13-Son Kez- FİNAL

18.5K 343 111
                                    

Bir çok final yazıp yazıp sildim. İçime en çok sinen bu oldu. Biliyorum sonu okuyunca hepiniz bana kizacaksınız ama zaten ilk bölümden böyle bir son istiyordum. Okuyan herkese teşekkür ederim. Son kez yıldıza basıp yorum yapmayı unutmayın. Sizleri seviyorum.

Herkes bir gün yaptığı hataların bedelini ödeyecekti ve sıra bana gelmişti. Tam bir ay önce o geceden sonra tüm hayatım alt üst oldu, Ayça'nın hatasının bedelini hepimiz ödedik. Ayça ve Metin canıyla, ben anne olamayacak olmamla, Selim ise karısını ve oğlunu kaybederek ödemişti.

Ayça orada öldü bebeği ile, Metin bir hafta yoğun bakımda kalsa da verdiği savaşı kaybetti. Benim ise rahmimi almak zorunda kalmışlardı. Hayatın bana vurduğu tokatlar bu kadar da değildi. Tam bir hafta önce kapıya gelen yetimhane görevlileri Berkay'ı alıp gitmişti. Son dalımı da kırıp almışlardı elimden, yaşamak için hiç bir sebebim kalmamıştı artık. Ölmeyi  çok düşündüm, gecelerce ağladım ama yapamadım. Bir şey beni engelliyordu.

Bu sabah annemi göreceğimi bilmeden uyandım, hoş uyanmak da denmez ya sabahın yedisinde uyuyup dokuzda uyanmıştım kapı sesiyle. Annemin çaldığını bilmeden, yataktan kalkıp açtım kapıyı. Onu gördüğümde ilk an bir rüyadayım sandım ama rüya olmayacak kadar net duruyordu karşımda. Ne hissedeceğimi bilemedim, öfke ile baktım saniyeler sonra ona. Ne de olsa tüm hayatımın içine eden oydu. Yorgun sesiyle "kızım" dedi. Kaşlarımı çattım nefretle "ne işin var senin burada" dedim hiç de kibar olmayan bir tavırla. Sertçe yutkundu "senden af dilemeye geldim" dedi alay edercesine. Onca şeyden sonra onu affedeceğimi sanıyordu. Acıyarak ona baktım "ne affı ya ? Utanmadan af mı dilenmeye geldin?" dedim. Annem hüzünlü bir bakış attı "evet, sana her şeyi anlatmama izin ver" dedi. Sinirle derin bir nefes aldım "neyi anlatacaksın? Babamı nasıl boynuzladığını mı? Ya da onu nasıl öldüğünüzü mü? Tek bir şey dışında hiç bir şey merak etmiyorum" dediğimde merakla bana bakıp "neyi merak ediyorsun?" dedi. Gözlerinin içine baktım "babamın bir mezarı var mı?" dedim, başını yere eğdi "kaza yalanında gömülen babanın ceseydi, yani adının yazdığı mezar onun zaten" dedi. Acıyla yutkundum "git" dedim sertçe. Yüzüme baktı, bir şey söyleyecekti ama vaz geçti, yavaşça arkasını döndü ve gitti. Af dilemeye gelmemiş miydi oysa? Ben affedene kadar beklemedi bile.

Kapıyı kapatıp kendimi koltuğa attım, i mezara hiç gitmemiştim, mezarlığa gitmekten nefret ederdim. Her gittiğimde sanki boğazıma bir el sarılır beni nefessiz bırakırdı. İlk babaannemin mezarına gittiğimde başlamıştı ve hala devam ediyordu. Babama gitmeliydim, son kez onu görmeli onu ne kadar özlediğimi anlatmalıydım. Üzerimi değişmek için kalktım koltuktan, bu gün bu evde son günümdü, artık anlıyordum günün sonunda neler olacağını ve bu gün son kez pişman olacağım şeyleri yapacak ve gidecektim.

Mezar taşına baktım, babamın adı ve soy adı yazılı mermere yarım saattir bakıyordum zaten. Nasıl başlayacağımı bilemiyordum, yaşadığım her şeyi anlatmak istiyordum babama. Belki bu mezara içimi dökmek bir nebze olsa iyi gelirdi. Derin bir nefes aldım "baba" dedim, duymaya alıştığım 'efendim kızım' cümlesi kulaklarımda çınladı. Bir avuç toprağı avucuma alıp anlatmaya başladım her şeyi. Nasıl bir zavallı olduğumu, onun intikamını bile alamadığımı. Anlatırken ağladım, akan yaşlar babamın toprağını ıslatıyordu. Anlatacaklarım bittiğinde başımı yasladım mezar taşına, soğuk mermer içimi üretirken kısa bir an titredim. Birkaç derin nefes alıp ayağa kalktım, son kez babamın adının yazılı olduğu mermeri öpüp yavaş adımlarla arabama doğru gittim. Buraya ilk ve son gelişim olduğunu bile bile...

Fahişe ve Patronu (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin