İyi okumalar ♡
_________Fırat; Barış'a sorgularcasına bir bakış attıktan sonra, emin olmak için kafasını eğip yeniden sordu:
F: Beni mi istiyorsun? Ama sen en ufak şeyden bile çekinirken, böyle bir şey söylemen... tuhaf. Gerçekten emin misin bundan? Ateşin falan yok değil mi?
B: Kendimi çözmeye çalışıyordum Fırat. Seni küçük küçük öperek yani. İlk önce yanağından, daha sonra da dudağından.
Ama artık eminim. Senin bana olan sevgin, beni de ele geçirdi ve uçuruma doğru sürükleniyormuş gibi hissediyorum artık.
Ben seninle yaşama tutundum, beni sen hayatla barıştırdın. Artık sen yanımda olmayınca hep kendimi eksik hissetmeye başladım. Karanlığın beni ele geçirmesine ramak kala bana ışık oldun Fırat.
Dediğim gibi, artık eminim. B-ben de seni seviyorum, hem de çok.Fırat, duraksamıştı. Elbette ki ondan böyle bir hamle beklemediği içindi bu. Çünkü baskın taraf hep o olmuş, hep o Barış'a temaslarda bulunmuştu.
Anın verdiği şaşkınlıkla birlikte, sadece Barış'a bakıyordu Fırat. Bir sonraki hamlesini beklerken, Barış'ın kızarık yanakları ve çatık kaşlarıyla karşılaşınca yeniden şaşırıp Barış'a bakmaya devam etti.B: Bir şey söylesene be adam!
F: Ee...
B: Tamam, neyse. Madem sen bir şey söylemeyeceksin...
Barış, hızlıca ayak uçlarında yükselerek Fırat'ın o yumuşak dudaklarını kendi dudaklarıyla örttü. İki elini Fırat'ın göğsüne dayamış bir şekilde kendini, Fırat'a teslim ediyordu âdeta. Dudaklarını hırsla birleştiriyor, sanki bunca zamanın intikamını alıyordu.
Fırat ise üstündeki şoku biraz atlatmasıyla birlikte, kendisine öpücükler sunan bu adama karşılık vermeye başlamıştı. Barış'ı; tek eliyle belinden tutup, dilleri birbiriyle dans ederken kapı zili çaldı. Bu sayede dakikalar boyunca gözardı ettikleri gerçekliğe yeniden döndüler.F: Annem, Nazlı'yı okuldan almış olmalı. Zamanlaman gerçekten çok iyi Barış. Bunu istesen yapamazdın, biliyorsun değil mi? Neyse bu gece bizde kalıyorsun zaten. Kalanını o zaman tamamlarız.
Fırat, Barış'ı arkasında bırakarak hızlıca merdivenlerden aşağıya indi. Kapıyı açmasıyla birlikte karşısında annesini ve ona tüm masumluğuyla gülen kızını gördü. Nazlı, babaannesinin elinde çantasını alarak koşa koşa içeriye girdi.
F: Anne, ne bekliyorsun? Gel geç içeriye.
H: Yok yavrum. Ben Nazlı'yı getirmek için gelmiştim buraya zaten. Evde de yapacak işlerim var. Siz baba - kız keyfinize bakın, ödevleri de vardır şimdi.
F: Biliyorsun, normalde olsa ben alırdım okuldan ama. Arkadaşım beni çağırdı ve-
H: Biliyorum oğlum, biliyorum. Ayrıca istersen her gün bile ben alabilirim prensesimi okuldan.
F: Tamam anneciğim. Birdahakine yemeye bekliyorum ama.
Fırat, annesine sarılarak onu yolcu etti. Annesi ile evleri çok uzak değildi. O yüzden Nazlı'yı istediği zaman ona bırakıp, işlerini halledebiliyordu.
Babasına sarılan Nazlı, merdivenlerdeki ayak seslerini duymasıyla birlikte ayrılıp kafasını o yöne çevirdi. İnmekte olan Barış'ı görmesiyle mutlulukla bağırıp ona doğru koşup sarıldı. Barış da onu kucağına alıp bir süre döndürdü. Başı dönen Nazlı; Barış'a tutunmaya çalışıyor, bir yandan da babasına sesini duyurmaya çalışıyordu.
Fırat gülerek;F: Barış, yeter bence. Kızım üzerine kusacak şimdi.
B: Ah, çok özür dilerim! İyi misin Nazlı?