31: "Roselyn Amare & Felix Brote"

696 55 28
                                    

Final



Bölüm 31: "Roselyn Amare & Felix Brote"





Karanfilin gövdesindeki tomurcuklar kıpkırmızı, tazecik açmışlar. Nehir öyle büyülenmiş, Karanfil öyle sevgiyle taşmış ki gözlerini alamamışlar. Gökyüzü en berrak maviye, yeryüzü en güzel yeşile bürünmüş; göğün ve yerin arasında iki aşık tomurcuklarını doyasıyla kutlamışlar.

Jungkook eline tutuşturulan turtayı hevesle yerken kızların yaptığı isim tartışmasını izliyordu. Doğurdu doğuracak haline geldiği için Taehyung çiftliğe gideceği zamanlarda onu Jay'in yanına bırakma kararı almıştı. Jay her gün ona çeşit çeşit yemek yapıyordu, en çok da elmalı turta yapıyordu. Jungkook ise asla bıkmadan yiyordu.

"Solis güzel işte, Luna da çok güzel. Bence kesin bunlar olmalı." Jisoo yüzünü kırıştırıp Phoebe duyduğu en saçma şeyi söylüyor gibi ona baktı.

"Emery ve Elvis diyorum. Benim bulduğum harika isimlere karşı hiç şansınız yok. Emery cesur, güçlü demek. Elvis de bilge, asil dost demek." Deyince Jisoo, Daisy onu hiç umursamadan Jungkook'a doğru konuştu.

"Sen bakma bunlara. Thomas ve Helen koyun. Thomas ikiz, Helen parlayan ışık demek." Phoebe sahte bir kahkaha attı.

"Benim önerdiğim en güzeliydi bir kere."

Onlar tartışmaya devam ederken paytak paytak adımlarla Hanna ve Jingoo odaya girdi. Jungkook kendi hormonları ve iç güdüleri yüzünden bir başka seviyordu sanki. Tabağı kenara koyup ikizleri yanına çağırdı. Kucaklayamayacağı için Jisoo yardım ederek ikisini kaldırıp Jungkook'un dizlerine oturttu. Hanna merakla Jungkook'un karnını incelerken Jingoo okşamaya başlamıştı. "Jungkook (Jungcook), senin kavnın daha büyüyecek mi?" Diye sordu Hanna. Jungkook gülüp saçlarını öptü. "Hayır yeterince büyüdü değil mi? Patlatacağım onu."

Jingoo gözlerini kocaman açarak ona döndü. "Patlatıvsan canın acıv!" Jungkook ikisinin de 'r' harfini doğru düzgün söyleyememesini çok tatlı buluyordu. Yanaklarını ısırası geliyordu. Fısıldayarak Jingoo'ya yaklaştı. "Patlatıp tomurcukları çıkaracağım ama." Jingoo ellerini çırptı. "Tomuvcuklav!"

Omega miniklere gülümseyerek baktı. "Siz söyleyin bakalım ne koyalım adlarını?" Hanna elini çenesine koyup düşünüyor gibi yaptı. "Diana!" Deyince Jingoo da kardeşini taklit etti. "Diana!"

"İkisinin de mi adı Diana olsun?" Dedi gülerken. Çocuklar omuz silktiğinde Jisoo "Yan komşumuzun kızının adı. Onunla oynamayı çok seviyorlar." Diye açıklama yaptı. Çocuklar mızıldanıp kucaktan inmeye uğraşınca Jungkook onları bıraktı.

Omega kızlar hala isim konuşurken ayaklanıp tabağını da alarak mutfağa gitti. Jay kaşıkla ocaktaki yemeği karıştırıyordu. "Eline sağlık anne, çok güzel olmuş." Jay ellerini üzerindeki önlüğe silip onun yanaklarını sıktı. "Oy yarasın oğluşuma."

"Yardım edeyim, ne yapayım?"
"Yok yok sen bir şey yapma. Jimin istediğin portakalları almaya gitmişti gelir birazdan. Senin şu arkadaşında geliyormuş yanında."

Jungkook Yoongi olduğunu anlayınca duvardaki saate baktı. Dersleri bitmiş olmalıydı. Bir bardak su alıp kolay gelsin diyerek salona yürüdü. O sırada kapı çalınca gidip kapıyı açtı. Jimin annesi babası öldüğünden beri görmediği şekilde yüzü asık içeriye girdi, arkasından onu takip eden Yoongi'nin de bir farkı yoktu. "Al portakalını aldım." Dedi, Jungkook'un eline poşeti verdi.

"Ne çok almışsın, birkaç tane alsan yeterdi en az 15 tane var burada." Yoongi Jungkook'un elindeki poşeti alıp mutfağa yürüdü. "Hamile halinle sana şunu taşıtıyor. Tabi düşünce nerede Jimin de?" Jungkook kaşlarını çattı. Yoongi, Jimin'e 'Jimin' diyordu. "Kusura bakma Jungkook kafam dağınık da biraz." Deyince Jimin omega iyice çattı kaşlarını. Jimin kendisine 'Jungkook' diyordu.

ℋ𝒜ℬℐ𝒯 Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin