Bölüm 5

211 34 1
                                    

Yeniden kendine geldiğinde müthiş bir sıvıyı içine çekiyordu. Öyle ki, gözlerini araladığında ona uzatılan şişeye yapışmıştı. Tek düşündüğü daha fazlasıydı. Büyülü yakıcı tadı gözlerini sulandırıyor, onu kendinden geçiriyor ve daha, daha da fazla içme isteği uyandırıyordu. İçindeki en ufak damlayı bile ziyan etmediğine kanaat getirince şişeyi elinden bırakıp gözlerini tamamen açtı. Artık her şey daha netti. Boğazındaki yanma hissi yerini ferahlamaya bırakmıştı, kendisini olduğundan daha güçlü hissediyordu. Üzerine eğilen genç adam onunla göz göze gelince kendini geri çekti. Alia etrafındaki taş duvarlara bakıp "Neredeyim ben?" diye düşündü. Dudaklarını yaladıktan sonra içtiği şeyden biraz daha bulmak umuduyla etrafına bakındı fakat odada üzerinde yattığı duvara dayalı bir yatak tam karşısında ufak kare bir pencere ve birkaç eski eşyadan başka bir şey yoktu. Carna kapıdan dışarı bakıyordu ve az önce tam yanında duran genç adam şimdi karşısında oturmuş onu izliyordu. Tepesindeki şamdandan süzülen loş mum ışığı teninde yansıyor, onu mitolojik kahramanlar gibi gösteriyordu. Bu çocuk gerçekten çok yakışıklı bir yüze ve hatırı sayılır bir güce sahipti. En azından ondan yayılan tehlike sinyalleri Carna'nınkini bastıracak kadar yüksek olduğundan bunu anlayabilirdi. Bu vampirler bu kadar tehlikeliler miydi? Durum böyleyse kendi tehlike boyutu neydi? Alia düşünceleri uzaklaştırmak istercesine elini salladı. Bronz çocuk güzel bir gülümsemeyle "Gain bundan hoşlanmayacak." dedi. Alia'nın tepesi atmıştı. Onu gören herkes niçin bundan bahsediyordu ki?

İyice doğrulup ayaklarını yataktan aşağı sarkıttı ve bugün defalarca kez uyanıp uyku mahmurluğu çekmenin vermiş olduğu öfkeyle "Gain kim ki benden hoşlanmayacak?" diye çıkıştı. Carna kafasını içeri sokup ona ters ters bakarken bronz çocuk "Güzel ve sinirli..." dedi. Alia, gözlerini devirip pencerenin ahşap çerçevesine ve odadaki diğer ahşap eşyalara baktı. Hala bu tarz şeylerin bulunması onu şaşırtmıştı. O hep insanların ahşap şeylerden nefret ettiğini ve ahşap olan her şeyi yok ettiklerini düşünmüştü, demek ki vampirler ahşabı tercih ediyorlardı.
Carna, Nell'in kafasına vurarak "Kes sesini" dedi ve Alia'nın yanına oturdu. Bu kıza her şeyi en baştan anlatmak gerekiyordu ama önce eşini dikizlemesini önlemek için yüzünü kendine doğru çevirdi ve gülümsedi. "Gain bu klandaki vampirlerin efendisidir." açıklamasında bulundu.

Alia onun neyden bahsettiğini anlayamamıştı. Ne klanından bahsediyordu? Ayrıca bu efendi köle ilişkisi kulağına çok saçma gelmişti. Bu tarz şeyler artık tarih kitaplarındaki sayfaları dahi işgal etmiyordu. "Çok saçma" diye mırıldandıktan sonra Carna'nın ateş püsküren gözlerine kısa ve şirin bir bakış attı. Carna "Şaka yapmıyorum" diye çıkışıp yeniden gözcülüğüne koyuldu. Tabi önce Nell'e "Ona sen açıkla" bakışı atmayı da ihmal etmedi. Nell ona doğru dönüp "Alia'ydı değil mi?" dedi ve genç kızın başıyla onay vermesinden sonra gülümseyerek anlatmaya başladı.

"Bizler yaşadığımız bölgede iki ayrı klana ayrıldık... Hayır, bu olmadı... Hikâyesini daha sonra öğrenirsin, temel şeylerden bahsedelim; Gain bu klanın efendisidir." dedi. Alia kahkaha atıp "Onu anladım başka?" deyiverdi. Eğer Akkie burada olsaydı kesinlikle çok daha iyi anlatırdı. Gülmeyi kesti ve kırılmış görünen Nell'e daha meraklı görünmeye çalışarak

"Acaba bu klan dediğiniz şey nedir?" diye sordu.

"Biz yaşadığımız bu bölgeye Ateş Klanı adını veririz. Bu ismi vermemizin sebebi klanımızın başına geçen kişiye verilen nadide ateş elementi gücü. Doğal olarak Gain bu güce sahip ve se-" Carna kafasını içeri sokup Nell'e başını hayır manasında salladı. Nell onu onaylarken gözlerini kaçırmıştı. "Bu kısım uzun olduğu için şimdilik atlıyorum. 'Bu Gain kim ki benden hoşlanmayacak?' sorusuna gelince Gain kimseden hoşlanmaz!" dedi Alia yüzünü ovuşturup;

ATEŞ KLANIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin