2 BÖLÜM. "BENIM EVIM NERESI?"

294 176 255
                                    

"Yaşamak için doğduğumuz bu hayatta, yaşıyor muyuz bilemiyorum.
Elleri hep yakamızda olan bir şeytan; vazgeçmek,peşini bırakmak, marhemet etmek nedir bilmeyen, acılardan beslenen ve en büyük kozu korku olan."

Bazen hiç bir yere ait olmazsın. Ya da
hiç bir yere ait hissetmezsin. Hissetmek ve olmak arasında büyük bir fark vardır hep. Eğer gerçekten ait olmadığını hissedersen belki geri dönüşü ola bilir, ancak ait olmazsan hiç bir zaman geri dönüşü olamaz. Buraya ait miyim, değil miyim bilmiyorum, Acak ben gerçekten buraya ait hissetmiyorum.

Sokaklardı benim olmam gereken yer, asıl evim çatısı,kapısı,tavanı,penceresi olmayan bir yerdi benim evim. Ben buraya ait değildim ki...
Ev nedir ki? Illa bir çatısı mı olması gerek? Ya da illa bir kapısı mı olması gerek? Bence insan mutlu olduğu her yere ev diye bilir. Peki ben? Benim mutlu olduğum yer var mı? Var da onun içinde illa ki ölmem gerek.
Peki ölürsem? İnsan çok çaresiz bir varlık, bencil olamamak kendine sunduğun en büyük azap. Eğer bencil olsaydım bu gün kardeşim için hayatla savaşmazdım.

"Benim evim neresi?" Diye haykırdı içimdeki kimsesiz.

   

"Artık çıkalım da Aral dinlensin" dedi Sarı kız.
"Aynen" dedi Çağla ve hepsi ayağa kalktığında ben de kalktım. Aral bana baktı "Sen otur" diyerek sandalyeni işare etti, daha sonra Çağla'yla, sarı kıza baktı "Yaren, siz Lalin için giysi falan ayarlayın." Dedi.
Sarı kızın isminin Yaren olduğunu öğrendim.
Başlarıyla onayladıklarında dışarı çıktılar, ardından kapını kapattıklarında Aral'ın az önce gösterdiği sandalyeye oturdum.
Bir şey demesini beklemeye başladım.
Sırtını yatağa dayadı ve bana baktı."Lalin, burda kalmak zorundasın. Onların ne kadar tehlikeli olduklarını bilmiyorsun, seni benim yanımda gördüler ve asla peşini bırakmazlar. Iş bittiğinde istediğin yere gidersin." Dedi sert bir sesle. Sanki inkar edersem beni buraya bağlayacakmış gibi bakıyordu. "Sözümden çıkmayacaksın, otur dedim oturacak, kalk dedim kalkacaksın senin işin bu kadar tamam mı?" Diye sordu kaşlarını çatarak,benimse tek odak noktamda olan yer gözleriydi.

Gözleri; sonu olmayan bir boşluk, aydınlığı olmayan bir karanlık gibiydi.

"Tamam mı?" Diye bağırdığında, irkildim ve  korkudan ellerim titremeye başladı. Bu gün yaşadıklarım beni korkak birine dönüştürmüştü
"Nerdesin Lalin?" Diye sordum içimden kendime "Nerde saklandın?" Diye sordum bu sefer de.
Bu kadın mı koruyacak kardeşini? Bu kadın mı hayatla olan savaşını yenecek? Hiç sanmıyorum.

Düşündüğüm tek sey kardeşimdi, ona düşüncelerimi söyelemek isterken bu bağırmanın ardından susmanın daha iyi bir seçenek olduğunu düşündüm. Nereye düştüğümü bilmiyorum ve bir şey bilmediğim sürece kardeşimi bu cehenneme sokamazdım.
"T-tamam" diye titrek sesimle konuştum, bir gözümden yaş akarken.
"Fazla ağlıyorsun, fazla titriyorsun." Dedi bana, sonra derin bir nefes alıp verdi "bak" bana doğru baktı "Eğer beni sinirlendirmek istemiyorsan, bir ağlama, iki titreme, üç sözümü ikiletme." Dedi .

Başımı onaylar gibi salladığımda, ayağa kalktım ve gitmek, yavaş adımlarla odadan çıkmak için kapıya doğru irerledim.
"Bide" dediğinde dönüp ona baktım "Sevgi teyze var içeride, onun bu olanlardan bir tanesinden bile haberi olursa senden bilirim" dedi.
Bunu da onayaldığımda kapıdan kendimi adeta koşar adımlarla dışarı attım. Kapını kapatıp ona yaslandığımda derin bir nefes alıp, ağlamaya başladım.
"Haklı, fazla ağlıyorsun Lalin" dedim kendim için.
Daha sonra nereye gideceğimi bilmediğim için, merdivenlerde oturdum, belki birileri gelir de beni görür diye.

Nereye düşmüştüm ben böyle? Orda olanlar neydi? Onlar kimdi? Ve benden, Aral'dan ne istiyordular? Kafamdakı sorulara cevap bulmadan burdan çıkmam imkansızdı,eğer dediği gibi ben tehlikedeysem demek ki kardeşimde tehlikededir onu buraya, tehlikenin eşiğine getiremezdim.

Kimsesizler (Düzenlenmede)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin