Minik bir aradan sonra selamlar.
Umarım bölümü beğenirsiniz.💓Oylarınızı ve yorumlarınızı bekliyoruz.🌸
İyi okumalar.❤️
Yoongi yarım saate yakın süredir bayılan Jin ile uğraşıyordu. Koltuğa yatırdığı adamın başında bekliyordu. Yavaş yavaş gözlerini açan Jin ile birlikte derin bir nefes almış ve rahatlamıştı. Jin ilk başta neden bu pozisyonda olduğunu düşünmüş sonra aklına gelen olaylarla birlikte yerinde hızla doğrulmuş ve karşısında ona bıkmış bir ifadeyle bakan Yoongi ile göz göze gelmişti. Birkaç dakika iyice kendine gelmeyi beklemiş ve yattığı yerden doğrulmuştu.
"Yoongi her şeyi en başından anlat."
"Sonunda kendine gelebildin."
Seokjin ona göz devirmiş ve anlatması için gözünün içine bakmaya başlamıştı. Yoongi derin bir nefes alarak konuşmaya başlamıştı.
"Oraya gittiğimde Jungkook'un annesi beni buldu. Oralara fazla girmek istemiyorum özet geçersek annesi ben ve Jimin bir şekilde yaşıyorduk işte. Jimin Jungkook'un en yakın arkadaşı, yani açık olursam benim de sanırım sevgilim yani Jimin öyle olduğumuzu söyledi. Bundan iki hafta kadar önce Jimin ile kahvaltıya indiğimizde Bayan Jeon'u orada bulamadık. Başta fazla endişelenmedik ama günün ilerleyen saatlerinde de onu göremeyince en sonunda odasına girmeye karar verdik ama odaya girdiğimizde Bayan Jeon'u yatakta bulduk. Başta hala uyuduğunu düşündük ama hayır Bayan Jeon vefat etmişti.
Jimin onun uyanmadığını fark edince bir yerleri aradı. Daha sonra sağlık görevlileri geldi ve onu aldılar. Bayan Jeon'un beş saattir ölü olduğunu söylediler bize. Jimin ölüm sebebini sordu ama belirleyemediklerini muhtemelen kalp krizi olduğunu söylediler. Bayan Jeon'u kaybettikten sonraki iki hafta çok hızlı ve nasıl olduğunu anlamadığımız bir şekilde geçti. Jimin çok üzgündü ve sürekli ağlıyordu. Muhtemelen Jungkook'un olmaması da onu etkilemişti. İşte iki gün önce orada uyudum ve uyandım bir baktım ki yeniden buradayım."
Jin Yoongi'nin anlattığı her şeyle aklının iyice karıştığını hissediyordu. Eğer Yoongi buradaysa Jungkook gelecekte olmuş olmalıydı. Kendinden habersiz böyle bir şey yaptıkları için onlara hem kızgın hem de kırgın hissediyordu. Jungkook'un geleceğe gitmesini sağlayacak tek bir kişi vardı kendisi dışında, oda kuzeni olacak kişiydi.
Jin Yoongi'ye bir şey demeden odadan çıktı ve Tofi'nin yanına ilerledi. Yoongi de merakla onun arkasından geliyordu. Jin yaşlı kuşunun tüylerini okşadı ve onunla konuştu.
"Şimdi saraya gidip Irene ve Jungkook'un orada olup olmadığına bakmana istiyorum Tofi. Senden gelecek haberlere göre hareket edeceğim"
Kuş Jin'in dediklerinden sonra birkaç kez sesli bir şekilde ötmüş ve daha sonra saraya doğru uçmak için pencereden dışarı çıkmıştı. Giden kuşun arkasından ağzı açık bir şekilde bakan Yoongi dayanamamış ve konuşmuştu.
"Eğer Irene ve Jungkook oradaysa ne yapacaksın?"
"İkisinin aynı anda orada olduğunu sanmıyorum. Eğer Jungkook oradaysa Irene bir şeyler karıştırıyor demektir. Eğer Jungkook orada değilse ve Irene hala saraydaysa Jungkook geleceğe gitmiş onu da Irene yollamış demektir. Eğer durum böyleyse oturup Jungkook'un gelmesini beklemekten başka yapacak bir şeyin yok."
Jin Yoongi'ye yaptığı açıklamadan sonra biraz dinlenmek istediğini söyleyerek Yoongi'yi yalnız bırakarak odasına geçmişti. Oldukça kırılmıştı Taehyung ve Jungkook'a. Nasıl ona güvenmiş ve Jin'e haber vermeden böyle işlere girişmiştiler. Eğer düşündüğü gibi Jungkook burada yoksa bile saraya gitmeyecekti. Kırgınlığı geçene kadar onlarla konuşmak istemiyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ma Moitié
FantasyBiyoloji ödevini yapmak için ormana giden Jungkook dinlenmek için biraz kestirir, gözlerini tekrar açtığında ise 500 yıl önce Kim Krallığında uyanır