"Söylemeyeceksin dedim sana!"
"Hyunjin Bey, ama Ceo Young'dan bir şey saklayama-"
"Dae-ho!"
Hwang, Felix ile tuvaletteyken kapılarını çalan kişinin koruması Dae olmasını büyük bir şans bilmişti. Fakat bu şans her an elinden kayıp gidebilirdi. Çünkü koruma Dae bu olayı, şirketin Ceosu olan Park Jin Young'a söylemeye ısrarcıydı. Bu zamana kadar Hwang'a hiç ihanet etmemişti fakat, bunu söylemek zorundaydı. Eğer bunu saklayıp söylemezse, ve bu Bay Young'un kulağına giderse tek geçim kaynağı olan işinden olacaktı.
Hwang büyük arabasının içinde Dae-ho'ya sinirli bir şekilde bağırırken, Felix en arka koltukta kıvrılmış bir şekilde sessizce oturuyordu. Olaylar şirkete kadar gidecek diye o kadar korkuyordu ki, midesi ağzına gelmişti. Böyle olsun istemiyordu, ama o an kendine hakim olamamıştı.
Çaresizdi. Onun yüzünden Hwang'ın kariyeri bitecek diye çok korkuyordu. Kendisini fena şekilde suçlu hissediyordu. Bu başta da aklından geçmişti, ama Hyunjin onun içindeki sesi susturmuştu. İkisi gerçekten bitmişti.
"Hyunjin Bey kariyerim bitecek..."
"Kimse bunu Bay Young'a söylemezse kariyerinde doğal olarak bitmeyecek Dae-ho. Bu olay başka birinin ağzından çıkarsa suçu üstlenebilirim. Ama sen, bunu gider söylersen işler değişir. Senin kariyerini o adam değil, önce ben bitiririm!"
Felix kusacak gibi olmuştu, bu gergin ortam şu an onun için çok fazlaydı. Tek istediği, şu an... tam şu an yatağında uyanması ve bunların bir kabus olmasıydı. Dolan gözlerini, daha gözyaşlarının çıkmasına izin vermeden silmişti. Burnunu sessizce çekti ve başını kaldırarak şoför koltuğunda oturan Dae-ho'ya ve onun yanında oturan sinirli Hyunjin'e baktı.
Tek istediği şey, hazır dışarıda basın ekibi yokken tek başına evine yürümekti. Hyunjin hâlâ Dae-ho'ya söylenirken, Felix istediği şeyi yapıp arabanın kapısını açtı ve hızla kapatıp evine yürümeye başladı.
Hyunjin, arka koltuktan gelen sesle arkasını döndü. Arabadan çıkmış ve hızla caddeye doğru yürüyen Felix'i görür görmez arkasından seslendi. Duyamazdı tabiki, Hyunjin hemen arabadan indi ve birkaç adım uzak olan Felix'e doğru hızla yürürken arkasından seslendi.
"Felix!"
Felix cevap vermeden ellerini göğsünde birleştirilmiş bir şekilde seri adımlarına devam ederken, Hyunjin onun arkasından seslenmeye devam ediyordu.
"Felix dedim!"
Hyunjin hiçbir hayranının onu görememesini umarken, koşar adım hızlandı ve tam Felix'in karşısında durdu. Felix olduğu yerde kaldı başı öndeyken.
"Ne oldu Felix?"
Hyunjin sorduğu soruyla Felix'in boğazı düğümlenmişti adeta, başı hâlâ öndeyken onunla göz teması kurmamaya çalışıyordu.
"Felix iyi misin?"
Hyunjin biraz eğilmiş onun yüzüne bakmıştı, dudaklarını sıkıntıyla büken ve gözleri dolu Felix'i görünce şaşkınlıkla kaşları çatıldı.
"Felix... Neden ağlıyorsun?"
Felix o an ağlamıyordu, yalnızda gözleri doluydu fakat Hyunjin'in söylediği bu şeyle bir damla yaş gözünü terk etmişti. Hyunjin eliyle Felix'in minik çenesini narince tutup kendisine bakmasını sağladı. Bir eliyle çenesini tutarken, diğer eliyle yanağındaki bir-iki gözyaşını silmişti.
"Canını sıkan ne söyle hadi bana."
Felix içindeki hıçkırıkları bastırmaya çalışırken, sonunda konuşmuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Loyal / HYUNLİX
FanfictionSon zamanlarda menajerinde dikkat bozukluğu sezen genç model Hwang Hyunjin, menajeri Kyung'un isteği ile yeni bir menajere sahip olur. Fakat bu yeni menajer onu bambaşka birine dönüştürür. "Sen benim sadık menajerimsin... iyi günde, kötü günde." ⚠︎:...