selammm geldik mekana
duzenli bolum atma planlari yapiyorum hadi bakalim
umarim begenirsiniz
iyi okumalar🤙⛓
~~~~
"Changbin, koş!" Felix, hızla kapıya koşarken yanındaki adamı da çekiştirdi. Geç olmadan bulmaları gereken bir hain vardı. Kim için laf taşıdığını da bulmaları gerekiyordu. Hyunjin'in buraya geldiğini baş melek ve Tanrı hariç kimse bilmiyordu. Onun öldüğünü ve buraya geleceğini bilen bir diğer kişi de ona bunu yapan kişiydi. İşin kötü tarafı belli ki bu kişi içlerindeydi. Gökten biri neden dünyalı birine böyle bir şey yapmıştı anlayamıyorlardı.
"Nereye gittiğini sanıyorsun?" Changbin uçarak koşan adamın önünü kestiğinde boğazına yapışıp sertçe duvara yapıştırmıştı bile.
"Changbin, bekle. Önce kim olduğunu anlayalım." Changbin, yüzüne baktığı adamın kim olduğunu bariz bir şekilde gördüğünden kafası karışmış bir şekilde Felix'e baktı.
Felix, hızla yaklaşıp elini adamın yüzüne çıkardı. Söylediği birkaç sihirli sözcüğü, Changbin daha önce aldatma büyüleri anlatılırken duymuştu. Oldukça sık kullanılan bir kurtarma büyüsüydü. Ama ne yazık ki büyü gücünü kullanabilen çok az melek ve şeytan vardı. Felix, en güçlü meleklerden biri olduğundan Changbin onun bu güce sahip olmasını yadırgamadı.
Adamın üstündeki büyü kalkarken Changbin gördüğü kişiye büyük bir şokla baktı.
"Baekhyun?!" iki adam da şaşkınlıkla mırıldanırken Baekhyun, göz devirdi. Gereksiz bir çaba olduğunu bilse de Changbin'in boğazındaki elini çekmeye çalıştı.
"Ellerini üzerimden çek!" çaresiz çırpınışları ve korkusu iblisin gür bir kahkaha atmasına neden oldu.
"Belki rüyanda melek!" tükürürcesine söylediği kelimeyle birlikte yüzünü buruşturdu.
"Neden kaçıyorsun? Kime bilgi götürecektin?" Felix, oldukça ciddî bir sesle karşısındaki bedene odaklandığında Changbin gülüşünü bıçak gibi kesti.
"Kim bilir, belki babana gidiyorumdur?" alayla konuşma cesaretini göstermesi Changbin'in boğazındaki eli sıkılaştırmasına neden oldu.
"Karşında kim olduğunu unutma Baekhyun! Benimle alay etme cesaretini gösterdiğine göre, tanrı huzurunda da aynı cesareti göstereceğini umuyorum." anında panikleyen Baekhyun bu kez korkuyla çırpınmaya başladı.
"Çek şu leş ellerini üzerimden! Seni mahv-"
"Bu kadar tahammül yeter! Şu haini derhal tanrı huzuruna çıkar!" Felix hiddetle adamın sözünü kesmiş, Changbin'e dönmüştü.
"Nasıl isterseniz." Changbin, normalde yakın olmasına rağmen resmi bir şekilde konuşarak ilerlemeye başladı.
"Oraya değil! Meleklerin nazik tavrını hak ettiğini düşünmüyorum. Bizzat Şeytan tarafından yargılansın. Böylece her tanrının, Meleklerin Tanrı'sı kadar sabırlı olmadığını anlamış olur. Ben gerekli yerleri bilgilendiririm." Changbin, Şeytan adı geçer geçmez sırıtmaya başlarken, kolunun altında çaresizce debelenen bedeni sürüklemeye başladı.
Yerin en altına doğru...
O sırada tekrar odaya dönen Felix gülümseyerek içeri girdi.
"Evet Hyunjin, sorun çözü-" sözü boş odayla bakıştığında kesilirken vakit kaybetmeden etrafı aramaya başladı.
~~~~
Hyunjin, beyaz ve bunaltıcı odaya dayanamayarak dışarı çıktığında, kesinlikle böyle bir manzara beklemiyordu. Bu hayallerinin ve tahminlerinin çok ötesinde bir görüntüydü. Kabusları, aniden ölmüş olması, kanatları... Her şeyi tamamen kafasından silmişti. Sadece pembemsi bir renge sahip şelaleden akan güçlü su ve o vardı.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
dance with the devil | hyunchan
Fiksi PenggemarHwang Hyunjin, beklenmedik ölümünün ardından tanımlanmayan olarak göğe çıkar. İçinde ağır basan şeyin şeytanlık mı meleklik mi olduğunu anlamaya çalışırken zamansız ölümünün sebebini de araştırır. (Gördüğüm bir oyundan esinlendim arkadaşlar. Kurgu...