Kızıl Deniz'deyim yeniden. Özgürüm. Hiç olmadığım kadar mutluyum. Gökyüzünün kızıl rengi, kanatlarımın daha da güçlenmesini sağlıyor. Aşağıya baktığımda bir arena görüyorum. Harabe halinde bir arena. Ölü bedenler, etrafi sarmış alevler...
Arenanın ortasında duran bedene gözüm takılıyor. Çorak toprağın zalimliğinden kurtardığım çocuk bu. Yine öylece yatıyor fakat bu kez gözleri kapalı. Ağzının kenarından akan kan arenanın tozlu zeminine damla damla düşüyor. İçim burkuluyor o an. Haykırıyorum var gücümle. Arenanın etrafında daireler çizerek uçuyorum.********************************
Gözlerimi açıyorum. Ulu meşe ağacının dibinde buluyorum kendimi. Bir an neler olduğunu hatırlayamıyorum. Sonradan aklıma geliyor. Efsane, kızıl ejder, yalan, babam.. Can alıcı bu kelimeler zihnimde dolaşıyor. Yalansız ve normal sandığım hayatım bir günde mahvoluyor. Her şeyin kötü bir kabus olmasını isterdim fakat bunlar hayatıma dair acı gerçekler. Neden ben? Neden kızıl ejder benim? Ne gibi güçlerim olabilir ki ? Zayif ve çelimsiz bir kızım hepsi bu. Ne yapmalıyım bilmiyorum. Annem geliyor aklıma ondan nefret etmek etmek; onu hayatıma sokmamak istiyorum. Fakat bunu yapamam. O benim annem. Hayatta sahip olduğum tek değerli varlık. Beni korumaya çalıştı biliyorum ama gerçekleri bu yaşıma kadar benden saklaması beni daha da çok sinirlendiriyor. Toprağa art arda yumruklar atıyorum. Sinirimi çıkarıyorum aklımca. Narin ellerimden akan kanları umursamıyorum. Sahi ya bugün benim doğum günüm. 18 yaşındayım artık. Boşa geçen 17 yılın ardından gerçeklerle yüzlestiğim yıl bu. Meşe ağaçlarından düşen yaprakların arasına bırakıyorum kendimi. Kollarımı başımın arkasına alıp meşe ağaçlarının arasından sızmaya çalışan güneş ışınlarını seyrediyorum. Madem benden kan olimpiyatlarında savaşmamı istiyorlar bunu yapacağım. Olimpiyatları kazanıp eve döndüğümde ilk işim meclis üyelerinin özellikle de Haearn Coedwig'in hayatını zindana çevirmek olacak. O iki yüzlü, güçten ve paradan başka bir şey bilmeyen o can hırsızını mahvedeceğim. Ani bir şekilde kalkıyorum yattığım yerden. Eve doğru yola koyuluyorum. Kavaklı yoldan geçip sonunda eve varıyorum. Eve girdiğimde annemi mutfaktaki ahsap sandalyede otururken buluyorum. Gözlerimin içine bakıyor. Benden onu affetmem için yalvarıyor adeta.
"Biliyorum Pridd beni affetmeyeceksin ama inan bunları senin için yaptım. Sen benim en değerlimsin. En azından kısa bir süre için normal bir hayat sürmeni istedim. Fakat bugün senin doğum günün ve ayni zamanda bugün seçim günü. Antlasmaya uymak zorundayız. Beni anlıyorsun değil mi? "
Bu sözlerinden sonra ağlamaya başlıyor annem. Ağladığı zamanlarda olduğu gibi gözleri sarımsı bir renge bürünüyor. Yanına gidip sarılıyorum ona sıkı sıkı. Biliyorum beni korumaya çalışıyor. O iyi bir anne. Ona zarar gelmemesi için elimden gelen her şeyi yapmaya hazırım. Kızıl ejder benim ve tüm gücümü arenada göstereceğim. Sarılma faslı bittiğinde annemin gözlerininin içi gülüyor. Suratıma bakıyor ve yanaklarımdan öpüyor. Ben de onu öpüyorum ve gülümsüyorum.
" Haearn sana bu gece için bir şey gönderdi. Odanda duruyor."
Bu ismi her duyduğumda içimdeki sinir bir volkanik patlamaya dönüşüyor. Tehlikeli bir o kadar da zararlı. Merdivenlere yöneliyorum. Odamın kapısını açtığımda yatağımın üzerinde duran geniş kahverengi kutuyu görüyorum. İçimden hiç gelmesede kutuyu açmaya zorluyorum kendimi. Açtığımda gözlerime inanamıyorum. Uzun bir elbise. Zümrüt yeşili olan elbise, kuyruğuna kadar ulu meşe ağacının yapraklarıyla süslü. Kutunun içinde bir de taç var. Gümüş olan tacın üzerinde yakuttan yapılma ufak bir ejder var; kızıl ejder...
Elbiseyi üzerime geçiriyorum. Kızıl olan saçlarımı bu kez salıyorum. Arkaya dökülen lüle lüle saçlarım, odamdan içeri giren güneş ile parıl parıl parlıyor. Tacı da başıma geçirip aynada kendime bakıyorum. Şaşkınlıktan gözlerim büyüyor. Ne yani bu ben miyim? Ben gerçekten bu kadar güzel miyim? Kendimi hiç olmadığım kadar güçlü ve cesur hissediyorum. Merdivenlerden aşağı iniyorum. Annem mutfaktaki işlerle uğraşıyor. "Anne?"
Annem arkasını dönüyor ve beni gördüğü anda gözlerinde yaşlar birikiyor. "Ne kadar da güzel olmuşsun Pridd. Tanrım gözlerime inanamıyorum. Orman perisi Xe Nedra gibisin. " Ilk defa içten bir şekilde gülümsüyorum ve anneme teşekkür ediyorum. Odasına çıkıp seçim gecesi için hazirlanmaya başlıyor annem. Merdivenlerden aşağı indiğinde gozlerimi ondan alamıyorum. Kahverengi kızıl saçlarını açmış; yosun yeşili elbisesiyle göz kamaştırıyordu. Sanırım bu elbiseyi de Haearn göndermişti. Kapı çalıyor. Kapıyı açtığımda kahverengi üzeri altın yıldızlarla süslü tahtırevanı görüyorum. Annemle birlikte tahtırevana binip seçim alanına doğru ilerlemeye başlıyoruz. Seçim alanı çok kalabalık. Herkes gülüp eğleniyor. En çok eglenip gülenler her zamanki gibi Bretonlar. Kahkaları seçim alanını kaplıyor. Tahtırevandan indiğimizde herkes bana bakıyor. Yavaş yavaş platforma doğru ilerlemeye başlıyorum. Insanlar aralarında fisildamaya başlıyor. Ne düşündüklerini biliyorum. Bu da kim böyle? Neden platforma doğru ilerliyor? Platforma biraz daha yaklaştığımda o geliyor. Iri cussesi siyaha çalan kahverengi gözleriyle Haearn heybetli bir adam. Koluma giriyor. Kulağıma fisildamaya başlıyor. "Hoşgeldin Pridd. Bu gece için heyecanlı olduğunu görebiliyorum. Merak etme sen Ddraig Goch'sun. Her şeyin üstesinden gelirsin."
Gerginligim hat safhalarda. Ona olan sinirim bir türlü geçmek bilmiyor. Söylediği kelimeleri bir daha soyleyememesi için o zehir akitan dilini bile koparabilirim yerinden. Sadece susuyorum; cevap vermiyorum ona. Platforma çıktığımızda herkes susuyor. Haearn konuşmaya başlıyor. " Bugün seçim günü bildiğiniz gibi 4 senede bir düzenlenen kan olimpiyatları için bir şampiyona ihtiyacımız var fakat bu sene bir değişiklik yapıyoruz. Erkek kuralını bu sene biz bozuyoruz. Size Pridd Sober'i takdim etmek istiyorum. O Ddraig Goch. Efsanemiz artık gerçek oldu. Bize altın çağı kazandıracak kızıl ejder işte yanımda duruyor. Bu seneki kan olimpiyatlari Goch Şehri galibi Pridd Sober."
Kalabalık coşuyor. Alkışlar, tezahüratlar daha da çok artıyor. Gurur tüm bedenimi sarıyor. Bu seneki kan olimpiyatları eskisi gibi olmayacak.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KAN OLİMPİYATLARI
FantasiaAşk, cesaret ve kan. 8 şehir 8 rakip. Balder ve Pridd 8 site devletlerinden en ünlüleri olan Hjälte ve Goch şehirlerinden iki katılımcı. Bu seneki kan olimpiyatlarinda hiçbir şey eskisi gibi olmayacak. Unutulmaya yüz tutmuş bir efsanenin sır per...