Medya: Arat Koroğlu
Selamm! bugün hepimiz Rizeye gidiyoruzz! Bu bölümde hepimiz Rizeliyiz bu yüzden çaylarınızı almayı unutmayın!
Başlamadan önce ufak bir tanıtım. Bir sonraki bölüme hepsinin resmini ekleyeceğim. Bu arada Karadeniz ağzı pek yok bende o yüzden idare edelim<3
Behçet Koroğlu & Şahika Koroğlu (73-68)
▪️Erdal Koroğlu - 52 yaşında avukat
▪️Eray Koroğlu - 48 yaşında albay
▪️Selim Koroğlu - 44 yaşında İç mimarErdal & Birsu Koroğlu (52-50)
▪️Arat Koroğlu - 32 yaşında PÖH
▪️Ata Koroğlu - 27 yaşında pilot.
▪️Melis Şen - 25 yaşında anaokulu öğretmeni. Evli.Selim Koroğlu (44)
▪️Cengiz Koroğlu - 28 yaşında diş doktoru.
▪️Çağan Koroğlu - 26 yaşında antrenör
▪️Doruk koroğlu - 24 yaşında gastronomi son sınıf öğrencisi.
▪️Ege Koroğlu - 17 yaşında boş işler müdürü.🛐
Yazar
İki gün sonra"Anney! iştemiyoluum!" Bade hanımın elinden kaçmaya çalışan Balın, yüzüne sürülen kremle ateşe değmiş gibi çekildi. Hem gözlerini yakıyor hemde kötü kokuyordu. "Bebeğim güneş bembeyaz yüzünü yaksın mı? Hadi annecim direnme gel! Balın kaçma!"
Hastaneden ayrılmışlardı, Göktuğ doktor olan kuzenleri sayesinde onlarla gidebilecekti fakat ne kadar hareket edebileceği meçhuldü. Bade hanım o kadar sinirlenmişti ki kaynanasına, Rizeye gidince kafasını duvara vurası gelmişti.
Oğlu henüz yeni ameliyat olmuştu ve en az bir hafta gözetim altında kalması gerekiyordu. Göktuğ ne kadar annesine ben sonra gelirim desede Balın ağlayarak yapışıyordu adama. Bu yüzden el mecburi gelecekti.
Üstündeki pembe bornozla açık kapıdan dışarıya kaçarak koşmaya başladı Balın. Kocaman şapkası kafasının her yerini hatta tüm yüzünü kapattığı için küçük bir hayalete dönüşmüştü. Önünü göremiyor, koridora Bade hanım tarafından süs olarak konulan biblolara çarpıp duruyordu.
"Hoop, burada bir canavar mı var? Kimin canavarı bu?" Balın kahkaha atarak Eray beyin kendisini kucağına almasına izin verdi. "Neden kaçırıyor benim kızım?" dedi yüzüne düşen şapkayı kaldırırken. Banyo yapmış ıslak saçları hep yüzüne yapışmıştı. O kadar tatlı duruyorduki, Eray bey kızı öpmeden edemedi. "Anney mana bişi şüyüyo, dözüm çok acidi babaa!" dedi ağlamaklı sesiyle.
Eray bey kızın kızarmış gözlerini elleriyle silerek gülümsedi. "Ama senin iyiliğin için babam. Vücudun kızarırsa canın daha çok yanar. Hadi gel baban sürsün baban acıtmaz." kızı kucağından indirmeden öpe öpe kaçtığı odaya geri döndü.
Bade hanım yere dağılmış minik kıyafetleri toplayarak yatağın üstüne koyuyordu. Arkasına dönerek ikiliyi görünce elini beline koydu. "Bak sen minik arıya. Anneden kaçar babaya sığınır, yiyeyim mi şimdi seni." tam elini kızın kollarına atmıştı ki, Eray bey ufaklığı havaya kaldırarak eğlenmesini sağladı. "Vermem prensesimi kötü cadı, uzak dur ondan!" Balın duyduğu şeylerle kahkaha atarken, Bade hanım öyle mi? dercesine kaşlarını kaldırıp gözlerini büyüttü.
"Kötü cadı bir ay seni koynuna almasın da gör sen!" saçlarını savurarak ikiliye kötü bir bakış atıp çıktı odadan. Balın hala tatlı tatlı gülümsüyor, şaşkınca giden karısının ardından bakan adama kıkırdıyordu arada.
"Baba sen koyun muşun?" dedi Balın olayı yanlış anlayarak. Bu kez Eray bey şaşkın bakışlarını yumuşatıp minik kızına döndü. "Bu koyun o koyun değil babacım. Annen beni almayacak odaya, sana gelirim bende. Baba kız uyuruz he ne dersin?" Balın yavaşça onayladı onu. Ellerini çırparak ıslak saçlarını savurdu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Balın
Teen Fiction●abi kurgusudur● Dimòniu ismi ilk olarak bu kitapta kullanılmıştır! İblis anlamına gelir. Senelerce kız çocuk hasreti çeken Bade hanım ve eşi Eray bey, 5 erkek çocuğun ardından umutlarını yitirmiş kendilerini evlatlarına adamış birer anne babaydı...