11 -Mabed-

14.8K 257 39
                                    

Finale doğru adım adım :)
Oy ve yorumlarınızı beklerim 🖤

Bir bedenin yıllardır arzuladığı arsız duygularla boğuşuyordum, ya gururumu ayaklar altına alıp Selim'in altına yatacaktım sırf onun tenine hasret duyduğum için ya da onu arkamda bırakıp kendi hayatıma dönecektim. Selim hayatımda oldukça o da ben de hep acı çekecektik, ne ben onun yanında kendimi dizginleyebiliyordum, ne de o kendini dizginleyebiliyordu. İkimizden birisi artık dur demeliydi ve o ben olacaktım.

Hastaneden geleli yarım saat olmuştu, Berkay'ın başına dikiş atılmıştı, doktor bir ağrı kesici yazıp en az altı saat uyumamasını söylemiş ve bizi göndermişti.

Sude Berkay'ı odasında oyalarken bende Selim'i kapı dışarı etmek için aşağı indim. Selim koltukta oturmuş düşünceli bir şekilde yere damlayan kanlara bakıyordu. Yanına geldiğimde sertçe öksürüp "sanırım gitsen iyi olacak" dedim. Selim yavaşça ayağa kalkıp "evet sen dinlen biraz, görüşürüz" dedi. Derin bir nefes aldım "bundan sonra görüşmek yok Selim. Bundan sonra seninle ben bir daha yan yana gelmeyeceğiz" dedim. Selim kaşlarını çattı "Narin" dediğinde öfke ile sözünü kestim "Narin yok, benim adım Alev" dedim. Selim sabır çeken bir ifade ile bana bakıp "tamam. Alev az önce ne haldeydik şimdi ne haldeyiz. Eğer o kaza olmasaydı biz tekrar birbirimizin olacaktık" dedi. Sinirle gözlerimi kısıp ona baktım "o hataydı, benim sana kendimi bırakamam. Bak Selim senin bir ailen var, doğacak çocuğun var ve ben seni onlardan ayırmam" dedim. Selim ellerimi tutup "yapamıyorum güzelim, ben onları sevmiyorum. Ben sadece seni istiyorum, ben seninle nefes alıyorum. Sensiz yaşayamıyorum" değinde sinirle ellerimi ondan çektim "yapma Selim yalan söyleme bana. Yaşamışsın bak zor olsa da yaşadın ve geçti. Eğer o gece o bara hiç gelmeseydin benden haberin bile olmazdı. Sen sadece beni tekrar bulduktan sonra kaybetmek istemiyorsun o kadar" dedim. Selim acıyla gözlerime baktı "yapma bunu bana, senden koparma beni" dedi. Gözümden bir damla yaş yüzümü ıslatırken gülümsedim "olmaz Selim, benim bir oğlum var. Senin de doğacak bir çocuğun. Şimdi git o iki yavrunun da günahını almayalım. Bu yaşıma kadar çok hata yaptım ama en büyüğü sen olma Selim. Seni sevdim, sana alıştım. Git dediğinde öleceğim sandım ama ölmedim, bir şekilde ayakta kaldım. Keşke sana hiç bağlanmasaydım, hep patronum olarak kalsaydın ama olmadı işte. Bak nasıl başladı nasıl gidiyor, şimdi ikimizin de canı daha fazla yanmadan git. Karının yanına ol, sen ölüm döşeğindeyken o hamile hali ile kapıdan ayrılmadı bile. Hadi git" dediğimde sessizce o da ağladı ve ağır adımlarla kapıya yöneldi. Gidiyordu, artık hayatımdan sonsuza kadar çıkıyordu. Belki karısı ile mutlu olması uzun zaman alacaktı ama artık benim yüzümden aklı karışmayacaktı.

Merdivene oturup göz yaşlarımı serbest bıraktım, artık onu kalbimde asmıştım, Selim diye birisi artık yoktu benim için.

2 hafta sonra

Günler çabucak geçip gitmişti. Şirketin temposuna iyice alışmıştım. Sanırım artık tam bir iş kadını olmuştum. Berkay da git gide iyileşmiş eskisi gibi koşup oynamaya başlamıştı bile.

Dün dikişlerini aldırmak için hastaneye gittiğimizde, Selim ve karısını görmüştüm. Büyük ihtimalle bebek için gelmişlerdi hastaneye. Gülümseyerek izledim onları, sanırım Selim ailesine sahip çıkmaya karar vermişti. Versin de zaten benim bataklığımda suçsuz günahsız iki kişinin daha boğulmasını istemezdim.

Bu gün fazla işim olmadığı için erken çıkacaktım şirketten, son kalan birkaç evrak işini de halletmek için masaya yaklaştım. Önüme dosyayı çektiğim sırada ofis telefonunun çalmasıyla başımı dosyadan kaldırıp telefonu açtım

"efendim"
"Alev hanım Metin Vural isminde birisi geldi sizinle görüşmek istiyor fakat randevusu yok ne yapayım"

"gelsin içeriye Tuğba sorun yok tanıyorum"

Fahişe ve Patronu (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin