20-SON GECE

11 4 0
                                    


Savaş, İlayda'ya gülümseyerek onu yanına çağırdı. İlayda ise gözlerini kısmış onu süzüyordu. Savaş, "Hadi ama bu son gecemiz yatağa gel ve benimle ol. Sonrasında ölmüş olacağım ve sen de muhafız olarak yaşamaya devam edebilirsin huzur içinde." dedi. Sesindeki alay bariz ortadaydı. İlayda üzerindeki pelerini çıkardı ve siyah elbisesinin omuzlarını indirerek üzerinden düşmesine izin verdi. Savaş bunu kesinlikle beklemiyordu. Yutkunarak yatakta dikleşti ve ayakta duran İlayda'ya baktı. Savaş'ın her bir hücresi ona ulaşmak için çırpınırken yerinden kımıldamadan onu izlemeye devam etti. İlayda sakin adımlarla yürüdü ve Savaş'ın önünde durarak, "Bedenime sahip olmak mı istiyorsun, olabilirsin ama sonu kesinlikle iyi bitmez." dedi son kelimelerini fısıltıyla söylemişti. Savaş yatağın ucuna oturarak ayakta duran İlayda'nın çıplak göbeğine dokundu ve "Benim için mi senin için mi?" dedi. İlayda diz çöktü ve Savaş'ın gözlerinin içine bakarak, "Bana sahip olamazsın çünkü sen lanetlisin. Lanetin buna izin vermez bana yaklaştığın an içindeki her şey açığa çıkmaya başlar ve sana acı verir. Hem de çok fazla. Baş Muhafız neden bu anlaşmayı kabul etti sanıyorsun çünkü acı çekmeni istiyor. Kehanet hala devam ediyor Savaş. İçindeki güç her şeyi yerle bir edebilir ve bundan herkesin ödü kopuyor." dedi. Savaş İlayda'nın yüzünü ellerinin arasına aldı ve "Her şey zaten yerle bir oldu. Beni öldürmek mi istiyorsun? Öldürebilirsin ama son kez sana dokunmama izin ver." dedi. İlayda ifadesiz bir tonla, "Ölümün senin sonun olmayacak Savaş, ölerek kurtulmayacaksın. Öteki tarafa çok yakınsın ve yerin çoktan belirlendi. Kaçışın yok, beni etkileyerek hafızamı getirmeye çalışmak senin işine yaramaz." dedi. Savaş, ellerini İlayda'nın yüzünden çekerek ayağı kalktı ve alt dudağını ısırarak, "Öyle ya da böyle mutlaka beni hatırlayacaksın." dedi ve İlayda'yı kollarından tutarak kaldırdı ve ona doğru yaklaştı.

İlayda, Savaş'ın kararlılığı karşısında korkuya kapılmıştı. Ne yapıyordu bu adam? Korku bir histi ve hissetmemesi gerekiyordu bu iyi değildi. O zamanın çocuğuydu ve tüm Zaman Muhafızlarını korkutuyordu bunun çok güçlü bir nedeni olmalıydı. Yapacaklarının sınırı yoktu. Bu durumda yapılabilecek tek mantıklı şey vardı. İlayda yerden elbisesini kaptığı gibi koşmaya başladı. Savaş ise önce şaşırdı sonra İlayda'nın peşinden koşmaya başladı. Koşarken, "Benden kaçamazsın." diye bağırıyordu. İlayda elbisesini tepesinden indirip kollarını geçirirken koşmaya devam ediyordu. Bir anda dikkati dağıldı ve uzun etekleri ayağına dolandı. Kendini yerde buldu. Savaş bu durumdan istifade ederek İlayda'nın üstüne atladı ve onu kendine çekerek çevirdi ve "Benden kaçamazsın İlayda direnme." dedi ve yüzleri arasındaki mesafeyi kapatarak İlayda'yı sertçe öptü. İlayda içinden Savaş'a lanetler yağdırarak öpüşüne karşılık vermeye fırsat kalmadan önce onu sertçe itti ve gücünü kullanarak Savaş'ı havada asılı bıraktı. Savaş ise, "Kaşınıyorsun." diyerek yere sertçe indi ve ayağı kalkan İlayda'nın önünde durdu. İlayda güçlükle yutkundu ve "Hadi hamleni yap." dedi. Böylesi çok daha kolay olurdu ama Savaş, "Seninle savaşmak istemiyorum." diyerek İlayda'yı hafifçe kollarından tuttu. İlayda Savaş'ın gözlerine bakmamak için onu sertçe itti ve tekrar koşmaya başladı. Savaş bıkkın bir şekilde koşarak, "Bunun sonu yok." dedi. İlayda mühürlü kapıyı açtı ve ardından tekrar mühürledi. Savaş kapının önünde durarak, "İlayda kapıyı aç, sana zarar vermeyeceğim." dedi. İlayda, "Hayır, git buradan." diye bağırdı. İçten içe Savaş'ın kapıyı kırıp gelmesini istiyordu. Bunu düşününce bu sefer kendine lanetler yağdırdı. Savaş'ın durmaya niyeti yoktu. "İlayda aç kapıyı. Kendi rızanla açarsan senin için daha iyi olur çünkü seni korkutmak istemiyorum. Yardım etmek istiyorum." diye bağırdı. İlayda son bir dirençle, "Hayır!" diye bağırınca Savaş iki adım geriledi ve "Pekala bunu sen istedin." diyerek sağ elini kapıya uzattı ve açıl dedi. O sırada diğerleri koşturarak Savaş'ın yanına geliyordu.

Savaş kapıya bir tekme attı ve kapı şiddetle sarsılarak yere düştü. İlayda ayaklarının önüne düşen kapıyı görünce dehşetle Savaş'a baktı. Savaş, "Tutun onu." deyince Ateş ve Barış İlayda'yı kollarından tuttu ve İlayda onları içinden yayılan bir güçle geri püskürterek, "Bunu yapamazsın." dedi Savaş'a. Savaş kapının üzerinden İlayda'ya ağır adımlarla ilerledi ve "Ah, evet yapabilirim." dedi. İşte şimdi İlayda köşeye sıkışmıştı. O kadar plan boşuna gitmemeliydi. Ne yapacaktı şimdi. Savaş ellerini İlayda'nın başına koyup anılarını ona vermek isterken İlayda Savaş'ı kendine çekip sertçe öperken elleriyle kapıyı kapatmaları için diğerlerine işaret verdi. Dudaklarını Savaş'tan ayırdığında "Kes sesini konuşma. Kapıyı tekrar mühürle hemen." dedi. Savaş afallamış bir halde İlayda'ya baktı. Sonra kapıyı mühürledi. Herkes İlayda'ya şaşkınlıkla bakıyordu. İlayda, "Hepinizi tek tek öldürmek istiyorum." diğerlerine bakarak o kadar öfkeliydi ki. Savaş, "Sen..." diyebildi. İlayda dudaklarını büzerek, "Evet aptal." dedi. Bilgin alnını kırıştırarak, "Bir planın vardı her şeyi hatırlıyordun ve biz onu mahfettik." dedi. İlayda acı içinde elleriyle yüzünü kapattı. O sırada Özge, "Üzülme bizim de bir planımız var." dedi. İlayda şaşkınlıkla Özge'ye bakarak, "Anlat." dedi.

İlayda da Özge de planlarını anlatmıştı ve yapılacak şey belliydi. Bu öyle bir oyun olacaktı ki herkes için çok riskliydi yine de başka seçenek yok gibiydi. Mühürlü kapılardan hiçbir sır çıkmazdı ve giremezdi. Kararlar görünmez perdelerin arkasında coktan verilmişti.

İlayda çığlık attı ve acı içinde inledi. Savaş, İlayda'nın başını ellerinin arasına almış ona anılarını geri verirken İlayda elindeki hançeri Savaş'ın göğsüne sapladı ve o anda tüm anıları şiddetle geri geldi. En azından öyle görünmesini sağlamıştılar anıları Savaş'ı ilk gördüğü an geri gelmişti ve daha o an bir plan yapmıştı. Rolünü çokta iyi oynamıştı. Şimdi ise daha iyi oynamalıydı.

Savaş acı içinde yere düştü ve "Seni seviyorum." diyebildi son gücüyle. İçindeki tüm lanet ve karanlık dağılmıştı etrafa saçılmıştı. İlayda dizlerinin üzerine çökmüş ağlarken diğerleri onu izliyordu. Baş muhafız hiddetle odanın ortasında belirdi çünkü kapıyı eski yere düşmüş haline geri getirmiştiler. "Ne yaptın sen aptal kadın." diyerek İlayda'ya baktı baş muhafız. İlayda, "İstediğini." dedi hıçkırıkları arasında. Muhafız, "Bunu kendisi istemeliydi bu şekilde güvenli nakil gerçekleşebilirdi ama şimdi evrene yayılan bir sürü lanetli ruh ve karanlık güçler var. Onları özgür bıraktın. Bunun ne demek olduğunu biliyor musun? Onları ele geçirmek milyonlarca yıl aldı ve sen onları özgür bıraktın. Sana güvenmek hataydı. Tüm muhafızlık yetkilerini senden geri alıyorum. Bundan sonraki yerin mutlak cehennemdir." dedi. İlayda bunları biliyordu. Çok büyük bir risk almıştı, acı içinde inlerken Özge diğerlerine baktı ve yanında duran Amara'nın elini tuttu. Amara, "O halde bizi de cehenneme göndermelisin çünkü onu destekledik ve burada olduğumuz sürece destekleyeceğiz." dedi. Muhafız ellerini kaldırdı ve hepsinin nefesini keserek ruhlarını ellerinden aldı. Onları saniyeler içinde öldürmüştü. Hiddeti ve öfkesinden gözü kör olmuştu. İnsani özellikler göstermişti tıpkı bir zamanlar ait olduğu tür gibi. Muhafızlık özelliğini kaybetmişti. Ne yaptığını fark edecek durumda değildi fakat Azraili karşısında görünce anlamıştı. Eceline saniyeler kala büyük günahlara girmişti ve hepsini öldürmeden bir saniye kadar önce İlayda da hançeri ona saplamıştı. Bu hançer tüm ölümsüzleri öldüren bir mühürle yapılmıştı. Şimdi o da diğerleri gibi cehenneme gidecekti.

DÖNGÜ 3 / ZAMANIN MUHAFIZLARI (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin