evimizin geniş, ferah salonunda ben, sunoo, riki ve maeumi bir koltukta, diğer koltukta oturan ve vücutları yara bere olmuş, acıdan iki büklüm inleyen üç aptala endişeyle bakıyor, nefesimizi tutuyorduk. hissettiğim duygu karmaşasını anlatamam sanırım.
öfke, gerginlik, endişe ve jay'in patlamış dudağını biraz daha kanatma isteği- biraz geri sarmama izin verin.sunoo ve ben son iki güne bıraktığımız kimya projesini ağlayarak ve biraz da genshin impact oynayarak bitirmeye çalışıyorduk. annem evde değildi, ev tamamen bize aitti. ayrıca sunoo'dan girdiğimiz iddia sonucu kazandığım bir kutu starbucks ama ev yapımı olan kurabiyeleri mideme indirirken halimden son derece memnundum. sonra kapı çaldı, ağabeyim dışında kimseyi beklemediğimiz için üzerimdeki ayıcıklı pijamayı çıkartma girişiminde de bulunmamıştım.
kapıyı açtığımda başımdan aşağı dökülen kaynar sular, şaşkın bakışlarım yalnızca üç saniye sürdü çünkü sonrasında ''JAKE HYUNG KAŞIN MI PATLAD- SİZE NE OLDU? hyung bu kim bu niye kan revan içinde?'' diye ayakta bir sorgulamaya girişmiştim ki jake elleri ile ağzımı kapatıp tek bir hamlede kenara çekmesi ile son buldu.
sırasıyla ağzım açık bir şekilde ağabeyimin, sunghoon ve jay hyung'un riki'nin ve ethan olduğunu tahmin ettiğim çocuğun içeri girişini izledim. sunoo bana seslenip kapıya doğru gelirken sunghoon hyung'u görmesiyle birlikte hemen onunla ilgilenip konuşmaya başladı, endişesi gözlerinden okunuyordu. ağabeyim istemeden önce ecza dolabımıza gidip batikon, bol miktarda pamuk ve biraz da yara bandını alıp yanlarına döndüm.
''pijaman güzelmiş, won''
jay'in piijamalarıma bulunduğu atıftan sonra riki'nin kıkırdadığını duymuştum, tanrıya dua etsinler ki o an kafa atıp bayıltmadım onları oracıkta.
çok gergindim kim bilir ne işlere bulaşmışlardı ki bu haldelerdi. elimdeki batikonu biraz pamuğa damlatıp jake hyung'un kaşına yavaşça bastırmıştım. yüzünü buruşturduğunda benim de ifademin aynısına büründüğünü söyleyebilirdim. sinirle soluyordum resmen.''ee ağabey? ne haltlar yediğinizi anlatmayı planlıyor musun?''
──
o gün sahiden de endişeliydim, öğrendiğim kadarıyla okuldan sonra basketbol maçı yapalım diyip parkın birine gitmişler, maç esnasında bir kadını soymaya çalışan hırsızı görünce sunghoon hyung koşmuş, adama yumruğu geçirivermiş ama adam yalnız değilmiş, tarikatlarmış mübarek. diğerleri de sunghoon'un yardımına koşmuş. sonuç, kadın ortadan kaybolmuş ve bizimkiler de feci bir dayak yiyip oturmuşlar.
jay hyung, o gün fazla suskundun. düşüncelere dalmış gibiydin. pansumanına yardım etmemi rica ettiğinde elim ayağım birbirine dolanmıştı ve titreyen ellerimle beceriksizce alt dudağına bastırıyordum pamuğu. bir de üzerine ''üfler misin? biraz canımı yakıyor da.'' dediğin anda benim sistem çöküntüye uğramıştı.
ayrıca ilk defa bana ismimi kısaltarak seslendin. günün stresiyle aklımdan uçmuştu ama yatağa girip gözlerimi kapadığım anda resmen neye uğradığımı şaşırdım.nasıl becerebiliyorsun tüm bunları? lütfen kendine zarar verecek işlere girme. ağabeyimi de takma. iki üç dayak yer oturur o. oh olsun. (hayır, herkes gittikten sonra jake'in odasına girip ona sarılarak ağlamadım. böyle saçma şeyler uydurmazsanız sevinirim.)
໑ ࣪ ◌ 🥊 ✼ ୧ ⁺ 𖧷
jungwon pek minnos bir karakter oldu ya, bana cok benziyo. DJSIFNWODPGKWJ nasil ilerliyor sizce? HIC KIMSE YORUMUNU BELLI ETMIYO KUDURUYORUM BAKIN. iyi okumalar simdiden!!yildiz siniri 13!!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TFW | jaywon
Fanfictionben yang jungwon, lise hayatım boyunca jay hyung yüzünden kah güldüm, kah ağladım, kah üzüldüm. kah kahroldum kıskançlıktan yastıkları ve sunoo'yu yemeyi denedim, kah aşkımdan çılgına döneceğim diye kendime gelmeyi denedim. ben var ya ben millete ah...