» 7

924 61 139
                                    

Yorumlarınızı tek tek okuyorum, bilginize :)
İyi okumalar hır
__

Barış, duyduğu bu cümleyle ilk başta şaşırmış, daha sonra ise kafasını çevirerek Fırat'ın koyulaşmış gözlerine bakmıştı.

B: Kal derken? Yani tüm geceyi beraber mi geçireceğiz?

F: Yani... kal derken, dediğim gibi-
Bu gece burda kalabilirsin. Hem anlatacaklarım var demiştim. Ya işte! Konuşuruz, muhabbet ederiz. Hem uzun zamandır biriyle muhabbet etmedim. En son Tahir ile konuştum galiba. O da daha sonra sevgili yapınca beni unuttu tabii.

B: Bana bu kadar ihtiyacın olduğunu söyleseydin eğer, kalmam için bu kadar ısrar etmene gerek kalmazdı savcım.
Evet, neyse tamam o zaman. Ben Sasha'yı arayıp, burada kalacağımı haber vereyim ona. Merak eder şimdi. Zaten saat geç oldu.

F: Bu Sasha... senin neyin oluyor? Yani Büge'ye aşık falan olmasan, onunla sevgili olduğunu düşüneceğim.

B: Ciddi misin? Yaşadığım her kötü olayda yanımda oluyor, yaptığım her şeyden haberdar diye mi bu sonuca vardın yani?
Gerçekten bazen savcı olduğundan şüphelenmiyorum değil.
Ama hayır. Sasha bana bu hayatta değer veren sayılı insanlardan bir tanesi. İlk arkadaşım yani.

Okulda tanışmıştık onunla. Diğer çocuklara uyum sağlayamadığı gerekçesiyle çok fazla dışlanıyordu. Kendime benzettim o an. Çünkü ben de öyleydim bilirsin: Babamın kalıplarına uyamayacak biriydim hep. Farklı davranışlarım, kendime adadığım özgürlüğüm...
Her ne kadar istemesem de farklıydım babam için.
Ama daha sonra Sasha ile konuşmaya çalışınca, ilk başta kendisiyle dalga geçeceğimi veya yargılayacağımı düşündü. Sonrasını biliyorsun zaten. Şu an böyleyiz.

F: Evet, anladım tamam. Senin için çok değerli.

B: Sen de öylesin. Yeri gelmişken söyleyeyim.

Barış; Fırat'a gülümsemesinin ardından onu geride bırakarak, kalktığı koltuğa yeniden oturdu.
Fırat ise tebessüm edip, kızarmış yanaklarına dokundu. Yanıyordu. Barış'ın samimiyet içeren bir cümlesi bile, ona çölleri yaşatıyordu sanki.

Fırat mutfakta ikisi için atıştırmalık bir şeyler hazırladıktan sonra, televizyon karşısında boylu boyunca uzanmış Barış'a döndü.

F: Çekinmene gerek yok. Kendini evinde gibi hisset.

B: Dalga geçiyorsun değil mi?
Şey, kusura bakma. Evimde hep böyle oturduğum için alışkanlık olmuş.

F: Dalga geçmiyorum Barış. Nasıl rahat ediyorsan öyle takılabilirsin.
Bu arada bir şey içer misin?

B: İçecekten kastın içki mi yoks-

F: Meyve suyu. Meyve suyu var bizde Barışcığım. Biliyorsundur ki ben bir babayım ve evimde de kızımla beraber yaşıyorum.

B: Hayır demen yeterliydi.

F: Tavsiye için sağ ol.

B: Ne demek.

B: Evet, hadi anlat. Seni dinliyorum.

Fırat, gerilmişti. Nedense bir an için Barış'ı üzmek istememişti ama kendince de Barış'ın da, ne kadar Cemre'nin de olduğu gibi bilmeye hakkı olduğunu düşünüyordu. Sadece söze başlaması gerekiyordu. Gerisi elbet gelecekti.

F: Barış.

B: Efendim?

F: Cemre'yi biliyor musun? Hatta daha doğrusu onu ne kadar tanıyorsun?

B: Ne alâka şimdi bu?

F: ...

B: Yani, sadece babamın vakfında okuyan biri olduğunu biliyorum. Bir de senin adliyeden arkadaşın. Onun hakkında tek bildiklerim bunlar. Ne oldu ki?

Prisoners | FırbarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin