yaz mevsimini oldum olası sevmiyorum. sıcak, yapış yapış ve gereksiz. insanlar denize girip serinliyor bu sırada karınca sürüsüne benzediklerinden haberleri yok. pek de iştah kabartıcı bir görüntü değil işte, sevmiyorum.ama bilirsiniz ki istisnalar kaideyi bozmaz. jay hyung'un olduğu her yer çekilebilir bir hâl alıyor. en azından biraz daha katlanabilinir yani.
sunghoon hyung ile birlikte, ki o da benim gibi asla sevmezmiş yaz mevsimini, oturuyor ve biz hariç denize girip birbiriyle uğraşan diğer 5 atom karıncayı çekiştiriyor ayrıca neden burada olduğumuzu sorguluyorduk.
sunoo için biraz veri toplama peşindeydim aslına bakarsanız, konuşma başlatmamın sebebi de buydu. sonuç olarak onun dışında her şeyi konuştuk hatta buz pateni buluşması bile ayarladım kendime. artistik patinaj yaptığını bilmiyordum, küçüklüğünden beri yapıyormuş gerçi ama bırakalı olmuş biraz. hemen bana öğretmesini çünkü sunoo'nun benimle her düştüğümde çok dalga geçtiğini anlattım, o da gülüp seve seve öğreteceğini söyledi hatta sunoo'yu bizzat düşürüp buzun tadına baktıracağının da sözünü aldım. yapacağım bu ikiliyi de taktım kafaya.
''sunghoon hyung var mı hiç bir-''
''JUNGWON DİKKAT ET JAY GELİYOR.''
''ha?''
aptal arkadaşımın bağırışı ile ikimiz de afallamış, sunoo'nun tarafına bakmıştık. kaşlarımı havaya kaldırmıştım. etrafa biraz bakınınca bana doğru gelen afeti fark edebilmiştim. keşke bu gözlerin görebildiklerini videoya aktarabilseydik, müzede sergilenirdi. bana iyice yaklaşıp ayak ucumda biten hoşlandığım yakışıklı herife bakıyordum. saçlarından damlayan sular kumları ıslatıyordu. hava sıcak diye de iyice ter basmıştı, yanlış anlaşılmasın.
''kendin kalkıp girer misin yoksa ben mi halledeyim?''
''pardon?''
''ben hallediyorum anlaşılan.''
'jay hyung n- HOP HOP NOLUYOR LAN?''
beni bir bebek gibi kucaklayıp denize mi koşuyordu şu an yoksa uykudan mı uyanamamıştım da hâlâ yataktaydım?
buz gibi suyu iliklerimde hissedince anlamıştım, rüya olmadığını.
o kadar hızlı gelişmişti ki her şey ne bir tepki gösterebilmiş ne de işleri onun için zor kılabilmiştim. su yüzeyine çıktığımda ise gözlerim direkt ağabeyimi aramıştı.
''jake hyung, 24. onursal pırt atlayışı. şimdi.''
beni sırtına alan ağabeyimin hızlıca ve düşürmemeye özen göstererek jay'in yanına kadar getirmesiyle üzerine atlayıp onu aşağıya suyun altına çekmiştim. kollarımın arasında çırpınışını hissediyor ve onu asla bırakmıyordum. sonra birden ne oldu anlamadım ama kollarımın arasındaki jay hyung kayboldu ve kollar arasına alınan ben oldum. ısırma taktiği her zaman işe yarardı, ısırdım mı yaladım mı orası bana kalsın, yine de görevi başarıyla tamamladım ve su üzerine çıkıp zafer diye bağırdım. yenilgiyi kabul edip su yüzeyine çıkan jay ile birbirimize bakıp gülmeye başladık. bu büyülü an birden sunghoon hyung'un çığlıkları ile bozuldu.
''KİM SUNOO BIRAK DEDİM SANA-AHAHHA GIDIKLANIYORUM GELMEYECEĞİM DEDİM -DUR TAMAM ORAYA DOKUNMA GELİYORUM TAMAM ÖZÜR DİLERİ-''
birden sesler kesildi.
sunghoon hyung sunoo'nun üzerine düştü.
ölüm sessizliği.
ve riki.
''öpüşüyorlar galiba adam 15 saniyedir yerinden kıpırdamadı.''
''dua edelim de öyle olsun.''
arkadaşım diye demiyorum, fazla açık sözlü.
''sunghoon hyung, şey, kalksana. bana değiyor."
♡˗ˏ🔖*ೃ˚ : 🎏 ִֶָ 𖦹 ࣪🥢 𓄹 ⊹
tünaydınlar 🫶🏻🫶🏻 bu bolumu atip atmamak arasinda cok gidip geldim ayrica iyi bi saat mi degil mi bilemedim de sonra dedim ki neden olmasin EOSPFKWMAPFPWKDNFPWĞ
guzel sunoo'm umarim iyidir ve guzelce dinleniyordur, kahroluyorum dusundukce. destegimizi eksik etmeyelim engene. iyi okumalar <333
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TFW | jaywon
Fanfictionben yang jungwon, lise hayatım boyunca jay hyung yüzünden kah güldüm, kah ağladım, kah üzüldüm. kah kahroldum kıskançlıktan yastıkları ve sunoo'yu yemeyi denedim, kah aşkımdan çılgına döneceğim diye kendime gelmeyi denedim. ben var ya ben millete ah...