25: "İki Minik Tomurcuk"

759 79 39
                                    


Bölüm 25: ''İki Minik Tomurcuk''



Nehir gecenin bir yarısı usulca yatağından uzaklaşmış. Kendine çizdiği yol bu sefer Karanfiline doğru olmamış. Gitmesi, başka toprakların susuzluğuna derman olması gerekliymiş. Karanfilineyse üzülmesin diye bir türlü söyleyememiş. Zavallı Karanfil yeni bir güne huzurun çok ötesinde, kırgınlıkla gözlerini açıvermiş.


"Işıkları kapatıp, kapıyı kilitledikten sonra geleceğim hadi çık yukarı." Dedi Alfa.

Jungkook ufak bir baş sallamasıyla merdivenlere yöneldi. Çok yorgun hissediyordu, bugünkü akşam yemeği kendisini biraz yormuştu. Kendi evlerine taşınmalarından bu yana yaklaşık bir hafta geçmişti. Donghyun tekrar yola koyulup aramaların başına gitmiş, Jay çocuklarla olan monoton hayatına dönmüş, Minsung ise Jennie'nin gitmesine henüz izin vermemişti. Jungkook Namjoon, Seokjin, Jimin ve Yoongi'yi de dahil ederek bu akşam için ailelerini yemeğe çağırmıştı. Yemek işi onu baya yormuştu, aslında son bir iki gündür oldukça halsiz hissediyordu. Kan şekeri düşmüş olsa gerek bazen koltuklardan ve yataktan kalkacak hali olmuyordu. Taehyung bu duruma canı sıkılmaya başladığında şifahaneye gitmeyi teklif etmişti ancak Jungkook gerek yok diyerek geçiştirmişti.

Kendi evlerinde geçirdikleri günler omegaya masal gibi gelmeye başlamıştı. Sabah kalkıp Taehyung çiftliğe gitmeden önce kahvaltı hazırlıyordu, tatlı öpücüklerle onu uğurluyordu sonra da evi toparlayıp ya Jimin ile ya da Jennie ile vakit geçiriyordu. Bir iki kez Jisoo ve ikizler de onlara eşlik etmişti. Jimin ticaret işlerinde amcasına yardım ediyordu, babası Baş Alfayken işlerin ilerleyişine yeterince hakim olmuştu. Taehyung'un planı da başa geçerse ticaret işlerini tamamen Jimin'e devretmekti. Jungkook arada Yoongi ile görüntülü konuşuyordu. Okuldan bahsedişini hevesle dinliyordu. Bir sonraki dönemde okula başlayabileceğini düşünüyordu, sabırsızlanıyordu. Günün sonlarına doğru eve dönüyor Taehyung ve kendisine yetecek kadar yemek yapıyordu, ardından eşini karşılayıp bütün akşamını onunla geçiriyordu. Beraber dizi takip etmeye bile başlamışlardı. Taehyung ikinci el bir eşya dükkanında eski olsa da çok değerli gibi duran bir pikap almıştı, aynı dükkanda buldukları The Beatles plaklarını tekrar tekrar dinliyorlardı. Alfayla geçirdiği her saniye hayatının en güzel anı gibi geliyordu sonraki zamanlarda yanıldığını sonradan yaşadıklarının en güzel olduğunu düşünüyordu. Bir döngü gibi onunla hep en güzelin içinde yaşıyordu. Ruhunun sonunda anlam bulduğunu, ait olduğu yere kavuştuğunu tamamen anlamıştı. Sonunda bir yere kendini koyabiliyordu, orası en mükemmeliyle Taehyung'un kollarından başka bir yer değildi.

Üst kata yatak odalarına girince dolaptan hem kendisinin hem Taehyung'un pijamalarını çıkardı. Kendininkileri üzerine geçirdikten sonra banyoya gidip dişlerini fırçaladı. Taehyung'un hala gelmediğini gördüğünde ona seslenmek için kapının ardından başını merdivenlere doğru uzattı. Alfanın telefonla konuştuğunu görünce kaşları çatıldı. Kiminle konuşuyordu? Merakı git gide arttı ama odaya geldiğinde sorabileceğini düşünüp tekrar yatak odasına döndü. Taehyung olmadan uyuyabileceğini sanmıyordu, ona sarılmaya öyle alışmıştı ki... Uyumadan önce aldığı minik öpücükler olmazsa rahat hissedemezdi. Bu oda sevgisinden arzusuna kadar neredeyse tüm duygularına şahit olmuştu. Alfanın şımarık bir çocuk gibi arsız tavırları, gülüşmelerine ve Jungkook'un utanmasına sebep olacak terbiyesiz şakaları, tatlı öpücüklerle fısıldadıkları güzel sözler, sarılarak uyumaları... Omega tüm o anların hepsine aşıktı.

Yatağın örtüsünü kaldırarak uzanıp Alfayı beklemeye başladı. Taehyung odaya girip de pijamalarını giyinirken onu izleyip telefonda konuştuğunu söyleyecek mi diye beklemedi. Alfa söylemedi. Jungkook'a içten bir gülümseme yollayıp banyoya ilerlediği sırada omega dayanamayarak sordu "Niye geç kaldın?" Taehyung'un adımları durdu.

ℋ𝒜ℬℐ𝒯 Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin