7

191 45 53
                                    

ben burayi unutmusum...

iyi okumalar

~~~~

"Ne?" Hyunjin, ne diyeceğini bilemeyerek öylece baktı.

"Ne duyduysan o! O kadını rüyasında gören tek kişi sen değilsin!" Chan rahat bir tavırla yatağa yayılırken gözlerini Hyunjin'den ayırmadan konuştu.

"İyi de rüyamda birini gördüğümü nasıl anladın?" Chan, karşısındaki şaşkın yüze daha fazla kayıtsız kalamadan güldü.

"Konuşuyordun aptal! Sanki normal halin çok sessizmiş gibi rüyanda da konuşuyorsun." Hyunjin, Chan'ın kaçamak cevaplar verdiğini hissetse de sesini çıkarmadı. Şu anlık onunla bir şeyler paylaşacak kadar güven dolu değildi.

"Sen ne gördün?" odağı kendinden uzaklaştırmaya karar vererek aklında sorular tasarladı.

"Benimle konuşuyordu. İşin komik tarafı bunu dua eder gibi yapmasıydı. Beni ya tanrı sanıyor ya da daha kötüsü, şeytanın oğlu olduğumu bilerek konuşuyor. Her iki türlü de bunu bilmesi normal değil! Benim ismimi Lucifer olarak biliyor olması gerekirdi. Rüyamda direkt 'Chan' diyor." Chan, yaşadığı duruma sinirli olduğunu saklama gereği duymadı. İçinden bir ses bu saçmalığı Hyunjin'le çözmesi gerektiğini söylüyordu.

"Babana danışsaydın, neden bana geldin ki?" Hyunjin, Chan'ın aklındakilerden habersiz konuştuğunda Chan sıkıntılı bir nefes verdi.

Bu çocukla işi gerçekten zordu.

"Bugünlük bu kadar yeter, şimdi sessizlik istiyorum." aniden konuyu kapatıp üstüne Hyunjin'in belinden tutarak yatar pozisyona getirdi. Ne olduğunu anlayamayan Hyunjin, kendisine sıkıca sarılan bedene bomboş bir bakış attı.

"Chan, ne yapıyorsun?"

"Susarsan uyumaya çalışıyorum." Hyunjin, kıpırdanarak ondan uzağa kaydı. Tabi belindeki kolun izin verdiği kadar kayabilmişti.

"Git odanda uyu! Jisung da gelir zaten!" Chan uzaklaşan çocuğu tekrar çektiğinde sinirlenmişti.

"Jisung, bu gece asla gelmez. Minho'yla kalır. Ben de burada uyumak istiyorum. Şimdi o güzel çeneni kapat, yoksa ben seni oldukça rahatsız edecek bir yol bulup seni sustururum." uzun cümlenin ardından gözlerini açmadan çocuğun boynuna yaklaştı.

Neden burada olduğunu kendi de bilmiyordu. Sadece olmak istemişti. Hatta neredeyse kolları altında rahatsızca kıpırdanan bedenin varlığından mutluydu.

"Chan," Hyunjin yavaşça mırıldandı.

"Hm?" Chan da mırıltıyla yanıt verdi.

"Ama ben böyle uyuyamam ki!" Chan'ın sıkıntılı nefesi Hyunjin'in boynuna değerken Hyunjin gerildi.

"Peki sence bu benim sorunum mu?" umursamaz bir şekilde konuşup sımsıkı sarıldı.

Sabaha kadar da çocuktan uzaklaşmadı. Normalde geceleri uyumadığını düşünürsek belki yüzyıllar sonra ilk defa bir geceyi huzurla uyuyarak, kabussuz geçirdi.

~~~~

Ertesi sabah Hyunjin yalnız uyandı. Chan'ın ne zaman gittiğini sorgulamadan başını yastığa gömdüğünde odaya giren iki bedenle kafasını kaldırmak zorunda kaldı.

"Günaydın!" Minho, ilk defa neşeli bir sesle konuşarak içeri girdi. Onun bu hâline şaşırmadan edemeyen Hyunjin ne olduğunu anlamaya çalışıyordu.

"Size de günaydın, nerelerdeydiniz?" çekinerek sorduğu soru üzerine Minho sırıtmaya başladı. Jisung ise küskün bakışlar atarak sevgilisinin kolunun altından çıktı.

dance with the devil | hyunchanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin