Selam ponçiklerim :) 10 bölümü sizlere taktim etmekte grur duyarım wöfdwödfü. Ponçiklerim bu bölüm kötü başladık, ama güzel sonlandırdık. Sizi sonda güzel ve tatlı paragraflar bekliyor, iyi okumlar❤
"KORKUNUN KAPANINA DÜŞTÜĞÜN ZAMAN ANLIYORSUN,PİYON OLDUĞUNU."
Yıllarca menimsediği tahtından bile etti korku, Şah'ı. Yıllarca hükmetti onun koltuğuna,insanlığına,vicdanına, merhametine. Bir gözünü sevgi, bir gözünü de korku bürüdü Şahın.
Korkusu sevdiyinden yanaydı, koltuğunu bile bu yolda verdi Şah.
Yıllarca azap çekti, Şahın sevdiği kadın.
Korku, sisli bulutlarını Şah'ın sevdiği kadının ürerindede tutuyordu.
Bir gün cesaretlendi Şah, kalktı ayağa savaş açmak istedi onu tehtid eden her kese. Ölürsem ölürüm, kalırsam kalırım dedi Şah.
Daha sonra kalkı tahtından, duyuru için çıktı şah sarayının balkonuna, tabi cesaretlenmişti Şah.
Baktı aşağıya, ahalisinin masumluğuna,gülüşlerine,çocuklarına ve daha fazlasına. Döndü Şah arkasına, gördü sevdiği kadını gülücükler saçarken. Kılıcında olan eli gevşedi Şah'ın, yapamadı, kıyamadı sevdiği her şeye.
Her şey iyi gibi yalan söyletti korku, Şah'a.
Korkuyla yaşamak uğruna, cesaretini kullandı Şah.
Bir gün Şah'da olan o korku bile yok oldu, çünkü artık Şah darmadağındı.Kucakladığın korku bitiriyor seni ve sevdiklerini, anla.
"Hayat korkunun bittiği yerde başlar. ~Osho"
Yukarıya yemek hazırlayıp götürdüklerinden sonra aşağıya inip koltukta yan yana oturdular. Melis'in kafası Safa'nın omzunda, ikiside derin düşüncelere dalmıştılar. Yandan onları izlerken, kalbim sızlamadan edemiyordu. Iki çocuk, masum iki çocuk, bir oyunun kurbanıydı ve sadece kurban olan onlarda değillerdi.
Kısık gözlerle onları analiz ederken konuşmadan duramadım.
"Sevgi teyze neden size bağırıyordu?" Diye sordum hiç bir şeyi anlamamış ve sadece konuşmak isteği olan biri gibi.
Safa kafasını çevirip baktığında dudaklarını bir birine bastırdı ve öfkeyle nefes alıp verdi.
Gözlerindeki alev bana değildi, ancak kusabileceği tek kişi bendim.
"Sen bizi mi dinliyorsun? Hem sana ne?" Diye sordu öfkeyle Safa.
Melis hâlâ bir şey söylemiyor, sadece önüne bakıyordu.
"Aşağıya kadar bağırışları duyuluyordu ve rica etsem bana defter ve kalem getirir misiniz?" Diye yalvarır gözlerle ona baktım.
Safa sinirlerini yatıştırmak ister gibi soluk alıp, Melis'in kafasını yavaşca omzundan çekip ayağa kalktı ve odasına çıktı. Melis boşta kalan kafasını koltuğa koyduğunda görüş açısına tavan girmişti.
Tavan...Dakikalar sonra Safa,elinde bir defter ve kalemle geldiğinde gülümseyerek elinden aldım. Teşekkürler dememe rağmen, Safa bir rica ederim bile demedi. Safa yerine koltuğa Melis'in yanına oturduğunda Melis kafasını yeniden Safa'nın omuzuna koydu.
Masaya daha yakın otudum ve sandalyeye iyice yerleştiğimde kendimi her türlü rahat ettirmeye çalışıyordum. Çünkü kolay bir yazı olmayacaktı.
Masanın üzerine koyduğum deftere son defa baktıkan sonra açtım ve elime kalemi aldım.
Bu benim olayları takip etme defterim olacaktı.
Annem hep derdi eğer çözülmesi gereken bir olayın içindeysen, ilk önce bir defter ve kalem tut.
Ve sonra işleri oradan takip etmeye başla."KİMSIN?" YA DA KİMSİNİZ?"
Ilk sayfanın başlığına kocaman harflerle yazdım.
"SEVGI SEVER"
Tekrardan kocaman hariflerle bunu yazdığımda, cümlenin tam ortasından aşağıya doğru bir ok çektim."En az kırk sekiz yaşlarında, sarılar ve beyazlara karışmış saçı,kahverengi gözlü bir kadın. Masum gözüküyo ancak garip bi tip, sanırsam küçük kardeşleri tehtid ediyor"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kimsesizler (Düzenlenmede)
General FictionZümrüdü Anka kuşunun yedi vadisinden geçen yedi kuşun yenildiği bu yolda, ben sekizinci kuş olarak Zümrüdü Anka kuşuna varmışdım. Göz göze geldiğim bu kuşun keskin gözeleri beni benden alsa bile nefisime yenik düşmeyecek, irademi toplayacak ve onu y...