26: "Sükunetin Yarası"

676 75 44
                                    

Bölüm 26: "Sükunetin Yarası"




Karanfil iki minik tomurcuğuyla geçirmiş vakitlerini. Nehrine bile ulaştırmamış bu mucizevi haberi. Sessizliğe boğuldukça boğulmuş. En zoruysa nehrinin suyunun sesi bile yokmuş.

Jungkook Taehyung'un olmadığı dördüncü güne gözlerini açarken midesinden yükselen asit yüzünden elini ağzına kapatıp banyoya koşturdu. Alfanın uzun süre gelmeyeceğini anlayınca şifacıya gitmiş tek başına bilgi almış bebeklerinin durumunu konuşmuştu. Kurt geni olan bebekler insanlara oranla daha hızlı gelişiyor ortalama beş ay içerisinde dünyaya geliyorlardı. Şifacı bir süre yaşayacağı bulantıların yakın zamanda başlayacağını söylemişti. Ki Taehyung'un gittiği yani hamileliğini öğrendiği günden bu yana dört gün geçmişti ve ilk defa mide bulantısıyla uyanıyordu.

Klozete doğru eğilip midesinde doğru düzgün yemek bile yokken kusmaya başladı. Gözyaşları akıyordu silen yoktu, saçları önüne dökülüyordu toplayan yoktu. Taehyung'a her an daha çok kırılıyordu. Ancak onu o kadar çok seviyordu ki sesini duyacağı bir saniye bile olsa vicdanı depreşiyor tüm kırgınlığı uçuyordu.

Sesini duymaktan kastıysa Alfanın, Jungkook telefonlarını açmadığı için Jimin'den, Minsung'dan, kız kardeşlerinden arayıp telefonu Jungkook'a götürmesini söylemesiydi. Bıkmadan onu arayıp mesajlar atmaya devam ediyordu. Jungkook telefonda asla konuşmuyordu. Taehyung aramaların nasıl gittiğini, onu nasıl özlediğini, ne kadar çok sevdiğini anlatıp duruyor cevap alamasa da onlarca soru soruyordu. Omegaysa sadece dinliyordu. Dediğini yapıyor öylece susuyordu. Jimin'den sonra herkesi tembihlemiş daha doğrusu tehdit etmişti Taehyung'a söylememeleri için. Yani Alfanın hala haberi yoktu.

Omega komodindeki telefonuna bakınca saatin daha çok erken olduğunu görüp biraz daha uyuyabilmeyi hedefleyerek tekrar yatağa uzandı. Sabah erken saatlerin soğuğundan üşümemek için yorganı iyice üzerine çekti. Bu yatakta Taehyung'a sarılmadan uyuyamayacağını düşünüyordu değil mi? Uyumak zorunda bırakılmıştı. Hiçbir zaman tercih sunmuyorlardı ve bu nefret edilesi bir şeydi. Evleneceksin Jungkook, gitmeyeceksin Jungkook, yapmayacaksın Jungkook, okula gidemezsin Jungkook, eşinin üzerinde söz hakkın bile yok Jungkook...

Gözleri dolar gibi olunca ellerini karnına koyup tomurcuklarını hissetmeye çalıştı. Bazen birbirine karışan ritim gibi baskıları çok net hissediyordu bazense neredeyse hiç hissedemiyordu. Hissedemezse çok korkuyor bir şey mi oldu diye tedirgin oluyordu, tekrar hissedene kadar ellerini karnından çekmiyordu. Karışık ritimleri avucunda minicik baskılar gibi algılayınca iç çekerek gülümsedi. Gözlerini yumup karnını okşadı, içi ürperir gibi oluyordu, varlıklarının duygu yoğunluğunu kaldıramıyordu. Bu hissiyat öylesine güzeldi ki...

Ne kadar günlerdir rahatsız uyusa da bebeklerini düşünerek daha huzurlu bir uykuya daldı. Biraz daha uyuması kesinlikle iyi olacaktı.
.
.
.

Omega yukarıdan gelen kahkaha sesleri yüzünden elindeki yastığı koltuğun üzerine bırakıp merdivenlere yöneldi. Evin neresini toplarsa toplasın tekrar dağılması sadece dakikalar sürüyordu. Üstelik dağıtan da çocuktan daha çocuk olan Alfa oluyordu. Tiz çığlıkları duyunca gülerek yatak odalarına girdi.

Alfa yatağın iki yanına kollarını açıp dayanmış, yatağa doğru eğilmiş şekilde duruyordu. Jungkook düzgün ve şekilli vücut hatlarını süzüp eşinin yanında doğru ilerledi. Yaklaştıkça Alfanın kollarının açıklığı arasında beyaz battaniyeleri gördü. Art arda ağız şapırdatma sesini de duyunca kıkırdadı. "Tae, sana onları uyandırma demiştim. Yeni uyuttum daha."

Alfa yakalanmış gibi dudaklarını birbirine bastırarak doğruldu. Suçluymuşçasına ellerini havada iki yana kaldırınca yataktaki minikler aniden olması yüzünden bunu komik bulmuş olsa gerek güler gibi sesler çıkardılar. Taehyung onların sesleri yüzünden mutlulukla dolup tebessümünü ikisinin üzerine dikti. "Şu güzelliklere bak Kook. Ben ne zaman işten dönsem uyuyorlar! Biraz sevsem bir şey olmaz dedim."

ℋ𝒜ℬℐ𝒯 Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin