OY VE YORUMLARINIZI BEKLİYORUM. 🥰
Selim şuan Almanya'daydı, bense masamın üstündeki dosyalara bakıp nasıl biteceğini düşünüyordum. Din işe gelmediğim için Samet bey bana ufak bir ceza vermişti. Ne kadar boktan ve sıkıcı iş varsa hepsini bana kitlemişti. Sabırla işin içinden çıkmaya çalışıyordum.
Nihayet mesai saatimin dolmasına yakın tüm işlerim bitmişti ve popoma yapışan sandalyeyi azad etmiştim. Yerimden kalkıp eşyalarımı topladım, bu gün direkt eve gidecektim ama Neşe'nin öğlen attığı mesaj yüzünden otele gitmek zorundaydım.
Neşe (Otel): Bu gün otele uğrar mısın canım. Cihan bey sıkıntı yapmasın, görün ortalıkta belki bir müşteri gelir. Selim bey yok ama ben halledeceğim her şeyi sen sadece görün yeter. Hadi öptüm 😘
Cihan bey ile yüz yüze gelme korkusu beni ürkütüyordu.
Samet beye haber verdikten sonra çıktım şirketten. Az ileride arabasına yaslanmış bana bakan Tamer beyi görünce gergince yutkundum. Ona doğru yaklaştığımda doğrulup bana doğru yaklaştı. Birkaç saniyede karşı karşıya gelmiştik, Tamer bey yüzüme dikkatle bakıp "bu gün o adam almaya gelmemiş seni" dedi. Sıkıntıyla derin bir nefes alıp "şuan burada değil" dedim. Tamer yüzüme dikkatle bakıp "sevgilin çok şanslı senin gibi bir kadın var hayatında" dedi. Doğru değildi, çünkü Selim sevgilim değildi. Yani ne kadar birlikte olsak da sevgilim dememişti bana, ya da ona benzer bir şeyler işte. Tamer'in gözlerine baktım "evet öyle" dedim yalan söyleyerek. Bir adım geriye çekildim "neyse Tamer bey iyi günler dilerim" dedim ve ne diyeceğini beklemeden hızlı adımlarla taksi bulmak umuduyla caddeye ilerledim. Şansıma birkaç dakika içinde bir taksi bulup doğruca otele gittim.
Neşe yine adı gibi neşeli bir şekilde kahvesini içiyordu. Ben odaya girdiğinde heyecanla ayağa kalkıp bana sarıldı, neden satılmıştı acaba. Geri çekildiğinde bana bakıp "ay çok sıkılmıştım iyi ki geldin. Kahve içer misin?" dediğinde başımı evet anlamında salladım. Neşe masanın üzerinde duran telefonu alıp kahve söyledi.
Dakikalar sonra kahvem gelmişti, bir yudum aldığımda şekerli olduğunu fark etsem de bir şey söylemeden içtim. Ne kadar şekerli kahveden nefret etsem de içtim nezaketten. Neşe gelen müşterilerin dedikodusunu benimle yapmaya çalışıyor bense dinlemekle yetiniyor ara ara onay veriyordum.
Ne kadar zaman geçti bilmiyorum ama kendimi sarhoş gibi hissediyordum, görüş alanım bulanıklaşırken ayağa kalktım. Neşe bana bakıp "iyi misin?" dedi endişe ile. Başımı olumsuz anlamda salladım "hayır başım dönüyor" dedim. Neşe koluma girip "istersen boş bir odaya yat dinlen biraz, bir şey olursa ben sana haber ederim" dedi. Başımı aşağı yukarı salladım. Birlikte ilk boş odaya girdik. Ben kalan son enerji kırıntılarımı harcayıp kendimi yatağa attığımda, Neşe ayağımdaki ayakkabıları çıkarıp yere bıraktı. Üzerine ince bir pike örtüp "uyu ve dinlen yarın çok zor geçecek" dediğinde ne dediğini anlamasam da bir şey demeyip gözlerimi kapattım.
Selim
Babamın görüntülü araması ile şaşkına telefonu elime alıp cevapladım. Ekranda bir yatakta yatan Narin'i görmemle öfke ile yerimden kalktım "neler oluyor baba!" dedim öfke ile. Babamın hırıltılı nefesini duydum ardından kamerayı kendine çevirip o iğrenç gülüşünü gösterdi "Melisa'yı hatırladın mı oğlum?" dedi. Nefesimin kesildiğini hissettim, sertçe yutkundum "sakın baba, sakın ona zarar verme" dedim. Ağlamak üzereydim, geçmişin o kirli elleri yine babam yüzünden boğazıma yapışmıştı. Babam ciddiyetle gözlerime baktı "onu özlüyorsun, çünkü suçunu biliyorsun. Babanın sözünü dinlemedin küçük piç, ama şimdi dinleme vaktin geldi. Tabi akıllandıysan, akıllandın mı aptal oğlum?" dediğinde öfke ile soludum. Geçmişin tekerrür etmesini kim isterdi ki, derin bir nefes aldım "ne istiyorsun" dedim. Babam gülümsedi "gidecek o kız, bir daha buralarda görmeyeceğim. Eğer bu şehirde veya senin yanında, yakınında onu görürsem Melisa'yı o itlerin eline verip öldürttüğüm gibi bu orospuyu da öldürtttürüm. Bu kez sen de ölürsün bir kez daha o hastanede kalmayı atlatamazsın" dedi. Acıyla yutkundum, Narin'e zarar gelirse kendimi asla affetmezdim, yavaşça başımı salladım, çenem titriyordu "tamam, tamam gidecek ama zaman ver bana" dedim. Babam dişlerini sıktı "bir haftan var piç oğlum benim, bir hafta sonra bu kız siktir olup gidecek" dedi. Derin bir nefes aldım "ben geldikten bir hafta sonra" dedim. Babam başını salladı "tamam ama bir gün bile gecikirsen her şey için gecikmiş olursun" dedi ve aramayı sonlandırdı. Acı tüm bedenimi yine esir alırken babamın neden tutunduğum tüm dalları kendi elleriyle kırdığını anlamıyordum. Narin'e bir şey olacak düşüncesi zihnime işkence ederken hızlıca odadan çıkıp kendi odama gittim. Bir an önce uçağa binip onun yanına gitmem gerekiyordu, bir dakika bile kaybetmek istemiyordum. Pasaportumu ve birkaç eşyamı alıp çıktım hemen otelden, madem beni tehdit ediyordu otelinin götünü toplamak da bana düşmezdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Fahişe ve Patronu (Tamamlandı)
Teen FictionAra ara +18 kısımlar vardır. Yetişkin içerik Narin karşısında alayla ona bakan adama baktı. Derin bir nefes alıp aynı cümleyi tekrarladı "ben yapabilirim gerçekten yaparım" dediğinde adam bu kez kahkaha atmadı, Narin'in yüzüne korkunç bir gülümseme...