9 BÖLÜM. "KABULLENEMEMEK"

149 111 18
                                    

"Kim olduğunu, ne olduğunu kabullenmeni isterdim. Zirâ kabullenmezsen kim olduğunu ve niçi olduğunu o zaman kaybedersin kendini ve asla bulamazsın. Kaybolmak ve kaybetmek kolaydır, sen birde bulmak ve kazanmak için savaş"


"SAVAŞI BAŞKA YERDE ARAMA SAVAŞ TAM KALBININ ORTASINDA"


Kabullenememek bitirir insanı, kül eder yakar ateşinde. Kendi gerçeğini kabullenmemek, kendinden kaçmak ve saklanmaktır, aynı bir korkak gibi. Insanlar bence kim olduklarını, ne hissetdiklerini,ne duyduklarını, ne yaşadıklarını, ne gördüklerini ve hayatın gerçeklerini kabullenmeliler. Bunların hepsini biliyorum ama insanları da biliyorum. Seni senden ederler, seni senden bile kaçmaya ve saklanmaya mecbur ederler. Daha sonra öyle bir hal alır ki bu, artık kendinden kaçmaya ve saklanmaya gerek kalmaz, çünki artık sen kendine bile gelemez oluyorsun.

_____________

9 yıl önce...

Artık dokuz yaşında bir kızım, yaşlanmak istemiyorum, büyüdüğümü kabul etmek istemiyorum. Babam artık büyük bir kız olduğumu ve evlenme yaşıma geldiğimi söylüyor, ama annem hep bunu duyduğunda onunla kavga ediyor.
Babam'sa her kavgada annemi dövüyor ve çok paraya sahib olacağımızı söylüyor.
"Kızını satarak mı?" Diye soruyor annem ona, insanların satıla bileceğini öğrendim, ama kabullenemedim.Çünki annemin söylediğine göre insanlar satılık değilmiş.

Yıllarca annemin cadı dediği kişinin babam olduğunu öğrendim,çünki onun savaştığı tek kişi babamdı. Bir çok kez ondan kurtulmaya çalıştık, ama o hep bizi buldu ve bu sefer annemi öbür dövdüğünden daha çok dövdü.
"Benden asla kurtulamayacaksın, ölene kadar asla." diyen babam acımsızca annem'i döverken ben de annemin önüne geçmeyi ve onu kormaya çalışıyordum.
"Salih, içme artık onları" diye göz yaşlarının ardından konuştu annem.
Içme onları? Neden bahs ediyordu annem? Babam ne içiyordu ki?

Annem'in önüne geçip babama doğru "Yeter" diye sert bir sesle bağırdığımda, annem'i bırakıp benim saçlarımdan tutub yere atan babam yüzünden, omzun yerinden çıkmıştı.
O gece sabaha kadar uyuyamadım, uyku girmedi ağrıdan gözlerime.
Zar zor kendimi uykunun karanlık kucağında buldum.
Sabahı kalkıp çıkıkçıya gittik, tabi omzumu yerine taktı ancak acısı hâlâ geçmek bilmiyordu.
Sabah annem yine bana güldü her şeye rağmen yine güldü. Bazen ona da sinirleniyorum maskeni indir diye bağırmak istiyorum, bir kere doğru dürüst ağla diye haykırmak istiyorum.

"Evet bu gün okulumuz yok o zaman nereye gidelim?" Dediğinde ele ele tutuşup yolda birlikte yürdüğümüz anneme dönüp anlamayarak baktım.
"Dur tamam sen seçemeyeceksin qaliba. O zaman senin en sevdiğin şeyi yapalım ve Lunaparka gidelim..!" Sevinçle durarak bana baktığında ben de durdum.
"Artık lunaparkları sevmiyorum" soğuk sesim titrediğinde birden yüzü düştü
"Neden? Lunaparklar çok güzeldir" diye sorduğunda daha fazla dayanamadım
"Babamın bizi o Lunaparkta bulup, seni ordaca dövmesi ve hiç kimsenin bize yardım etmemesi. Nedeni bu..." Küçük bir kız olmayı burakmıştım, kurduğum cümle yıllardır olan gerçeği büyük bir kadının ağzından söylermişim gibiydi.Gerçekler onu bozmuş olmalı ki beni arkasında burakıp yürümeye başladı. Söylediklerime bir anlık pişman olduğumda koşarak ona yetiştim
"Anne, üzgünüm" tek diye bildiğim buydu "Seni üzdüğüm için özür dilerim" diyiverdim.
Birden arkasına dönüp bana sımsıkı sarıldı.

Kırdım, kırılmamış gibi bana ilacıymışımcasına sarıldı.

"Sesine keder bulaşmış kimseyi" dediğinde sözünü kestim
"Yalnız burakma, yoksa bu sefer sesine keder bulaşan sen olursun" diyerek onun cümleisni tamamladım ben de onu sımsıkı saraken.
"Sesinde keder vardı bitanem" dedi kokumu içine çekerken.
"Anne, sen hiç bir zaman ölme tamam mı?" Ağlamaklı sesle, birden bire kalbime gelen sızıltıyla soruverdim.
"Nerden çıktı bu?" Beni geri itib omuzlarımdan tuttuğunda gözleri gözlerime doğru baktı.
"Sen ölürsen ben ne yapacağım?" Gözlerim dolup ağlama seviyesine geldiğimde başımı gökyüzüne doğru çevirdi.
"Gökyüzüne bak kızım, nasılda güzel değil mi? Nasılda sessiz ve hoş. Orda olacağım ben, hep ordan izleyeceğim seni. Ağlamak istediğin vakit ağla, ancak hep güçlü ol kızım. Çünki ben seni ordan izleyeceğim ve hep senin yanında olacağım. Her zaman, her dakika ve her saniye, seni her halinle görmek istiyorum." Dedi bana burukca bir gülümsemeyle.
Ölüme hazır değil, amma hazırlanmaya çalışıyordu sanki.

Kimsesizler (Düzenlenmede)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin