Hatırla...
Geçmişi unutan geleceği yaşayamaz...
Gölgeler…
Onlar senin geçmişin…...
İnsan en çok ne zaman düşüncelerinin içinde boğuşurdu? Hani bir çıkış yolu bulamadığınız zaman beyninizin içinde kaybolursunuz ya işte şu an öyle bir andaydım. Nasıl yaptığımı bilmediğim bir yolculuk yapmış ve belki de duymamam gereken bir şey duymuştum. Duyduklarımdan da ne anlam çıkarmam gerektiğini de biliyor değildim ya. Ayrıca oradaki adam beni görmüştü ve orada olduğumu bile bile konuşmaya devam etmişti. Belki de duymamı istediği şeyleri söylemişti. Uyandıktan sonra tüm gün bunları düşünmüş durmuştum. Oradaki adam Lilith döndü demişti. Bekledikleri kişi yerine onun geri döndüğünü söylemişti. Bu Lilith benim tuhaf rüyalarımda gördüğüm kız olabilir miydi? O kız ölmüş ve şimdide geri mi dönmüştü? Nasıl?
Diğer yandan gölge dedikleri adam kimdi? Ve neden onu izlemesini söylemişlerdi? Gölge ismindeki adam şimdi Lilith denen kızı mı izliyordu? Neden? Bütün gece aklımdan geçirdiğim şeyler bunun gibi sorulardı ve içlerinde en önemli soruyu sona saklamıştım. Benim bunlarla tam olarak nasıl bir alakam vardı? Neden bu şeyleri görüyor ya da duyuyordum? Asıl çözmem gereken soru buydu ve ben bir adım bile ilerleyememiştim. Olduğum yere çakılmış ve zihnimin içinde kaybolmuştum. Ne ilerleyebiliyor ne de geri dönebiliyordum. Sanırım artık kaybolmuştum ve evin yolunu bulamıyordum. Belki de unutmuştum eve nasıl gidileceğini. Ya da hatırlamak istememiştim. Bütün gece beni uyutmayan bu düşünceler yüzünden mor bir gözle kalkmış ve Lettie’ nin yüreğini ağzına getirmiştim. Ayrıca ona hak vermeden yapamıyordum. Bu halde ben bile kendimden korkardım. Kuş yuvası olmuş saçlarımı atkuyruğu bağlamak için tarakta belirli bir miktarını bırakmak zorunda kalmıştım ama başarmıştım.
Gözlerim içinse tek yapabildiğim siyah bir gözlük takmak olmuştu. Kafeye normalden daha geç gitmiş ve Judith ‘in uzun uğraşları sonucu gözlüğü çıkarmak zorunda kalmıştım. Arkasından gelen soruları ise elimle uzaklaştırmak ister gibi elimi sallamıştım. Hepsi bende bir tuhaflık olduğunu düşünüyorlardı ve bunda çok haklılardı. Fakat onlara ne olduğunu anlatamazdım. Ethan ve Jerry ‘nin gölgelerini görmüştüm. Bunlar Judith ‘de olmasa bile onun da tuhaf biri olduğunu biliyordum. Aramızda tek normal görünen kişi Aslı ‘ydı. O yüzden hiç kimseye tek kelime söyleyemezdim. Aklımın bir köşesinde duran Drew ise anlatılacak listesinde en son sırada bile değildi. O tuhaf geceden sonra onu hiç görmemiştim. Nereye kaybolmuştu? Beni bu şekilde rahat bırakması alışık olduğum bir durum değildi. Sahi rahatsız etmesine ne zaman alışmıştım ki? Kafamı sallayarak bu düşünceyi beynimden uzaklaştırdım. Kafenin arka kapısından dışarı bakıyordum. Bizden sonra birkaç ev daha vardı ve sonrası alabildiğine bir ormanla kaplıydı. O yüzden izlemesini sevdiğim yerlerden biriydi burası.
“Ne yapıyorsun?” diyen ses olduğum yerden bir metre geriye zıplamama neden oldu.
Ben bu kadar uzağa atlayabiliyor muydum? Öğrendiğim iyi oldu. İçgüdüsel olarak mı yoksa sesin sahibi yüzünden mi tepki vermiştim bilmiyordum ama bu sesi sevmediğimden emindim. Kafamı kaldırıp yüzünde eğlenmiş ifadesiyle dikilen kıvırcık saçlı çocuğa baktım. Gerçekten kafayı mı yemişti? Buraya tekrar nasıl gelebiliyordu? Ethan ‘la o şekilde kavga ettikten sonra ben olsam buranın yakınına bile uğramazdım. Anlaşılan bu sadece benim yapacağım bir şeydi. Aksi halde onun da burada olmaması gerekiyordu.
“Senin burada ne işin var?” dedim en aksi sesimle. Yüzümde ki ters ifade bile burada istenmediğini ona söylemek içindi ama onun bunu takıyor gibi bir hali yoktu.
Tam olarak rahat bir edayla ellerini ceketinin cebine saklamış ve kapının yan tarafına yaslanmıştı. Yüzündeki ifadeyi silmek için yüzüne yumruk atsam tam olarak nasıl bir karşılık alırdım acaba? Çünkü artık o ifadesi beni gıcık etmeye başlamıştı. Nedense ben bu çocuğun varlığına bile fitil oluyordum. Yeryüzünden kaybolup gitmesini istemek çok mu olurdu? Sahi benim kaybolup gitmesini istemediğim kim vardı ki? Ablamdan başka tabi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gölge Kanatlar
Fantasy"Gecenin sırrını ifşa ettin." Her gece ortadan kaybolan insanların arkalarında bıraktıkları tek şey bu nottu. Şehrin güneyinde ki küçük bir kasaba büyük bir sırrın ev sahipliğini yapıyordu. İnsanlar her gece ortadan kayboluyor ya da ölü bulunuyordu...