14- Flash back

2.3K 234 114
                                    

Genç beden sedyenin üzerinde, sabahın 2'sinde hastanenin içine doğru yol alırken. Hemşireler, doktorlar müdahale etmeye çalışıyordu duruma.

𒊹︎︎︎𒊹︎︎︎𒊹︎︎︎𒊹︎︎︎𒊹︎︎︎𒊹︎︎︎𒊹︎︎︎𒊹︎︎︎

Felix, Hyunjin'e yazdığı sırada kapı zorlanmıştı. Felix ıslak gözleriyle oraya baktığında aniden kapının açılmasıyla, korkuyla büyük bir çığlık bırakmıştı, o an huzurla uyuması gerken yatağının üzerinde böylesine bağıracağını bilmiyordu.

Evine gelen psikopatın teki hem bir hırsız hem de bir katildi. Felix o an hiç bağıramayacağı kadar bağırıyor, boğazını yırtarcasına kalın sesiyle adama yalvarıyordu. Dudaklarından dökülen cümleler, "yalvarırım bana bir şey yapma, evdeki her şeyimi al ama n'olur bana dokunma, ölmek istemiyorum ne olursun," ve... "Nefes almayı çok seviyorum yalvarırım" bu ve daha bunun gibi cümleler söylemişti Lee Felix öleceğini düşünürken.

O an hayatı bir film şeridi gibi gözünün önünden geçmişti. Artık zamanının dolduğunu düşünüyordu nedense. O an geçip giden film şeridinde Hyunjin'i de görmüştü Felix. Onunla yaşadığı anları hatırladıkça ağlaması daha da şiddetleniyordu.

Karşısındaki siyah giyimli maskeli adam ona daha da yaklaşırken, Felix görmüyordu fakat ama, tam o an Hyunjin telefonunu bildirimler ile dolduruyordu.

Felix yandan kaçıp odadan koşarak çıkarken katil arkasından bağırıyordu,

"Buraya gel! Bu geceki şanslı sensin."

Felix ilk olarak çıkışı denese de, kapısı kilitli olduğu için kapı açılmıyordu. Anahtar ile açacağı sırada o adamın yaklaştığını fark etmesiyle, gözyaşları içinde üst kata çıkmıştı.

Kendisini ilk karşısına çıkan lavaboya kilitledi ve en köşeye çekildi göz yaşları adeta onu boğarken. Adamın ayak seslerini kapının önünde duyduğunda iki eliyle ağzını sıkıca kapattı. Gözlerinden yaşlar sessizce akıp giderken, nefes bile almıyordu Felix. Kapısına tıklanan bıçak sesiyle yerinden sıçradı.

"Hadi ama küçük çocuk. Kaçma lütfen."

Adam Felix'in nerede olduğunu anlamış ki kapıyı zorlamaya başlamıştı. Bu sefer kapıya tekmeler atınca, Felix kapının önüne bulduğu ağır şeyleri koymaya başladı. Çamaşır sepeti, havlu dolabı ve diğer şeyler.

Adamın sinirle kapının diğer tarafından bağırmasının ardından büyük bir sessizlik oluşmuştu. Felix öylece beklerken, aniden kulağını dolduran sağır edici bir sesle korkudan yere düştü.

Felix neye uğradığına şaşırdığında, ses hala devam ediyordu. Adam diğer taraftan sert bir şeyle kapıya vururken, Felix'in kapıya yasladığı şeyler titreyerek yere düşüyordu.

Bütün her şey yeri boylarken Felix artık vücudunu hareket dahi ettitemiyordu. Adam kapıya son kez daha sert vurunca kapı aniden açıldı. Felix yerde öylece duran titreyen bedeni ve gözleriyle adama bakıyordu.

Adam ona yaklaştıkça, Felix ayaklarıyla kendini geri geri itiyordu. Sırtının soğuk duvarı bulmasıyla öylece kaldı Felix. Adam ona sırıtarak yaklaşırken elindeki büyük bıçağı havada tutarak Felix'e gösterdi. Felix adamın elindeki bıçağa kocaman ve ıslak gözlerle bakarken, adam çökerek Felix'in hizasına gelmiş ve ona yaklaşmıştı.

"Aslında çokta güzelsin. Yazık olacak desene."

Felix hemen kalkıp kaçacağı sırada, adam aniden elindeki keskin bıçağı, Felix'in karnına sallayıp çekti. Aniden nefesi kesilmişti Felix'in. Artık her şey için çok geç olduğunu biliyordu. Aklında yalnızca Hyunjin dolaşıyordu o an. Bilmiyordu... onu son görüşünün 5 gün önce olduğunu bilmiyordu. Ona doya doya sarılamadan öleceğini bilmiyordu Felix... O öleceğini bilmiyordu ki...

Sarı saçlı genç beden yere yığılıp kalınca uzaktan siren sesleri duyuluyordu. Adam Felix'in işini bitireceği sırada siren sesleri ile küfür ederek ordan uzaklaşmıştı.

Felix hissettiği yoğun acıyla elini karnına götürmüştü. Elindeki kanı görür görmez kararanaya başlayan gözlerinden son gözyaşları akıyordu... kendisini bile inandırmıştı artık bu duruma.

O ölüyordu...

-The End-

Kalemim o kadar kötü mü?...

Loyal / HYUNLİXHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin