Kucak dolusu selamlar canlarım. Karşınızda 3. bölüm güzel yorumlarınız bizi çok mutlu ediyor.❤️❤️❤️
Ayrıca oy veririsenizde çok seviniriz. Şimdiden teşekkürler.
İyi okumalar.Gece yerimi yadırgadığımdan olsa gerek aralıklarla uyansam da rahat bir uyku çektiğim gerçeğini arka plana atamazdım.
Sabah güneş doğar doğmaz Prens Taehyung dediği gibi beni uyandırmaya gelmişti. Gece çok sıcak olduğundan üzerimdeki kıyafeti çıkarmıştım ve geldiğinde üst tarafım çıplaktı.
Prens Taehyung beni uyandırıp beş dakika içinde dünkü odada olmamı söylemiş elime de birkaç parça kıyafet tutuşturduktan sonra son kez beni baştan aşağı süzüp odayı terk etmişti.
Pekala gay hormonlarım bir miktar hareketlenmiş olabilir çünkü tanrım karşınızda fena yakışıklı bir prens olursa hepinizin aynı durumda olacağınıza eminim.
Bir süre utançtan kızarmış suratımla yatakta gerçekliği sorgulamış ve daha sonra banyoya giderek yüzüme soğuk bir su çarpıp verilen kıyafetleri giymiştim. Odadan çıktıktan sonra dün getirildiğim koridara inip odayı bulmam pekte zor olmamıştı.
Odaya girdigim zaman Prens Taehyung ve orta yaşlarda olduğunu tahmin ettiğim oldukça asil bir kadın kahvaltı masasında oturuyordu. Prens Taehyung beni görünce eliyle masaya oturmamı söyledi bende çekinerek asil hanımefendinin karşısına oturdum.
Birkaç hizmetli servisi yaptıktan sonra odadan çıktılar ve üçümüz baş başa kaldık. Kadın tatlı bir ifadeyle bana bakıyordu ve bir süre sonra sessizliği bozarak konuşmaya başladı.
"Merhaba tatlım ben prensin annesi Kraliçe Minha duyduğum kadarıyla ormanda bulmuş Taehyung seni yolunu kaybettiğini ve hafızanın yerinde olmadığını söyledi. Lütfen çekinme ve evinde gibi hisset iyileşene kadar misafirimiz olarak sarayda kalmanı rica ediyorum."
Demek prens Taehyung annesine hafızamı kaybettiğimi söylemişti. Ona da hak vermek zorundaydım gidip bu adam gelecekten geldi derse büyük bir kargaşa çıkacağına emindim. Tatlı bir şekilde gülümseyerek kraliçe Minha'ya cevap verdim.
"Evet, efendim maalesef geçmişime dair hiçbir şey hatırlamıyorum sanırım ormanda kafama darbe almış olmalıyım. Nazik teklifinizi geri çevirmek gibi bir kabalık yapmak istemem. Burada kalmam benim içinde oldukça iyi olur şimdiden misafirperverliğiniz için çok teşekkürler."
Kraliçe verdiğim cevaptan tatmin olmuş gibi gülümsemiş doyduğunu söyleyerek masadan kalkmış ve prens Taehyung'a benimle özel olarak ilgilenmesi gerektiğine dair birkaç söylemde bulunup odayı terk etmişti.
Prens Taehyung ile baş başa kalınca çekinerek ona baktım ve onunda bana baktığını fark ettim. Bir süre sessiz bir şekilde oturduktan sonra prens Taehyung sofradan kalktı ve konuşmaya başladı.
"Eğer kahvaltın bittiyse vakit kaybetmeden yola çıkalım jeon seokjinin evi pekte yakında sayılmaz. Gidelim bakalım ne kadar doğru ne kadar yalansın haydi."
Sessiz bir şekilde onu onaylayarak oldukça doymuş olduğum sofradan kalktım ve Prens Taehyung'un peşine takıldım. Büyük koridorlardan geçerek bahçeye çıktık ve önceden hazırlanmış at arabasına binerek yola çıktık. Yol boyunca ikimizde sessizdik.
Prens Taehyung ne düşünüyordu bilmiyorum ama ben annemin ve Jimin'in şuan ne durumda olduğunu düşünüyordum. Yol Prens Taehyung'un dediği gibi ne çok kısa neden çok uzundu.
Bir şekilde bitmişti sonunda. Yayla tarzı bir arazinin üzerine nokta gibi konmuş küçük bir ev vardı etrafta sadece. Jin denilen kişinin evi o olmalıydı. Prens Taehyung önden ilerlerken bende arkasından yavaş bir şekilde ilerlemeye başladım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ma Moitié
FantasyBiyoloji ödevini yapmak için ormana giden Jungkook dinlenmek için biraz kestirir, gözlerini tekrar açtığında ise 500 yıl önce Kim Krallığında uyanır