» 3

1.4K 103 269
                                    

İyi okumalar.
_____

N: Amca, siz ne yapıyorsunuz burda? Yoksa çocuğunuzu mu bekliyorsunuz?

B: Ha ne? Yok hayır, benim çocuğum yok. (Gülümseyerek.)

N: Ama burası çocuklar için.

B: Biliyor musun? Ben de bir zamanlar çocuktum. Hem ruhen hem bedenen yani.

N: Ama şu an çocuk değilsiniz. (Yn: :D?)

B: Bazıları, çocukluğunu hâlâ içinde yaşar. Yani ruhu çocuk kaldıysa eğer. Benim ruhum ise öleli çok oldu. Ben de geri kazanmak için bu parka geldim.

F: Hm, öyle mi?

Barış duyduğu tanıdık ses ile arkasına dönmesiyle, Fırat'ın ona gülümseyen yüzünü farketti.

B: Savcı?

F: Evet benim. N'apıyorsun burda? Uzun zamandır karşılaşmıyoruz. Hayat nasıl gidiyor?

B: İ-iyi.

N: Baba! Bu amca senin arkadaşın mı?
O neden bu kadar üzgün görünüyor?

O sırada Fırat, Nazlı'yı salıncaktan kaldırıp kucağına aldı. Ardından Barış da kalkmıştı.

F: Üzgün değil ki Nazlıcığım. Barış amcan, sadece bugün fazla yorulmuş ve parka kafa dinlemeye gelmiş. Değil mi Barış Bey?

B: Demek bu akıllı kız senin öyle mi?
Evet, tabii ki öyle Nazlıcık. Ben kolay kolay üzülmem sen merak etme. Sadece geçerken parka uğradım bu kadar.

Fırat, Barış'ın Nazlı ile konuşmasını dinlerken bir yandan da Barış'ın yüzünü inceliyordu. Kahve gözleri, bir nedenden dolayı şişmiş göz altları, kurumuş dudakları Barış'ın yaşadıklarını resmediyordu sanki yüzüne.

F: Babacığım istersen sen biraz da kaydıraklardan kay. Benim Barış amcanla konuşmam gereken konular var. Dikkat et tamam mı? Biz burdayız.

Nazlı, babasını başıyla onayladıktan sonra gülerek kaydıraklara doğru yol aldı. Fırat ve Barış da ona arkasından bakarak gülümsüyorlardı. Ta ki Fırat kafasını Barış'a çevirene kadar:

F: Evet, anlat bakalım.

B: Tam olarak neyi?

F: İstersen sana bir ayna getireyim. Bu sana neyden bahsettiğimi tamamiyle hatırlatacak.

Barış, Fırat'ın ne demek istediğini anlamıştı. Ama şu an anlatmak ve acıtasyon yapıyor gibi görünmek istemiyordu. Hem anlatsa bile Fırat'ın ona nasıl bir yardımı dokunabilirdi ki?

B: Dediğim gibi bir şeyim yok savcı.
Ayrıca sen bana niye taktın bu kadar? Teşekkür ettim işte ve zaten o günün nedenini de anlattım sana. Fazla içitiğimi söylemiştim, daha ne dememi bekliyorsun anlamadım ki.

Bu cümlesinden sonra Fırat; Barış'ın önüne geçip dudağının sağ tarafı hafif yukarı doğru kıvrılmış bir şekilde, ona doğru iyice yaklaştı. Kısmış gözleriyle, direkt olarak Barış'ın gözlerinin içine bakıyordu.

F: Barış Bey Sizce ben aptal mıyım?

B: Değilsin yani değilsiniz...galiba?

F: Galiba? Haha tamam.
Bak Barış ben bir savcıyım ve bir sorununun olduğu apaçık görebiliyorum. Anlatmaktan neden bu kadar kaçıyorsun? Sana yardım etmeme neden izin vermiyorsun anlamıyorum.

B: Ha, aynen öyle. Sen savcısın, psikolog değil. Şimdi beni rahat bırak.

Fırat, Barış'ın gözlerinin dolduğunu farketmişti. Barış, o esnada yanından geçip tam gidecekken kolunu sıkıca kavrayıp kendine yaklaştırdı.

Prisoners | FırbarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin