17

1.9K 199 85
                                    

Uzun bir aradan sonra selamlar canlarım.💕

Bu sefer cidden uzun bir ara oldu ve farkındayız. Biliyorsunuz ki okul açıldı ve ilk haftalar yoğun geçtiği için yazacak vakit bulamadım. Ama sonuç olarak yeniden buradayız. Bundan sonra eski düzen devam eder bu kadar uzun bir ara olmaz yani.

Umarım iyisinizdir ve bölümü beğenirsiniz.

İyi okumalar.🌸


Muhtemelen uzun zamandır uyuduğum için şişen gözlerimi yavaşça aralamaya çalışmıştım. Çalıştım diyorum çünkü bir anda yüzüme vuran gün ışığı yüzünden gözlerimi tamamen açmam birkaç dakika sürmüştü.

Kendime yavaş yavaş geldiğim zaman inip kalkan bir şeyin üzerinde olduğumu anlamıştım. Kafamı yukarı kaldırdım ve Taehyung'un yüzü ile karşı karşıya geldim. Aldığım güven hissiyle derin bir nefes alıp kafamı eski yerine koydum ve zaten zar zor açtığım gözlerimi yeniden kapadım ama bir anda aklıma gelen detayla gözlerimi yeniden ve bu kez zorlanmadan kocaman açmış ve ellerimi Taehyung'un iki yanına koyarak kendimi yavaşça kaldırmıştım.

Hemen yan koltukta birbirine sarılmış bir şekilde uyuyan Jin ve Namjoon'u görünce geçmişe geldiğimizi anlamış ama emin olmak için hızla koşarak pencereden bakmıştım. Gördüğüm bahçeyle gülümsemiş ve koşarak Taehyung'u uyandırmaya çalışmıştım.

"Taehyung uyan, geri dönmüşüz. Taehyung uyansana pişt TAEHYUNG UYAN."

Bir anda yükselttiğim sesimle irkilerek ve yüzünü buruşturarak gözlerini açmış ve karşısında beni görünce kaşlarını çatarak bakmıştı. Aynı anda arkamdan gelen sesle sadece Taehyung'u uyandırmadığımı anlamıştım.

"Sabah sabah neden çığırdığını sorabilir miyim Jungkook?"

Jin'in sinirli çıkan sesini duyunca onu özlediğimi fark edip koşarak yanında yatan Namjoon'u umursamamış ve ona sarılmıştım. Ani gelen hareketimle şaşıran Jin de kısa sürede bana karşılık vermişti. Aramızda sıkışmış olan Namjoon, arkamızda bize sorgulayarak bakan Prens ama yakında kral olacak olan Taehyung ve biz kocaman bir aileydik. Namjoon'un nefes alamıyorum çağrılarından sonra mecburen Jin'den ayrılmış ve geriye çekilmiştim.

"Normalde sana hala sinirliyim Irene denen cadıya inanıp bana sormadan geleceğe gittiğin için, sanki pazara gidiyor şu rahatlığa bak. Ama yine de mükemmel bir insan olduğum için seni affediyorum. Öyle de yüce gönüllü biriyimdir."

Jin'in söylediği şeylere hepimiz gülmüştük ve dayanamayıp ona tekrar sarılmıştım. Bu sefer arada kalmamak için ayağa kalkan Namjoon ile birlikte Taehyung'da ayaklanmış ve ikimizi tutup ayırdıktan sonra sarılmayı sonraya saklamamızı çünkü kurtarmamız gereken bir krallık olduğunu söylemişlerdi.

Aklıma yeniden gelen gerçeklerle gerilmiş ve Jin'den ayrılmıştım. Başımızda Irene adında büyük bir sorun vardı ve bizim bunu bir an önce halletmemiz gerekiyordu. Kısa sürede toparlanmış ve çarşıya gitmek üzere yola çıkmıştık. Kraliçe ölmüştü ve yas zamanının bitmesine çok az bir süre kalmıştı.

Halk Taehyung'un tahtı Irene'a devrettiğini sanıyordu ve Taehyung'un hasta olduğunu düşünüyorlardı. Çarşıya geldiğimiz zaman her daim cıvıl cıvıl olan meydanın bu sefer oldukça kasvetli ve sessiz olduğunu fark etmiştim. Her zaman etrafta koşuşturan çocuklar, seyyar satıcılar ya da sohbet eden halk yoktu. Etraf oldukça boş ve sessizdi.

Birden gelen ürperme hissiyle titremiş ve yanımda olan Taehyung'un koluna tutunmuştum. Bir şey olduğunu düşünen Taehyung bana dönmüş ama bir sıkıntı olmadığını anlayınca elini belime koyarak ilerlemeye devam etmişti. Jin alması gereken şeyler olduğunu söyleyerek Namjoon'u yanına almış bize de burada beklememiz gerektiğini söyleyerek bizi kapalı bir dükkanın önüne bırakarak gitmişti.

Ma Moitié Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin