27- GARİP GERÇEKLİK

10 4 0
                                    


Bırak gitsin içindeki endişeleri bak güneş doğmak için beklerken nasıl hevesli. At içindeki tüm tedirginlikleri sonuçta zaman senin inadına akıp giden bir şey değil mi?

Sen ne diyorsun? Hiçliğin ortasında dururken, zaman donup kalmışken, bana endişelenme mi diyorsun? Amma da attın. Lütfen kenara çekil bu senin hikayen değil benim hikayem. Ben anlatırım sen ise yazarsın. Senin kalemin benim hayatımın yanında hükümsüz. Senin gerçekliğin benimkinin yanında koca bir hiç anladın mı?

Zaman olduğu yerde donup kalmışken etrafını belirsizlikler sarmışken çatacak yer arayan Savaş, çatacak yer bulamadığı için kendi kendine konuşmaya başlamıştı. Sanki gökyüzüne bakarak konuşurken biri ona hangi yoldan gitmesi gerektiğini söyleyecekti. Önü, arkası, sağı, solu, uzun ve boş yollarla çevriliyken masmavi gökyüzüne doğru haykırıyordu deli adam. Sanki buradan kurtuluşu varmış gibi.

Ah, yeter ama ben deli değilim ve bu hikayede senin değil sus artık. Sus ve bana ne yapmam gerektiğini söyle çünkü bu aydınlık beni yutacak gibi. Hayatımdaki belirsizlikleri nasıl açtıysan öylece kapat ve beni doğru yola doğru gönder çünkü sen konuşurken adım bile atamıyorum lanet olası.

Haykırışları bir anlam bulabilecekmiş gibi bağırıp durmaya devam ederken olacaklardan habersiz öylece duruyordu zavallı Savaş. Nereden bilebilirdi ki ne olacağını? Neticede bu benim hikayem. Ona güç veren benim kalemim ve onu yazan benim ellerim. Ne zaman anlayacak her şeyin bana bağlı olduğunu? Her neyse bu güneş bile ortalarda görünmezken nereden geliyordu bu ışık? Düşünmesi gereken o kadar şey varken neden anlamsızca bağırıp duruyordu ki? Mesela buraya nasıl gelmişti? Neden bu kadar sinirliydi? Ben kimdim? Neden benimle konuşuyordu? Aptal adam sinirinin kölesi olmuştu.

Sahi nasıl geldim ben buraya? Nereden çıktı bu yol karşıma? Neden bu kadar sinirli olduğumu bile bilmiyorum. Bilinmez biriyle konuşuyorum. Sanırım aklımı kaçırıyorum. Yoksa aklım başıma yeni mi geliyor? Bu ışık nereden geliyor? Çıkarın beni buradan. Bilinmezliğin ortasında kayboldum. İmdaaaattt!

Zaman dondu, akıl bir oyundu. Geeçeklik ise çoktan unutuldu. Geriye kalan sadece bölük pörçük anılar oldu. Şimdi Savaş parçalanmış bir gerçekliğin içine hapsoldu. Buradan kurtulmanın var mıydı bir yolu? Yoksa fena halde kayıp mı olmuştu? Önünde bir yol uzanadursun, arkadaki sis onu kovalıyor olsun. Karşısındaki yolda bir anda yok olsun. Şimdi ne yapmalı? Ya sağa ya sola sapmalı. Hangi taraf aydınlık hangi taraf karanlık bilinmezken, aydınlık mı doğru yol karanlık mı nereden bileceksin? Belki de içindeki gerçekliğe güvenmelisin.

Bir karar vermeliyim derken iki yol bir anda yok mu oldu? Bu nasıl bir gizem böyle çözemiyorum. Başım çok ağrıyor anlayamıyorum. İçimdeki ses beni destekliyor mu yoksa sürüklüyor mu onu bile bilmiyorum. Hayır, ben hayal ürünü değilim, ben gerçeğim ve bu kararı özgür irademle vereceğim. Koş Savaş koş! Tek yol bu yol olmalı. Karşımdaki yol beni ya batıracak ya çıkaracak. Bu sefer şans benimle olsun.

Sis Savaş'ın her yanını sardı ve içine alarak benliğiyle kapladı. Şimdi bu yolun ortasında ne bir ses vardı ne bir his. Artık her şey anlam verilemeyecek kadar belirsizdi. Sadece belirsiz.

DÖNGÜ 3 / ZAMANIN MUHAFIZLARI (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin