Majestik Otel, Altıncı Sokak, San Francisco'nun merkezi, Berbat bir adres, Folsom'dan çıkalı fazla olmamış eski bir dolandırıcının yuva kurması için berbat bir yer. Çarşının güneyinde eski adıyla Slot'un güneyindeyer alan Altıncı Sokak, şehrin berduşlar semtinin kalbidir ve yarım yüzyıldır öyle olmuştur.
Eddie Quinlan. Geçmişte kalmış bir ad ve ses. O sabah çıkageldiğinde her ikisini de tanımadım. Onu görmeyeli, konuşmayalı neredeyse yedi yıl olmuş, düşünmeyeli altı yıl. Eddie Quinlan. Bıçak sırtında gezen, içinde bir cevheri, hayatta bir amacı olmayan, geleneksel toplumu yer altı dünyasından ayıran daracık sırat köprüsünde kayıp giden bir gölge adam. Bilgi satıcısı, getir götürcü, birileri için ufak tefek borçları toplayan, yiyecek, yatacak, içki ve sigara parasını çıkarmak için yasal ya da yasadışı önemsiz işler gören adam. Bakıp asla görmediğiniz adam. Günümüzün Yehudi'si, orada olmayan küçük adam. Eddie Quinlan. Hiç kimse. Yenik, düşkün adam. Altıbuçuk yıl önce bir gece, şehrin en berbat mahallesinde bir uyuşturucu baskını. Bir satıcı diğerini ihbar ediyor ve en önemsiz satıcılardan Eddie Quinlan ortada kalıyor. Aşırı sert bir yargıç, Folsom'da beş yıl ve elveda Eddie Quinlan. Uyuşturucu satıcıları mı? Ellerini kollarını sallaya sallaya çıkıp gidiyorlar tabii. İkisi de.
Eddie çıkmış meğer, altı aydır dışarıdaymış. Altı ay özgür dolaştıktan sonra beni aramış. Bu gece sekiz civarında Maj estik Otel'deki odasına gelir miymişim? Nedenini beni gördüğünde söylermiş. Çok önemliymiş, gelir miymişim? Peki, Eddie. Ama nedenini anlayamadım. Eski günlerde ondan bilgi alırdım, beş dolara, on dolara ıvır zıvır bilgi. Belki şimdi de satacak bir şeyi vardı. Ama ben bilgi peşinde değildim, etrafa haber yaymamıştım, o halde aramak için niye beni seçmişti?
Eğer akıllıysanız, Slot'un güneyinde arabanızı park etmezsiniz. Ben arabamı Beşinci Sokak'taki Misyon Garajı'na saat 19.45'te bıraktım ve Altıncı Sokak'a yürüdüm. Neredeyse bütün gün yağmur yağmıştı, sokaklar hâlâ ıslaktı ama şimdi hava soğuk, gök berraktı. Öyle bir gece ki kara cam gibi
koyu. Işıklar karanlıkta parlayacak yerde karanlığa çarpıyor. Işıklarla renkler öyle parlak ki, gecede ve ıslak yüzeylerde öyle keskin yansıyor ki kıymık gibi batıyor gözlerinize.
Cuma gecesi, Altıncı Sokak'ta insan kaynıyor. Kaldırımlar hınca hınç: Yaşlı adamlar, genç adamlar, yankesici kadınlar, boyalı kadınlar, siyahlar, Asyalılar, müptelalar, satıcılar, homurdanan akıl hastaları, birbirlerine sokulmuş, kesekâğıdma soktukları tatlı şarap şişeleri ile bira tenekelerini paylaşan sarhoşlar, paçavralar içindeki kadınlar ve erkekler, şık yeni giysilere bürünmüş, güneş gözlüğü takmış, elinde sonuna kadar açılmış transistörlü radyo ve kırmızıbeyaz baston taşıyanlar. Benim kadar iyi gören bazılarının elindeki bu bastonlarda tabanca, bıçak ve başka ölümcül aletler gizli. Ucuz oteller, yağlı kaşıklar, köhne tavernalar, geceyarısma kadar açık, demir parmaklıkları ve alaycı sahipleriyle eksiksiz içki dükkânları. Kahkahalar, haykırışlar, küfürler, tehditler, didişenler, çekişenler. Sidik ve kusmuk ve yıkanmamış beden ve ucuz içki kokuları. Hepsinin üstünü şemsiye gibi örten ve her yana sızan bir umutsuzluk. Avcılar ve av, gölgelerde varı gizli, floresan lambalarının ve kan kırmızısı neonların parlak, keskin ışıklarında yarı ortada.
Yoksul, berbat bir sokaktı, en kötülerinden biri. Yürürken tetikteydim. Elli sekiz yaşında olabilirim ama iri yarıyım, adımlarım da serttir. Neysem öyle görünürüm. İki şarapçı avuç açtı, turuncu peruklu şişko bir orospu yorgun bedeninin bir parçasını bana satmaya kalktı ama bunların dışında rahatsız eden olmadı,
Maj estik, Howard Sokağı'nın hemen ucunda beş katlı, eski ahşap, sıva ve pis tuğla karışımı bir binaydı. Önündeki dar girişte bir uyuşturucu satıcısıyla müşterisi bir küçük paket kokain fiyatı konusunda çekişmekteydi. Yanlarından geçtim, ikisi de bana aldırmadı. Burada gece gündüz uyuşturucu satılır. Aynasızların umursamadığından ya da Altmcı'yı düzenli denetlemediklerinden değil, yalnızca satıcılar polislerden on kat fazla olduğundan. Berduşlar sokağında silahlı saldırıdan hafif herhangi bir suça öncelik verilmez.