Bölüm 9

181 30 3
                                    

Alia somurtarak perdeyi kapattı ve cama yaslandı. Her şey aynı Nell'in dediği gibi olmuştu. Aradan tam üç gün geçmişti ve bu süre içinde kimse onu umursamamıştı bile. Gain'i yalnızca merdivende görebiliyordu. Alia her gün merdiven başında saatlerce dikilip onun geçmesini bekliyordu. Gain ise tek kelime etmeden yalnızca Alia'nın yanından geçip gidiyordu. Alia onun için kaygılanıyordu çünkü onun hissettiği karmaşayı hissedebiliyordu. Kendini yüz üstü yatağa bırakıp yastığına sıkıca sarıldı. Hayatı boyunca ilk kez kendini önemli biri gibi hissetmişti. Daha da önemlisi ilk kez birine ruhen bağlı olduğunu hissediyordu bir anne ve çocuğu gibi. Gerçi o böyle bir bağın var olduğuna inanmıyordu. Yine de şu kısacık bir hafta içerisinde Gain'e yürekten bağlanmıştı. Peki şimdi ne yapacaktı? Nell Minore'nin çok güzel olduğunu söylemişti. Daha da önemlisi Gain ona aşıktı. Tanrım! Carna'ya ihtiyacı vardı.

Odasının kapısı bir kez tıkladı ve açıldı. Alia nefesini tutup ayağa kalktı fakat gelenin Orion olduğunu görünce bıkkın bir nefes verdi. Son birkaç gündür onu istemediği kadar görmüş ve alaycı bakışlarına mağruz kalmıştı. Orion, odanın içinde birkaç tur atıp Alia'nın tam önünde durdu. Onun madalyonunu avucunun içine aldı ve beklenmedik yumuşaklıkta bir ses tonuyla "Görevinin gerektirdiği sorumlulukları almalısın Prenses." dedi. Alia onun ne demek istediğine bir anlam veremiyordu.

"Ne sorumluluğundan bahsediyorsun? Kimse bana bir şey yapmamı söylemiyor." dedi. Kafası karışmıştı. Orion alaycı bir tavırla "O halde senin kalmana izin verdiğimi de bilmiyorsun." diye söylendi. Alia madalyonu onun elinden çekip aldı

"Eğer gücümü sana vereceğimi düşünüyorsan yanılıyorsun Orion!"

Orion sırıttı "Gain hatasının bedelini ödedi. Birde, bu konu hakkında sana hiçbir şey söylememem gerektiğini tembihledi ve bende sana geldim. " diye tısladı. Alia burnundan soluyordu, sıktığı dişlerinin arasından "Ona ne yaptın?" diye sordu. Orion

"Konumuz kardeşim ile aramızda geçenler değil! Burada kalmanın veya benimle gelip koruma altına alınmanın senin tercihine bırakıldığını söylemeye geldim. İola ve Gain elbette bu konforlu tercihi sana bildirmeyeceklerdi." dedi.

Alia onun ne dediğini umursamadı yalnızca Gain'e ne yaptığını bilmek istiyordu ve bunun için hiç sabrı kalmamıştı. Orion'un yakasına yapıştı ve onu duvara itekledi. "Ona ne yaptın" diye bağırdı. Fakat Orion yeniden ona bakınca sanki göremediği biri tarafından ittirilmiş gibi odanın karşı duvarını boylayıverdi. Toparlanıp çömeldi fakat erkeğin elini kaldırmasıyla olduğu yerden kalkamadı yalnızca ona bakmakla yetindi. Vampir koyu bir kahkaha attı ve odadan çıkarken "Beni hafife alma prenses" diye söylendi.

Alia aniden hissettiği karmaşa ve huzursuzluk yüzünden olduğu yerden kalkamıyordu. Bu Orion'un üzerinde kurduğu etki değildi. Gain'in duygularıydı. Kalbi paramparçaydı. Alia güçlükle ayağa kalkıp salona doğru koşmaya başladı alt kata indikçe kalabalık artıyordu. Alia öfkeyle kalabalığı yarıp geçti ve olduğu yerde kalakaldı. Prenses Minore buradaydı ve tüm güzelliğiyle tam Gain'in karşısında duruyordu.

Gain, olduğu yerde kaskatı kesilmişti. Aşağıdaki karmaşayı fark edip birbirini ezen kalabalığın arasından geçmiş ve Minore'yle karşı karşıya gelmişti. Bu yıllardır hayalini kurduğu mutlu an değildi. Ona öylesine büyük bir acı vermişti ki gözlerinin kör olmasını tercih ederdi. Minore'yi görünce anımsadığı tek şey Orion'la aralarında seçim yapmasını istemiş olmasıydı. O kardeşini seçmişti.

Alia, Minore'ye bakmaktan kendini alamıyordu. Uzun beyaz saçları badem biçimli açık mavi gözleri, dolgun pespembe dudakları, küçük burnu, çıkık elmacık kemikleri sivri çenesi... Her şey ama her şeyiyle mükemmeldi. Nell'in abartmadığını düşünüyordu. Hatta eksik anlatmıştı. Alia gözlerini ondan alamıyordu. Boyundan bağlamalı beyaz tül bir elbise giymişti. Geniş göğüs dekoltesi midesine kadar iniyor ve orada gözlerinin renginde açık mavi oval bir taşla bir araya geliyordu. Zarif elleri önünde birleşmişti. Alia'nın kulağına müzik gibi gelen bir ses tonuyla "Uzun zaman oldu." dedi. Gain gülümsedi ve "Sonsuz kadar uzun" diye fısıldadı. Minore eşsiz gülümsemesiyle ona karşılık verirken uzandı ve Gain'in elini tuttu

ATEŞ KLANIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin