Gölgeler...
Her zaman gelmeye devam edecekler...
Ta ki sen onları kabul edince kadar...…
İstiyordum.
İlk defa her şeyi hatırlamayı istiyordum. Eğer hatırlayabilseydim diğerleri beni arkalarına almak zorunda kalmazlardı. Bende onlarla savaşabilirdim öyle değil mi? Ya da onların sahip olduğu kanatlara ya da güçlere ne zaman sahip olacaktım? Yani eski güçlerim ne zaman beni ziyaret etmeyi planlıyorlardı? Eğer biraz daha gecikirlerse beni bulamayacaklardı. Her köşede bekleyen biri benim onlarla gitmemi istiyordu ve bu giderek can sıkıcı olmaya başlamıştı. Judith ‘in kanatları çıkarken kıyafetlerinin yırtılma sesini duydum ve geriye kaçtım. Siyah kanatlarının içinde mavi renkler vardı ve ellerinden taşan parlak şey bir enerjiye benziyordu. Mavi bir rengi vardı ve kıvrılıp duruyordu.Diğer yandaki Lisa ‘nın beyaz kanatları beni daha çok şaşırttı. O diğerlerinden farklıydı. O bir askere benzemiyordu. O daha çok asil bir ırka benziyordu. Emanuel benim aksime yola doğru gitmişti ve büyümüş gözlerle adama bakıyordu. Onun neden kanatlarını açmadığını merak ediyordum. Bir kanadı var mıydı? Ben artık bundan şüpheliydim. Adamın gölgesi arkasına düşmüştü ve tuhaf yaratık huzursuzlaşmıştı. Diğerleri o şeyi görüyorlar mıydı? Gözlerim yerdeki gölgenin üzerine sabitlenmişti. O şeyin gerçek yüzü hangisiydi?
“Bunu hiç tavsiye etmem hanımlar.” diyen adamın sözleri alay doluydu. Karşısındakileri ciddiye almıyordu. Ne kadar güçlüydü? “Sadece benimle gelmesine izin verin.”
Neden? Neden bunu istiyordu? Oda cehennem yaratıklarından biri miydi? O gördüğüm şeylere benzemiyordu ama birazdan daha da beter bir şeye dönüşeceğini hissediyordum.
“Dalga geçiyorsun herhalde!” diye soludu Judith. “Seni kim gönderdi?”
Adam gülümsedi ve gözleri kömür karasına döndü. Yüzü yırtılmaya ve derisi soyulmaya başladı. İşte başlıyordu. Midem yediğim şeyleri çıkarmak için karışmaya başladı. Bu şeyleri daha ne kadar görecektim ben? Derisi giderek değişti ve adamın vücudu bozuldu.
“Çukurdan geliyor!” dedi Lisa. Arkasına dönüp bana baktı. “Eğer kaçmanı söylersek arkana bakmadan kaçacaksın! Bu şey umarım çocuktur.”
Çocuk mu? Adamın hiç çocuğa benzer bir tarafı yoktu ne çocuğundan bahsediyordu? Adamın vücudu tamamen değişti. Artık bir insan boyunda değildi. Az önce yanında dikildiği dört katlı apartmanın ikinci katı kadar uzundu. İki ayağının üzerinde tombul bir karnı ve uzun kolları vardı. İki büyük gözü ve ağzında sivri dişleri vardı. Teni simsiyahtı ve derisinin etrafını çevreleyen siyah bir sis vardı.
“Bu bir yetişkin!” dedi Judith ve Emanuel ‘e baktı. Emanuel onun bakışlarından her ne anladıysa irkildi ve kendine geldi. Bana doğru koşarak geldi ve koluma girdi.
“Gidiyoruz!” dediğinde itiraz etmek için ağzımı açtım ve yaratık bağırdı.
Sesi havada yankılanırken şiddeti beni ve Emanuel ‘i geriye savurdu. Yere doğru düşerken ellerim refleks olarak yere gitti ve düşmenin şiddetini karşıladılar. Sanırım onları incitmiştim. Lisa ve Judith havalanarak bundan kurtulmuşlardı ama Emanuel benim gibi düşmüştü. Aceleyle elini yakaladım. Ayağa kalkarken onu da yanımda çektim. Kesinlikle Lilith ‘e ihtiyacım vardı ve o bana her şeyi taksit, taksit sunmaya kararlıydı. Arkama dönerken Judith ‘in yaratığa elinden çıkan mavi enerjiyle saldırdığını gördüm. Lisa elinde nereden çıkardığını bilmediğim bir kılıçla yaratığa saldırmaya çalışıyordu. Koşmaya başladık. Yürüyerek geldiğimiz yolu geri koşarak geçerken yaratığın tekrar bağırdığını duydum ve büyük bir gürültü oldu. Korkuyla geriye baktığımda Judith’ in karşıdaki evlerden birine çarptığını gördüm. Yere düşerken baygın gibiydi ve bu kesinlikle iyi değildi. Lisa ona doğru uçarken yaratığın tek bir hedefi vardı. Gözleri üzerime döndüğünde Emanuel çığlık attı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gölge Kanatlar
Fantasy"Gecenin sırrını ifşa ettin." Her gece ortadan kaybolan insanların arkalarında bıraktıkları tek şey bu nottu. Şehrin güneyinde ki küçük bir kasaba büyük bir sırrın ev sahipliğini yapıyordu. İnsanlar her gece ortadan kayboluyor ya da ölü bulunuyordu...