridd! Lütfen Ddraig Goch'un gücünü Ferrum'da gösterme. !
Valur sinirden olsa gerek gülmeye başlıyor. Kalabalık şaşkın. Site devletleri sakinleri neler olduğunu anlamaya çalışıyorlar. Kalabalık arasındaki fisıldaşmadan  dolayı çıkan sesler arı kovanını andırıyor. Valur Pridd'e bağırmaya başlıyor.

"Bu tür işlere burnunu sokmaman gerektiği söylendi sana! Merak etme sana da sıra gelecek. Hjälte'yi bitirmeme az kaldı. Yakında tarih olacaksın Balder! Seni öldürmek için kılıca ihtiyacım yok!"

Valur üzerime atlıyor ve ellerini boynuma geçiriyor. Arenanın siyahımsı kahverengi olan toprağında adeta güreşiyoruz. Birimizden birinin ölmesi şart. Kılıç darbelerinden dolayı aldığım yaralar canımı çok acıtıyor fakat umrumda değil. Dişlerimi sıkarak acıya dayanmaya çalışıyorum. Boğuşuyoruz. Nefessiz kalana kadar da boğuşmaya devam edeceğiz. Valur'un yumruklaı sert bir kaya gibi suratıma iniyor. Sersemliyorum. Hareket kabiliyetimi kısıtlıyor Valur. Beni yumruklamaya devam ediyor. Burnumun kırıldığını hissediyorum. Suratıma gelen her darbeyle daha da savunmasız oluyorum. Ellerimle onu engellemeye çalışıyorum fakat olmuyor. Kaşımdan ve burnumdan akan kan siyahımsı toprağın rengini açıyor. Artık öleceğim ve yolun sonuna geldim diye düşündüğüm anda Pridd Valur'a arkadan yaklaşıyor ve yerden aldığı kılıcı sırtına sert bir şekilde saplıyor. Valur'un ağzından ve gövdesinden gelen kan vücuduma damlıyor. Son nefesini de veriyor Valur ve yanıma yığılıyor. Kahverengi gözleri açık.  Kalabalık bu durumu yuhalıyor. Taraçadaki meclis başkanları ve baş sorumlu Dani Bordr gözlerine inanamıyor. Herkes küçük dilini yutmuş durumda. Kan Olimpiyatları tarihinde hiçbir şekilde bir galip oyunlara müdahele etmemişken Pridd yine bir kuralı bozmayı başarıyor. Yanıma geliyor ve beni omuzlarımdan tutarak kaldırıyor. Pridd'in boynundan destek alarak doğruluyorum. Pridd'in yüzüne baktığımda yeniden o kararlı ifadeyi görüyorum. Beyaz teninde oluşan ter damlacıkları güneş ile birlikte parlıyor. Birbirimize bakıyoruz. Su yeşili gözler ve açık mavi gözler birleşiyor. Alnı alnıma değiyor; burnu burnuma...
Çoktandır yapmak istediğim ama yapamadığım şeyi yapıyorum. O incecik ve somon rengi olan dudaklarına yapışıyorum. Onu öpmeye başladığım anda bana karşılık veriyor. Ddraig Goch'un sıcağını hissediyorum içimde.  Dudaklarımız ayrıldığında ikimiz de gülüyoruz. Böyle ironik bir durumda böylesine absürd bir hareket yapmak bizi ister istemez mutlu ediyor. Ddraig Goch bana can veriyor. Ferrum bizi akıl almaz bir şaşkınlıkla izliyor. Hepsinin ağzı açık bize bakıyor. Sağ tarafımdaki Valur'un bedeni her saniye kana bulanıyor. Vücudundan boşalan kan, Ferrum'da küçük bir gölet oluşturuyor. Dani Bordr bir hışımla taraçanın önüne yaklaşıyor.

"Bu saçmalığa son vermenin zamanı geldi! Ferrum Muhafızları! Balder Stefanson'u öldürün. Pridd Sober'i canlı istiyorum!"

Arenayı çevreleyen küçük demir kapılardan Ferrum Muhafızları çıkıyor. Hepsi siyah zırhlarla kaplı. Ellerindeki kısa kılıçlarla etrafımızı sarıyorlar. Pridd'in gücü açığa çıkmak üzere... Bunu hissedebiliyorum.

"Buna izin vermeyeceğim Dani Bordr! Balder'ı öldürmene asla izin vermeyeceğim! "

Pridd kollarını iki yana açıyor. Açık mavi gözleri kor ateşe dönüşüyor. Vücudundan dışarı yayılan ışık huzmesi bu kez çok daha güçlü.  Güneşin önünü kara bulutlar kaplıyor ve kısa bir zaman sonra gökyüzü kızıl ile siyahın birleşimine bürünüyor. Bir kaç adım geriliyorum. Pridd'i göremiyorum. Bir ışık topunun içinde. Arenanın toprağı kurumaya ve çatlamaya başlıyor. Gördüğümüz rüyalar gerçek oluyor. Kızıl Deniz hırçınlaşıyor ve arenanın toprağı çorak bir hal alıyor. Işık topu git gide büyüyor.  Etrafa inanılmaz bir ısı ve ışık yayıyor. Etrafımızı saran muhafızlar  adım adım geriliyor. Sonunda ışık topu dağılıyor ve ihtişamlı bir Kızıl Ejder ortaya çıkıyor. Pullu ve dikenli vücudu, keskin dişleri ve devasa kanatlarıyla çok korkutucu görünüyor. Kanatlarını savurmaya başlıyor Kızıl Deniz'de. Haykırışları tüm Ferrum'a yayılıyor. Site devletleri sakinleri artık sakin kalamıyor. Kızıl Ejder'in kükreyişleri ve arenanın çığlıkları korku nedir gösteriyor. Muhafızlar kaçmaya çalışıyor fakat Kızıl Ejder onların peşini bırakmıyor. Onları "ateş yağmuru"na tutuyor ve hepsini yakıp kül ediyor. Ferrum kalabalığı çığlıklar eşliğinde kaçışıyor. Ortalık savaş alanına dönüyor. Taraçadaki meclis başkanları kendilerini korumak için gizli demir merdivenlerden iniyorlar hızlı hızlı.  Yorgunluktan ve gördüklerimin şaşkınlığından dolayı takatim kalmıyor. Çorak toprağa düşüyorum. Kızıl Ejder beni görüyor ve haykırışlarıyla arenanın zeminine doğru süzülüyor. Beni pençelerinin arasına alıyor ve Kızıl Deniz'in derinliklerine doğru ilerliyor. Her şey birden karanlığa gömülüyor...

KAN OLİMPİYATLARIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin