0.7

42.5K 2.2K 591
                                    

Medya : Zerrin

Yazar

"Ne!" ağızlardan dökülen tek kelime, duydukları ağır şeyin üzerine verebildikleri tek tepkiydi. Eray bey susmadı, acısını paylaşırsa yükü hafifler diye düşündü.

"Mardinli bir aşiretin ağası olan adamın en büyük oğluyla evlendirilmiş Zerrin Gümüştekin. Zerrin evlenmemek için direnmiş fakat zorla vermişler. Annesi çocukken ölmüş, babası da üvey annesi Rojinle evlenmiş. Rojin para uğruna satmış Zerrini. Babası aslında çok severmiş kızını fakat kadın ne edip ne yapıp girmiş aklına."

Yutkunamadı, bundan sonrası daha ağırdı onlar için. Yiğidin elleri yumruk yumruk oldu. Seni kimselere vermem derken çok ciddiydi Balına. Eğer olurda isterlerse Balını, gerekirse şeytanla anlaşma yapar, Balını yine onlara vermezdi.

"Devam et!" dedi Bade hanım sesi titrerken. Duyacaklarından sonra kendini kontrol edememekten korkuyordu ama duymak istedi. Bir anne yaşamıştı bunları, bir anne duysa ne olurdu ki...

"Güzelim iyi durmuyorsun." dedi Eray bey endişeyle. Anlatırken büyük bir hata mı yapıyorum diye düşünmeden edememişti. Ayağa kalkıp eşinin yanına oturdu. Kollarımın arasına alıp sol şakağına uzun bir öpücük bıraktı. "iyiyim ben, iyiyim. Anlat lütfen."

🛐

Zerrin Gümüştekin
Vefat etmeden bir gün önce.

Gözlerimin önünde, canım gibi baktığım kızımın görüntüsü gitmezken, acaba şu an ne yapıyor düşüncesi dolanıp durdu aklımda tüm gece. Dar, karanlık ve rutubetten zor nefes alınan bir odaya tıkmışlardı beni. Hasta vücudum, bu izbe yerde daha ne kadar dayanırdı bilmiyorum fakat çok umursamadım. Zaten sabaha cesedimi almazlarsa buradan kendi elleriyle öldüreceklerdi.

Ağladım hıçkıra hıçkıra.

Ama kendime değil.

Hayatın bana bahşettiği ızdırap dolu kaderin ucu kızıma dokunursa ve tıpkı benim gibi mahvolursa diye ağladım.

Kızların kaderi annelerine mi benzerdi gerçekten? Tıpkı annemin beni küçük yaşta bırakıp gittiği gibi bende kendi kızımı bırakıp gidiyorum şimdi, o da mı çok acı çekecek? O da mı geceleri ağlayacak nefes nefese?

"Lütfen" dedim sesimi Rabbime ulaşsın diye acı acı. "Onun yaşamasına izin ver." dizlerimi daha da çok çektim kendime. "Onun gülümsemesine izin ver. Yapamadığım ne varsa, içimde kalan ne varsa kızım yapsın, onun özgür olmasına izin ver."

Gözlerimden akan yaşlar bu gece son bulacaktı belkide, merhamet ederler miydi bana? Kızımla doya doya yaşamama izin verirler miydi?

Hayır, onlar evlerinin üstünde yavrularına yemek götüren bir kuş uçsa, tutup kanatlarını kırar ölüme terk ederlerdi. Gözlerim kapandı kendiliğinden. Daha sonra demir kapının ardında, beni yaka paça içeriye attıklarında ardımdan yaşlı gözlerle bakan görümcemin sesini duydum.

Havin...

Zor zamanlarımda, hamileliğimin ilk aylarında yediğim dayaklardan beni kurtarmak için ta başka bir şehirden gelen en iyi dostum. Çoğu zaman kaçalım dese de, onuda kendimle yakmaya gönlüm razı gelmezdi. Eğer benimle gelseydi bu odada benimle beraber ecelin bekliyor olurdu.

"Zerrinim..." dedi içli içli. Sesini duyunca akmaya hazır yaşlarım bir bir boşaldı gözlerimden. "Kardeşim..." dedi bu kez. "Niye geldin yoldaşım, neden yaptın bunu kendine? Ha benim güzel gözlerine keder bulanmış dert ortağım?"

Ruhum dağıldı etrafa, toplayacak kimsem yok...

"Ses ver kurban olayım! Daha fazla yalnızlığa mahkum etme kendini!" sırf konuşayım diye saatlerce bekledi kapımda. Ben içim yana yana kızıma ağladım, o bana... Sabaha kuşlar ötüşünceye dek, benimle kaldı. Hissettim. Kardeşler birbirini hissederler ya hani, bende onu hissettim.

BalınHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin