9

180 39 36
                                        

selamm bu fici unutmusum

bol bol yorum yapmazsaniz ölüyomusum

iyi okumalar⛓⛓

~~~~

Chan elleri ceplerinde yavaş adımlarla ilerlerken aklında sadece gördüğü sahne vardı. O kadar gerçekti ki Chan artık bunların halüsinasyon olduğunu düşünemiyordu. Bir şekilde Hyunjin'le o dansı yapıp ona kimseye, kendine bile, göstermediği güzel gülümsemesini sunmuştu. Hyunjin 'seni seviyorum' dediğinde kalbi hızlanmıştı, midesi kasılmıştı. Bütün bunların saçma bir hayal olması imkansızdı.

Bu yüzden ihtiyaç duyduğu tek kişi babası olmuştu. Gerçi cidden zorda kalmadıkça babasıyla burada görüşmeyi tercih etmiyordu. Cehennem onun için fazla sıcak olmaya devam ediyordu. Henüz buraya ait değildi. Babası o tahttan gerçekten indiğinde ve Chan onun yerine bütün kudretiyle oturabildiğinde buranın gerçek sahibi olacaktı. O zamana kadar gelmek istemiyordu.

Gözleri zebanilerin üzerinde gezinirken kapıyı işaret etti.

"Sizi bekliyorlar, buyurun!" içlerinden biri kesik kesik konuşup kapıyı araladı. Chan kapıdan içeri sızarken sanki cehenneme değil de Dünya üzerindeki elit bir otele gelmiş gibi hissetti. Babasının dekor anlayışı gerçekten garipti.

"Seni buraya ne getirdi merak ediyorum. Dışarıda buluşma talep etmedin?" babası sorgular bakışları ve güçlü duruşuyla oğluna bakıyordu.

"Bugün karar verdim gelmeye. Beklenmedik şeyler yaşıyorum ve bu artık canımı sıkmaya başladı!" Chan'ın tahammülsüz sesi Şeytan'ı gülümsetti.

"Bütün bu karmaşanın sebebi o çocuk değil mi? Tanımlanmayanın biri yüzünden bu kadar öfkelendiğine inanamıyorum. Gerçekten canını sıktıysa yok et bitsin!" Chan, Hyunjin'in yok olma ihtimaliyle gerildiğini hissederken öfkeli bakışlarını babasına dikti.

"Sorun çocuk değil, Sorun gördüğümüz benzer ve oldukça gerçekçi halüsinasyonlar! Birisi bana ulaşmaya çalışıyor, yardım istiyor! Bu saçmalıktan bıktım artık! Üstelik bu Hyunjin yokken de oluyordu. Sürekli bir kadın adımla sesleniyor bana, rüyalarıma sızıyor."

"Hyunjin demek... Oldukça yakın olmalısınız?!" Şeytan, Chan'ın dediklerinde en önemsiz detaya takılmaya çalışıyor gibiydi. Chan sinirle derin bir nefes aldı.

"Birisi doğru düzgün uyumayan benim rüyalarıma sızıyor diyorum, takıldığın şey çocuğun adı mı cidden?!" karşısında kim olduğunu unutmuş olacak ki sesi fazla yüksek çıktı.

Karşısında sessizce dinleyen adamsa sakinliğini yavaşça kaybediyor gibiydi.

"Sence ben bütün bunları bilmiyor muyum oğlum?!" Adam nadiren ona oğlum derdi. Hatta gerekmedikçe demezdi bile. Chan bunda bile anormallik seziyordu.

"Benim bu konuya müdahale etmem kesinlikle yasak! Bu karar yeni alınmadı. O yüzden bana herhangi bir şey sorma! Her zamanki gibi şüphe duyduğun şeylerin peşinden korkusuzca ilerle! Sadece görmek istediğine değil, görmeye tahammül edemeklerine de odaklan!" diyecekleri bitince sakince koltuğa uzandı.

"Şimdi izninle, biraz kafa dinlemeliyim!" asla uyumayan babası gözlerini kapatınca yarım ağız gülerek odadan çıktı Chan.

Amacına ulaşmıştı. Babasının bu işte bir parmağı olup olmadığını sorgulamak için buraya gelmişti. Parmağı olup olmadığından emin olamamıştı ancak bütün bu bilinmezliğe şahit olmuştu.

Yani Chan haklıydı. Ortada çok daha gizemli ve büyük bir tehlike vardı. Cehennem Tanrı'sının bile sessiz kalmasına sebep olan bir tehlike.

~~~~

dance with the devil | hyunchanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin