"Günaydın sevgilim..."
Hwang üzerinde yatan sarı saçlı çıplak bedeni kollarının arasına alıp alnını öperken, genç yorgunlukla gözlerini araladı. Uykudan yeni uyanmış olsa bile şu an çok yorgun hissediyordu. Ah doğru ya... dün gece...
"Hyunjin..."
Felix yeni uyanmanın da etkisini veren kalın sesiyle gözlerini kapatıp açarken fısıldamıştı. Hwang göğsünde yatan kafanın hafif hafif kıpırdamasıyla karşısındaki sarı tutamları koklayıp öptü.
"Söyle bebeğim."
"Ah... canım çok acıyor..."
"Ama ben seni içimde hissetmek istediğimi söylemiştim. Sende kabul etmedin. Bu da cezasız kalmamalıydı öyle değil mi?"
"Kabul etmedim mi dedim? Sadece... yapamadım işte... çok dardı."
"Artık bir daha ki sefere."
"B-Bir daha ki mi?!"
"Olmadı bu gece yaparız haklısın."
"Başlama yine."
Felix ağrılar ile boğuşan bedeni ile beraber Hyunjin'in üzerinden doğrulup yatağa oturmuştu.
"Özür dilerim..."
Hwang, kendisine arkası dönük bir şekilde yatakta oturan Felix'in cümlesi ile kaşlarını çattı.
"Ne için?"
"Sana, seni aldattığımı düşündürdüğüm için..."
Hwang duyduğu bu masum ses tonu karşısında küçük bir gülümseme yerleştirdi yüzüne. Yataktan kalkıp tam Felix'in arkasına oturduğunda, kollarını onun arkasından beline doladı.
"Seni seviyorum Felix. Ve ne yaparsan yap seni sevmekten vazgeçmeyeceğim."
Felix tam arkasına duran Hyunjin'e başını çevirdi. Gözlerini ondan ayırmazken, bedenini de yavaş yavaş uzun saçlı bedene döndürdü.
"Ne yaparsam yapayım mı?"
Dedi Felix, Hwang'ın cümlesini tekrar soru halinde sorarak. Hyunjin bir eliyle onun yüzünü okşarken başını salladı,
"Ne yaparsan yap."
Çok güzel bakıyordu Hyunjin Felix'e. Gerçekten büyüleyici biriydi, çok aşıktı Hyunjin Felix'e... O kadar aşıktı ki Felix'e, o kadar çok seviyordu ki onu... onun için ölüp gidebilirdi. Felix'in teni, gözleri, elleri, çilleri, dudakları... onun her şeyiydi. Yaşama sebebiydi...
Felix, başını yana yatırarak ona bakan Hyunjin karşısında ellerini hemen onun boynuna doladı ve sıkıca sarıldı bırakmaya niyeti yok gibi...
İkisi için şu an... tam şu an çok güzeldi...
Kelimelerle anlatılamayacak, hiçbir şeye, hiçbir güzelliğe bentezilemeyecek kadar güzeldi... Fazla güzeldi bu saniyeler...Bir miktarı, ölçüsü yoktu birbirlerine olan aşklarının. Birbirlerine öylesine bakıyorlardı ki... uzaktan görseniz bile onların aşkı karşısında şaşırırdınız.
Hwang kendisine sıkıca sarılan bedenin boynuna kafasını gömdü ve minik öpücükler bırakmaya başladı. Bir yandan onun sarı saçlarını okşarken, diğer yandan güzeller güzeli kokusunu içine çekiyordu.
İkisi birbirbirlerini saran bedenleri bırakmaya niyetli değilken, titreme sesiyle bakışlarını yatağın yanındaki komidine çevirdiler.
Felix'in telefonu tir tir titrerken, ekranda beliren yazı uzaktan pek belli olmuyordu. Hyunjin merakla Felix'e döndü,
"Kim o?"
"Bilmiyorum ki. Bekle bir saniye."
Felix yorganın bir kısmını üzerine çekerek vücudunun alt kısmını kapatıp doğruldu ve telefonu eline aldı. Hyunjin'e telefonu çevirdi ve ekrandaki 'Sang-min arıyor' yazısını gösterdi.
"Açabilir miyim?"
Felix'in bu sevimli isteğiyle, Hwang gülümseyerek başını salladı. Felix günlerdir onu aramayan arkadaşının telefonunu heyecanla açıp kulağına götürdü telefonu.
"Günaydınn!"
"Alo Sang-min!"
"Ya kusura bakma ya. Bu aralar aşırı yoğundum o yüzden arayamadım. Ama şimdi Jay ile sonunda Seoul'e döndük!"
"Gerçekten mi?! Çok sevindim!"
"Bu arada tebrik ederim!"
"Ne için?"
"Hwang ile çok yakışıyorsunuz."
Sang-min telefonun diğer tarafından cümlesinin sonunda kıkırdarken Felix'in yanakları kıpkırmızı olmuştu. Hyunjin onun bu halini görünce sırıtmaya başladı ve Felix telefonuyla ilgilenirken saçlarını okşadı bir eliyle.
"Şey... Teşekkür ederim."
"Utanma utanma, magazinlerde sizin haberler çok. Shipimsiniz ha!"
Felix utançla kıkırdarken, Hyunjin onun arkasına geçmiş öylesine Felix'in kısa tutamlarını örüyordu.
"Bu arada sana bir haberim var! Şu an şirketteyim bende şimdi öğrendim."
"Neymiş o?"
"Fransa'dan çok ünlü bir makyöz getirtmişler Hyunjin ve senin için. Kadının yaptığı makyajlar çok güzel! Bundan sonra ikinizin makyözünüz olacakmış."
Felix telefondan duyduğu bu şeyle kaşlarını çatmıştı.
"Ama... bizim makyözlerimiz vardı."
"Hyunjin'in makyözünü Jay'e vermişler. Onun bir tane daha makyöze ihtiyacı vardı zaten. Seninki de kovulmuş."
"Ne?! Kovulmuş mu?"
"Evet. Neyse ben seni sonra arayım mı? Jay'i alışverişe götürmeliyim. Görüşürüz!"
"Görüşürüz.."
Felix duyduğu o cümleyle biraz afallayarak telefonu kapatmıştı. Kaşlarını çatarak Hyunjin'e döndüğünde Hyunjin söze atladı,
"Ben kovdum."
Felix az çok tahmin etmişti zaten, o yüzden aslında pek şaşırmamıştı. Ayrıca adı kadar biliyordu Hyunjin'in Minji'yi kovacağını.
Hwang sessiz kalan Felix'in minik çenesini narince iki parmağının arasına alarak cümlesine devam etti,
"Sana dokunmayacaktı."
Bu cümlesinin ardından sesini çıkarmayan Felix'in dudaklarına yaklaştı ve sanki Minji'nin dudaklarına değen dudaklarını temizlemek ister gibi öpmeye başladı. Felix o an anlamıştı...
Hwang Hyunjin'in, konu Felix ise yapamayacağı şey yoktu...
-The End-
20 bölümden fazla fic okumayan ben 23 bölümlük fic yazıyorum izle mucizeyi dhdhxhshdhd
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Loyal / HYUNLİX
FanfictionSon zamanlarda menajerinde dikkat bozukluğu sezen genç model Hwang Hyunjin, menajeri Kyung'un isteği ile yeni bir menajere sahip olur. Fakat bu yeni menajer onu bambaşka birine dönüştürür. "Sen benim sadık menajerimsin... iyi günde, kötü günde." ⚠︎:...