❂ Bölüm 19 - Sondan Başlamak ❂

312 37 30
                                    

Kasvetli bulutlar toplanmış nemli toprak üzerinde
Ölüler fısıldıyor ekinleri koparan rüzgârla birlikte
Batmış güneş sönmüş alevleri andırıyor
Sessizce sonunu bekleyen kuzunun gözlerinde

Nicola'nın verdiği sözler odada asılı kaldığında Helios kendini bir adım geri atmak zorunda hissetti. Nicola'nın çelimsiz parmakları, titanın yanağında bir tüy misali gezinmeye başladığında Helios'un varlığı ilkel bir tehlike hissiyle uyarıldı.

O ana kadar sessizliğini bir erdem gibi taşıyan Prometheus'un tok sesi taht odasını doldurdu.

"Benim için hayatını feda etmenin karşılığı..." dedikten sonra gözlerini Nicola'ya dikti. Titanın bakışlarında farklı duyguların esintisini hisseden Nicola'nın bir kaşı kalktı. İçindeki tanrıça da ilk defa ona baktığında öfkeden köpürmüyordu. Prometheus devam etti.

"Ölümlü yaşamının karşılığı Helios'un sana bağlanma yemini etmesi mi?" diye sordu. Hüzünlü ve hayal kırıklığına uğramış olduğunu andıran bir sesi vardı. Gözlerinin rengi odanın içini aydınlatan ve siyah mermerlerden dağılan ateşle pas rengini almıştı.

Nicola gülümsemeye çalıştı fakat yüzünde neşeden eser yoktu.

"Etten ve kemikten olan bedenim bu topraklarda olacak belki ama ben istediğimi alacağım," dedikten sonra birkaç adımda Prometheus'a yaklaşarak titanın tam karşısında durdu. Prometheus oturuyor olmasına rağmen ayakta dikilen Nicola ile arasında bir baş mesafe vardı.

Nicola yüzlerini karşı karşıya getirdiğinde ikisinin de nefesi birbirine karışıyordu.

"Senin de bana verdiğin bir söz vardı, öyle değil mi?" diye sordu oldukça kısık bir sesle.

Prometheus yutkundu fakat bu o kadar hızlı gerçekleşmişti ki kimsenin fark etmediğini umuyordu. Helios, ikilinin ne konuştuğunu duyamayacak kadar şaşkındı. Nicola'yı Yeraltı'na gönderdiğinde böyle bir karaktere bürüneceğini düşünmemişti. Yeraltı insanları değiştirirdi fakat karakteri baştan sona değişen birinin olabileceğini düşünmemişti Helios.

Daha önce Pandora'nın kızlarını izleme şansı elde etmişti. Zeus her zaman ona gelirdi. Ne de olsa güneş her yerdeydi, her şeyi görebilirdi. Diğer kadınlar oldukça sade hayatlar yaşamış, çoğu uysal varlıklar olarak yaşamlarını sürdürmüşlerdi. Kimileri hırslı, kimileri acımasız olsa da bunların sayıları bir elin parmağını geçmezdi. Nicola'yı da yıllarca izlemişti. Asi görünse de aslında içten içe yumuşak olan kadınlardandı.

Helios'un kararını vermesinde etkili olan ve bu zamana kadar beklemesinin nedeni de Nicola'nın karakteriydi. Ona bir iyilik yapıldığında kendini karşısındakine karşı borçlu hissediyordu. Borçlu olmaktan hoşlanmıyordu. Bu yüzden o borcu ödemek için elinden gelen her şeyi yapmaya çabalıyordu. Sonuçları ona zarar verebilecek olsa da...

Helios'un planı basitti. Nicola'yı sadece doğaüstü gerçeklikle sarhoş edemezdi. Onu kendine bağlamanın yolu çok daha ağır sonuçları olan ve mecbur hissedeceği bir şey olmalıydı. Helios Yeraltı Sarayı'nın taht odasında siyah mermerler üzerindeki yansımasına baktı. Ucuz alevlerin ışığı onu aydınlatamazdı. O ışıktı.

Helios elini dudaklarına götürüp gülümsemesini gizlemeye çalıştı. Planı biraz yoldan çıkmış olabilirdi ama yön değiştirmemişti.

Sıradan insanlar zeki olabilir ve akıllıca hareketler yapabilirdi ama binlerce yıldır yaşayan bir tanrı ile baş edilebilir miydi?

Helios yavaşça arkasını döndü ve Nicola'ya yaklaştı. Kadının çenesini tutup kendine doğru çekti. Yeraltı'ndan önceki Nicola'nın bu hareketle yüzü kızarır, kalbi yarıştan çıkmış bir at misali hızla atardı. Fakat kendine yaklaştırdığı bu kadının suratında hınzır bir sırıtış vardı.

Güneşten Kopan AteşHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin