Yeni bölümden selamlar.
Umarım bölümü beğenirsiniz.💕Yorumlarınızı ve oylarınızı bekliyoruz.😚
İyi okumalar.💞
Tofi'nin getirdiği suyu içtikten kısa süre sonra kendime gelebilmiştim. İçinde ne olduğunu bilmiyordum ama Jin hazırladığına göre iyi gelecek bir şeydi zaten gelmişti de. Şu an ise Tofi ile birlikte ormana gelmiş ve bir ağacın altına oturmuş bekliyorduk. Taehyung buraya geleceğini söylemişti ama nasıl gelecekti bilmiyordum.
Her şeyden önemlisi bütün bunlar neden oldu merak ediyordum. Irene beni buraya yollamıştı ve eğer geri dönemiyorsam yaptığı büyüde sıkıntı var demekti. İşin içinde Jin de olduğuna göre bir sıkıntı olduğu bariz belliydi. Derin bir nefes almış ve başımı arkamdaki ağaca yaslamıştım. O sırada elimi gagalayan Tofi ile acıyla inlemiş ve elimin tersiyle onu yavaşça itmiştim
"Ne yapıyorsun Tofi? Canımı acıttın."
Dediklerimi umursamadan gagasıyla bana Jimin'in oturduğu yeri işaret eden kuşla anlamayarak o tarafa bakmış ve göremediğim Jiminle gözlerimi tedirgin olmuş bir şekilde etrafta gezdirdim. Sesimi olabildiğince yükselterek Jimin'in adını çağırmış ama alamadığım karşılıkla korkuyla yerimden kalkmıştım.
"Bana bak Tofi nereye gitti bu? Uçup bulsana şunu."
Dediğim şeyleri duysada muhtemelen önemsemeyen hayvan gagasıyla tüylerini kaşımış daha sonrada olduğu yerde oturarak muhtemelen uyumuştu. Seğiren gözlerimle ona bakmış ve kuşunu da kendine benzeten Jin'e küfürler ederek hava kararmadan Jimin'i armaya karar vermiştim.
Aynı anda arka cebimde olan telefonu da almış ve Jimin'i aramıştım. Ulaşılamayan numarayla derin bir nefes almış ve ihtiyacım olduğu zaman asla çekmeyen telefona lanet ederek yeniden cebime koymuştum. Hava kararmaya yakın geri dönmeye karar vermiş, fakat bu seferde Tofi'yi bulamayınca sinirlerime hakim olamamış olduğum yerde tepinerek havaya küfürler savurnmuştum. İşte tam o sırada arkamdan gelen at ayak sesiyle kaşlarımı çatmıştım. Ayak seslerinin hemen ardından ise günlerdir hasret kaldığım kişinin sesi duyulmuştu.
"Ne kadar ayıp Jeon hiç güzel ağzına yakışıyor mu bu sözler?"
Hızla arkamı dönmüş ve dejavu yaşamıştım. Tüm heybetiyle atının üzerinde duran Taehyung yüzündeki gülüşle bana bakıyordu. İlk olarak olayı kavrayamasam da karşımda olan Taehyung'la kendime gelmiş ve adını çığırarak ona doğru koşmuştum. Aynı anda atından inen Taehyung'la, koşarak kucağına atlamış ve böylece gerçek olduğuna emin olmuş bir şekilde sıkıca sarılmıştım hasret kaldığım kollara. Birkaç dakika öyle kalmış sonra kafamı boynundan kaldırmış ve iki yanağına da uzun öpücükler bırakmıştım. Yaptıklarımla gülen Taehyung aynı şekilde beni öpmüş, en sonunda boynumdan öperek beni yere indirmişti. Yere indiğim an olduğumuz durum aklıma gelmiş, kaşlarımı çatarak aklımdaki soruyu sormuştum
"Şimdi ben mi geçmişe geldim, yoksa sen mi geleceğe geldin Taehyung?"
"Ben geleceğe geldim, arkadaşın Jimin geçmişe gitti Jeon."
"Ne, ne demek Jimin geçmişe gitti."
"Önce evine götür bizi sonra her şeyi sana detaylı bir şekilde anlatacağım olur mu?"
Dediği şeylerle onu onaylamıştım. Atına binmeye çalışan Taehyung'la telaşla konuşmuştum.
"Bırak atı burada kalsın Taehyung, şehirde onunla çok dikkat çekeriz. Ben bir taksi çağırırım caddeye çıktığımızda."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ma Moitié
FantasyBiyoloji ödevini yapmak için ormana giden Jungkook dinlenmek için biraz kestirir, gözlerini tekrar açtığında ise 500 yıl önce Kim Krallığında uyanır